Sümer Dininin Semavi Dinlere Etkileri

SoCRaT

Bronz Üye
Katılım
15 Eyl 2022
Mesajlar
716
Tepki puanı
200
Puanları
43
Yaş
47
Konum
Kahramanmaras
Cinsiyet
Erkek
SÜMER DİNİ




Sümer dini çoktanrılı bir dindi. Dünyada, evrende, doğada görülen, hissedilen her nesnenin bir Tanrısı vardı. Tanrılar insan görünümünde, fakat insanüstü güçleri olan ölümsüz varlıklardı. İnsanlar gibi, onların da çocukları ve eşlerinden oluşan aileleri bulunuyordu. Bu aileler kral gibi bir Baştanrı altında toplanmışlardı. Tanrılar da insanlar gibi sever, üzülür, kızar, kıskanır, kavga eder, kötülük yapar, hastalanır, hatta yaralanabilirlerdi. Yer, Gök, Hava, Su Tanrılan yaratıcı, diğerleri yönetici ve koruyucu Tanrılardı. Her şehrin bir koruyucu Tanrısı vardı. O Tanrı, şehrinin iyi yaşam sürmesinden sorumlu idi. Onun gücü, şehrinin iyi veya fena olduğuna göre değişirdi. Bunlara aynı zamanda diğer şehirlerde de tapılırdı. Bu şehir Tanrıları, evrenin yönetimini aralarında bölüşmüşlerdi. Tanrılara ait listelerde 1500 kadar Tanrı adı bulunması, Sümerlilerin ne kadar çok Tanrı yarattığını göstermektedir.


Sümerliler, bu Tanrılar dünyası üzerine pek çok efsane geliştirmişler; şiirler yazmış, ilahiler bestelemiş, törenler düzenlemiş ve bütün bunlan yazıya geçirerek zamanımıza kadar ulaşmasını sağlamışlardır. Onların kurdukları çokTanrılı din, yavaş yavaş tek tanrıya dönüşerek, bugünkü dinlerin temelini oluşturmuştur. Fakat bu arada diğer Tanrılar da tamamıyla yok olmayarak bu dinlerde melekler, şeytanlar, cinler olarak varlıklarını korumaktadır.


SEMAVİ DİNLERLE KARŞILAŞTIRMASI


1689181466553.jpeg



Yahudi, Hıristiyan ve Müslüman dinleriyle Sümer dini arasındaki ortak noktalar şunlardır:


Tanrının yaratıcı ve yok edici gücü; Tanrı korkusu; Tanrı yargılaması; kurbanlar, törenler, ilahiler, dualar ve tütsülerle Tanrıyı memnun etmek; iyi ahlaklı, dürüst ve haktanır olmak; büyüklere ve küçüklere saygı göstermek; sosyal adalet; temizlik.


Sümer Tanrıları, insanlara ne istediklerini bildirmez; fakat hoşlarına gitmeyecek bir işi yapan insanları cezalandırırlar. Buna karşılık diğer dinlerde Tanrı bazı kimselere ne istediğini bildirir. İnsanlar da ona göre hareket ederler. Tanrı bildirilerini alan kimselere Farsçada “peygamber”, Arapçada “resul” denir. İlginç olan, peygamberlik olayı, Yahudilerden Asurlulara geçmiş. Çivi yazıli metinlere göre bu düşünce Asur ve Filistin’de politik ve ekonomik krizlerle başlamış. Asur’da Tanrıdan bir insan (peygamber) yoluyla alınan haberler tabletlere yazılmış. Onlara göre Tanrı ile iletişime giren insanlar çeşitli şekilde trans haline giriyorlar. Bu kimseler aslinda aşağı tabaka sayılıyor ve büyücülükle bağlanıyor. Konuşan Tanrıça ise, onun ağzından söyleyen de kadın oluyor. Özellikle Aşk Tanrıçası İştar’dan haber getirenler. Bunlar ya Tanrılardan üçüncü şahıs olarak buyruğunu alır veya birinci şahıs olarak kendisini, konuşan Tanrı ile bir yapar. Kur’an’da da aynı ifadeyi buluyoruz. Allah bazen üçüncü şahıs olur, bazen doğrudan konuşur.


Sümerlilere göre Tanrılar, şehirleri ve bütün kültür varlıklarını meydana getirmiş ve insanlara vermiştir. Aynı düşünceyi Kur’an’da da buluyoruz.


A’râf Suresi, ayet 26:


Ey Ademoğulları! Size çirkin yerlerinizi örtecek giysi, süslenecek elbise indirdik. Tekva (iman) elbisesi daha hayırlıdır.


Nahl Suresi, ayet 81:


Allah yarattıklarından sizin için gölgeler yaptı, dağlarda sizin için barınaklar yarattı ve sizi sıcaktan koruyacak elbiseler, savaşta koruyacak zırhlar yarattı.


Bu iki ayette Allah hem birinci şahıs olarak konuşuyor, hem de ondan üçüncü şahıs olarak söz ediliyor.


Yâsîn Suresi, ayet 82:


Onun işi, bir şeyi yaratmak istediği vakit ‘ol’ demektir, o şey hemen olur.


Sümer’de de Tanrılar “Ol” der ve her şey oluverir.


1689181466722.jpeg1689181466553.jpeg1689181467158.jpeg1689181466722.jpeg


Sümer’de Tanrı kızmaya görsün, kendi ülkesi bile olsa yakıp yıktırır. Sümer Tanrılarının babası Tanrı Enlil, Akad krallarının yaptıklarına kızarak gözlerini dağlara çeviriyor ve oradan barbar ve vahşi Gutileri çekirge sürüleri gibi getirterek Agade’yi ve hemen hemen bütün Sümer’i kırıp geçirtiyor.


Tevrat’tada birçok kez Yahve’nin (Yehova) insanlara kızarak onlara yok edici felaketler verdiği, seçtiği, komşu milletleri İsrail’in üzerine saldırttığı bildirilmektedir. Ayni olayı Kurân’da da görüyoruz. Birçok sure içindeki ayetlerde Allah’ın çeşitli milletleri nasıl yok ettiği yazıliyor. Bunlardan bazıları:


Hacc Suresi, ayet 44:


Ey Muhammed! Seni yalancı sayıyorlarsa bil ki, onlardan önce Nuh milleti, Âd milleti, Semûd, İbrahim milleti, Lut milleti ve Medyen halkı da peygamberlerini yalancı saymış, Musa da yalanlanmıştı. Ama ben, kâfırlere önce mehil verdim, sonra onları yakalayıverdim, beni tanımamak nasılmış görsünler!


Furkan Suresi, ayet 38:


Âd, Semûd ile Ress’lileri ve bunlann arasında birçok milleti de yerle bir ettik.


Ankebût Suresi, ayet 38:


Âd ve Semûd milletlerini de yok ettik.


Ahkaf Suresi, ayet 27:


Ant olsun biz çevrenizdeki memleketleri de yok ettik.


Sümer’de kralların nasıl sarayları varsa Tanrıların da öyle evleri olmaliydı. Bunun için “Tanrı evi” adı altında görkemli tapınaklar, yanlarında Tanrılarla insanları yaklaştırdığı düşünülen basamaklı kuleler yapılmıştı. Daha sonra bu Tanrı evleri sinagoglara, kiliselere, camilere dönüştü (l3). Camilerin ve minarelerin üstündeki yarım ay, Sümer Ay Tanrısının sembolüdür. Sümer kralları, Tanrıların yeryüzündeki vekili sayılıyordu. Bu inanç Hıristiyanlıkta papaya, Müslümanlıkta halifeye geçerek sürmüştür.


Bakara Suresi, ayet 30:


Rabbin meleklere, ‘ben yeryüzünde bir halife yaratacağım’ dedi. Onlar da, ‘biz hamdinle sana tesbih eder ve seni takdis edip dururken, yeryüzünde fesat çıkaracak, kan dökecek insanı mı halife kılıyorsun’ dediler.




Sümer kanunu, Babil Kralı Hammurabi’nin yaptığı kanuna temel olmuş, ondan Musa’nın ve Yahudi kanunu, ondan da İslam kanunu etkilenmiştir. Hammurabi'nin Güneş Tanrısından kanunu alışı, Musa’nın Tanrıdan kanunu alışına örnek olmuştur. İlginç olanı İslam’da hukukun, ancak, Arapların Irak topraklarını ele geçirdikten sonra kurallaşmasıdır. Sümer, Babil hukuksal geleneklerinden çıkan sözler, İbrani kanunu Talmud’da bulunuyor. Ortodoks Yahudi’deki boşanma terimi Sümerce bir kelime. Sinagogda Tevrat okunurken dinleyenler şallarının saçakları ile onu izlerler. Bu, Sümer’de hukuksal bir belgenin onaylandığını göstermek için tablete elbise kenarıyla basılmasını yansıtmaktadır.


Musa’nın kanununda bulunan anaya babaya saygı, kimseyi öldürmeyeceksin, zina yapmayacaksın, çalmayacaksın, yalan tanıklık etmeyeceksin, komşunun karısına ve malına göz dikmeyeceksin gibi kurallar Sümer kanununda da aynı. Yalnız Sümer Kanunu daha insancıl; göze göz, dişe diş yok cezalarda. Ne yazık ki, Sümer kanunlarının yazılı olduğu tabletler çok kırıklı, belki de toprak altından daha çıkarılamayanlar da var. Bu yüzden tam karşılaştırma yapılamıyor. Buna karşın daha sonra Samiler tarafından yapılan kanunların, Sümer kanunlarına dayandığı kuşku götürmez. Buna açık bir örnek olarak, lbrahim Peygamber’in karısı ile cariyesi arasındaki olayı gösterebiliriz. Sümer kanununa göre kısır bir kadının kocasına verdiği cariyesi çocuk doğurunca, hanımına karşı büyüklük taslayamaz, öyle yapmaya kalkarsa cezalandırılır.. Tevrat ve Kur ân da yazıldığına göre İbrahim Peygamber’in kısır olan karısı Sara, cariyesi Haceri çocuk yapmak üzere kocasına veriyor. Cariye, çocuk doğurup kendisini üstün görmeye başlayınca, oğlu İsmail ile çöle götürülüp atılıyor kocası tarafından


Sümer’de tecavüz de fena sayılmış. “Hür bir adamın kızı yolda tecavüze uğrarsa; anne, babası onun sokakta olduğunu bilmemişlerse, kız onlara ‘tecavüze uğradım’ derse, anne, baba onu zorla erkeğe karı olarak verecekler.” Tecavüz, Sümer efsanesine bile konu olmuş. Tanrı Enlil, Tanrıların başı olduğu halde, evlenmeden önce karısını aldatarak zorla tecavüz ettiği için Tanrılar meclisince yeraltı dünyasına sürülmüş.


Aynı olay Tevrat’ta (Tesniye, 22:28, 29) şöyle:


Eğer bir adam kız olan nişanlanmamış bir genç kadınla yatarsa ve onları bulurlarsa, adam genç kadının babasına 50 şekel (şekel Sümerlilerden Akadcaya geçen bir ağırlık ölçüsü birimi) gümüş verecek ve kadın onun karısı olacak.


Eğer adam, nişanlı bir kızla şehirde yatarsa her ikisi de taşlanarak öldürülüyor.


Sümer’de sosyal adaleti koruyan Tanrıça, senede bir kere insanları iyi veya fena hareketlerinden dolayı yargılar, kötüleri cezalandırır. Bu inanış İslam dinine, Şaban ayının on beşinde Berat Kandili olarak girmiştir. Sümer Tanrılarının esas adlarından başka, niteliklerine göre diğer adları da vardı. Babilliler bu adlardan 50’sini yeni yarattıkları Tanrı Marduk’a vererek tek Tanrı düşüncesine doğru bir adım atmışlardı.


İslam dininde Allah’a verilen 99 ad, aynı geleneğin bir devamı gibi görünüyor.





Sümerliler, kendilerinin, Tanrılar tarafindan seçilmiş üstün bir halk olduğunu yazmışlar. Tevrat’ta Yahve, Kur’an’da Allah, İsrailoğullarını üstün bir kavim yapmıştı. Tevrat Tesniye 14:6; Kur’an Câsiye Suresi, ayet 16; Bakara Suresi, ayet 27.


Sümerliler kadınları bir tarlaya benzetmişler. Aynı deyim hem Tevrat, hem Kur’ân da var. Kur’an da “kadınlarınız sizin için bir tarladır, tarlanıza nasıl dilerseniz öyle varın” yazılı (Bakara Suresi, ayet 223).


Sümerliler, dünyadaki bütün olayların ve Tanrıların isteklerinin gökte yıldızlarla yazılı olduğuna inanırlardı. Kurân’da aynı inanış “Levh-i Mahfuz” olarak sürüyor.


Neml Suresi, ayet 75


Gökte ve yerde göze görünmeyen hiçbir şey yoktur ki, apaçık bir kitapta da (Levh-i Mahfuz) bulunmasın.”


Bürûc Suresi, ayet 17, 18:


Orduların haberi geldi mi sana? Onlar Firavun ve Semûd orduları idi (nasıl helak oldular?).. Bilakis inkârcılar bir başka çeşit yalanlamanın içine düştüler. Allah onları arkasından kuşatmıştı. Hakikatte onların yalanladıkları Levh-i Mahfuz’da bulunan şerefli Kur’an’dır.


Bu ayete göre Kurân bile gökte yazılı bulunuyor. Sümer’den kaynaklanan bir inanç!


Sümerlilerde 7 sayısı çok önemlidir. 7 gün geçmek, 7 dağ aşmak, 7 ışık, 7 ağaç, 7 kapı gibi. Aynı şekilde Tevrat ve Kur’an’da da 7 sayısı bolca bulunmaktadır. İslam’a göre cennetin 7 kapısı vardır; Sümer yeraltı dünyasının da 7 kapısı bulunuyor.


Sümerliler, Tanrılarını sevindirmek, onlardan bir istekte bulunmak, hastalıklardan kurtulmak için veya yaptıkları adaklara karşılık kurban kestirirlerdi. Bu kurbanlar sakatsız ve hastalıksız olmalı ve kurban sahibi vücutça temizlenmeliydi. Kurbanlar, rahipler tarafindan özel dualarla kesilirdi. Kurbanın sağ kalçası ve iç organları Tanrıya takdim edilir, gerisi etrafta olanlara dağıtılırdı. İslamiyet’te de kurbanlar aynı koşullarda kesiliyor. Yalnız hocanın kesmesi zorunlu değil. Kurbanın sağ kalçası ile iç organlan Tanrı yerine kurban sahibine bırakılır, gerisi dağıtılır.


Sümerlilerde, okul tabletlerine göre 6 gün çalışma, 7. gün dinlenme var. Bu Yahudilere Sabbat olarak geçmiş. On emirde “Sabbat’ı düşün, onu kutsal gün olarak gör!” deniyor. 6 gün çalıştıktan sonra, yedinci gün Tanrıya adanmış bir dinlenme günü oluyor. Yahudilere ve Kur’an’a göre Tanrı 6 günde dünyayı yaratıp yedinci gün dinlenmiş. Bu günün cumartesi olması da Babillilerden geçmiş. Babilliler her ayın 7. gününde (Şapatu) bir kutlama yaparlardı. Bu üzgünlüğü ve nefis terbiyesini ifade eden ve Satürn gezegenine adanmış bir gündü (İngilizce’de Saturday, Satürn gezegeninden gelen bir gün adı, yani Cumartesi). Satürn kötü güçlerin temsilcisi idi. Yahudiler bu günün anlamını değiştirerek onu neşeli bir hale koymuşlardır. Onlar Cumartesi gününü Tanrı’ya dua ederek, kitaplar okuyarak çeşitli eğlencelerle geçirirler ve en ufak bir işe el sürmezler. İslamiyete bu gün Cuma’ya dönüştürülerek daha hafifletilmiş kuralla alınmıştır.





Kaynakça = Muazzez İlmiye Çığ- Kur’an, İncil ve Tevrat’ın Sümer’deki Kökeni
 

Chen

🇵🇸
Forum Sorumlusu
Katılım
9 Ocak 2020
Mesajlar
44,566
Çözümler
4
Tepki puanı
13,019
Puanları
113
Konum
.
Cinsiyet
Kadın

SoCRaT

Bronz Üye
Katılım
15 Eyl 2022
Mesajlar
716
Tepki puanı
200
Puanları
43
Yaş
47
Konum
Kahramanmaras
Cinsiyet
Erkek
Sever de Muazzez İlmiye Çığ'dan pek hazzettiğini sanmam.: )))
yazarın çok ta önemi yok aslında.. ancak hilmiye çığ fazla ön yargılı ve radikal bir yazar kabul. teologların genel görüşleri arasında sümerlerin inanç yapıları arasında enteresan ilişkilerin olması su götürmez bir gerçeklik
 

Fluffy

🐼
Elmas Üye
Katılım
28 Şub 2023
Mesajlar
20,570
Çözümler
1
Tepki puanı
2,857
Puanları
113
Yaş
34
Konum
Miuw
Cinsiyet
Kadın
Ritüeller benzerlik gösteriyor

@Süreyya hanım daha iyi bilir
 

simbat

Gümüş Üye
Katılım
6 Ocak 2021
Mesajlar
1,176
Tepki puanı
256
Puanları
83
Yaş
46
Konum
ist
Cinsiyet
Erkek
SÜMER DİNİ




Sümer dini çoktanrılı bir dindi. Dünyada, evrende, doğada görülen, hissedilen her nesnenin bir Tanrısı vardı. Tanrılar insan görünümünde, fakat insanüstü güçleri olan ölümsüz varlıklardı. İnsanlar gibi, onların da çocukları ve eşlerinden oluşan aileleri bulunuyordu. Bu aileler kral gibi bir Baştanrı altında toplanmışlardı. Tanrılar da insanlar gibi sever, üzülür, kızar, kıskanır, kavga eder, kötülük yapar, hastalanır, hatta yaralanabilirlerdi. Yer, Gök, Hava, Su Tanrılan yaratıcı, diğerleri yönetici ve koruyucu Tanrılardı. Her şehrin bir koruyucu Tanrısı vardı. O Tanrı, şehrinin iyi yaşam sürmesinden sorumlu idi. Onun gücü, şehrinin iyi veya fena olduğuna göre değişirdi. Bunlara aynı zamanda diğer şehirlerde de tapılırdı. Bu şehir Tanrıları, evrenin yönetimini aralarında bölüşmüşlerdi. Tanrılara ait listelerde 1500 kadar Tanrı adı bulunması, Sümerlilerin ne kadar çok Tanrı yarattığını göstermektedir.


Sümerliler, bu Tanrılar dünyası üzerine pek çok efsane geliştirmişler; şiirler yazmış, ilahiler bestelemiş, törenler düzenlemiş ve bütün bunlan yazıya geçirerek zamanımıza kadar ulaşmasını sağlamışlardır. Onların kurdukları çokTanrılı din, yavaş yavaş tek tanrıya dönüşerek, bugünkü dinlerin temelini oluşturmuştur. Fakat bu arada diğer Tanrılar da tamamıyla yok olmayarak bu dinlerde melekler, şeytanlar, cinler olarak varlıklarını korumaktadır.


SEMAVİ DİNLERLE KARŞILAŞTIRMASI


Ekli dosyayı görüntüle 9093



Yahudi, Hıristiyan ve Müslüman dinleriyle Sümer dini arasındaki ortak noktalar şunlardır:


Tanrının yaratıcı ve yok edici gücü; Tanrı korkusu; Tanrı yargılaması; kurbanlar, törenler, ilahiler, dualar ve tütsülerle Tanrıyı memnun etmek; iyi ahlaklı, dürüst ve haktanır olmak; büyüklere ve küçüklere saygı göstermek; sosyal adalet; temizlik.


Sümer Tanrıları, insanlara ne istediklerini bildirmez; fakat hoşlarına gitmeyecek bir işi yapan insanları cezalandırırlar. Buna karşılık diğer dinlerde Tanrı bazı kimselere ne istediğini bildirir. İnsanlar da ona göre hareket ederler. Tanrı bildirilerini alan kimselere Farsçada “peygamber”, Arapçada “resul” denir. İlginç olan, peygamberlik olayı, Yahudilerden Asurlulara geçmiş. Çivi yazıli metinlere göre bu düşünce Asur ve Filistin’de politik ve ekonomik krizlerle başlamış. Asur’da Tanrıdan bir insan (peygamber) yoluyla alınan haberler tabletlere yazılmış. Onlara göre Tanrı ile iletişime giren insanlar çeşitli şekilde trans haline giriyorlar. Bu kimseler aslinda aşağı tabaka sayılıyor ve büyücülükle bağlanıyor. Konuşan Tanrıça ise, onun ağzından söyleyen de kadın oluyor. Özellikle Aşk Tanrıçası İştar’dan haber getirenler. Bunlar ya Tanrılardan üçüncü şahıs olarak buyruğunu alır veya birinci şahıs olarak kendisini, konuşan Tanrı ile bir yapar. Kur’an’da da aynı ifadeyi buluyoruz. Allah bazen üçüncü şahıs olur, bazen doğrudan konuşur.


Sümerlilere göre Tanrılar, şehirleri ve bütün kültür varlıklarını meydana getirmiş ve insanlara vermiştir. Aynı düşünceyi Kur’an’da da buluyoruz.


A’râf Suresi, ayet 26:


Ey Ademoğulları! Size çirkin yerlerinizi örtecek giysi, süslenecek elbise indirdik. Tekva (iman) elbisesi daha hayırlıdır.


Nahl Suresi, ayet 81:


Allah yarattıklarından sizin için gölgeler yaptı, dağlarda sizin için barınaklar yarattı ve sizi sıcaktan koruyacak elbiseler, savaşta koruyacak zırhlar yarattı.


Bu iki ayette Allah hem birinci şahıs olarak konuşuyor, hem de ondan üçüncü şahıs olarak söz ediliyor.


Yâsîn Suresi, ayet 82:


Onun işi, bir şeyi yaratmak istediği vakit ‘ol’ demektir, o şey hemen olur.


Sümer’de de Tanrılar “Ol” der ve her şey oluverir.


Ekli dosyayı görüntüle 9094Ekli dosyayı görüntüle 9093Ekli dosyayı görüntüle 9095Ekli dosyayı görüntüle 9094


Sümer’de Tanrı kızmaya görsün, kendi ülkesi bile olsa yakıp yıktırır. Sümer Tanrılarının babası Tanrı Enlil, Akad krallarının yaptıklarına kızarak gözlerini dağlara çeviriyor ve oradan barbar ve vahşi Gutileri çekirge sürüleri gibi getirterek Agade’yi ve hemen hemen bütün Sümer’i kırıp geçirtiyor.


Tevrat’tada birçok kez Yahve’nin (Yehova) insanlara kızarak onlara yok edici felaketler verdiği, seçtiği, komşu milletleri İsrail’in üzerine saldırttığı bildirilmektedir. Ayni olayı Kurân’da da görüyoruz. Birçok sure içindeki ayetlerde Allah’ın çeşitli milletleri nasıl yok ettiği yazıliyor. Bunlardan bazıları:


Hacc Suresi, ayet 44:


Ey Muhammed! Seni yalancı sayıyorlarsa bil ki, onlardan önce Nuh milleti, Âd milleti, Semûd, İbrahim milleti, Lut milleti ve Medyen halkı da peygamberlerini yalancı saymış, Musa da yalanlanmıştı. Ama ben, kâfırlere önce mehil verdim, sonra onları yakalayıverdim, beni tanımamak nasılmış görsünler!


Furkan Suresi, ayet 38:


Âd, Semûd ile Ress’lileri ve bunlann arasında birçok milleti de yerle bir ettik.


Ankebût Suresi, ayet 38:


Âd ve Semûd milletlerini de yok ettik.


Ahkaf Suresi, ayet 27:


Ant olsun biz çevrenizdeki memleketleri de yok ettik.


Sümer’de kralların nasıl sarayları varsa Tanrıların da öyle evleri olmaliydı. Bunun için “Tanrı evi” adı altında görkemli tapınaklar, yanlarında Tanrılarla insanları yaklaştırdığı düşünülen basamaklı kuleler yapılmıştı. Daha sonra bu Tanrı evleri sinagoglara, kiliselere, camilere dönüştü (l3). Camilerin ve minarelerin üstündeki yarım ay, Sümer Ay Tanrısının sembolüdür. Sümer kralları, Tanrıların yeryüzündeki vekili sayılıyordu. Bu inanç Hıristiyanlıkta papaya, Müslümanlıkta halifeye geçerek sürmüştür.


Bakara Suresi, ayet 30:


Rabbin meleklere, ‘ben yeryüzünde bir halife yaratacağım’ dedi. Onlar da, ‘biz hamdinle sana tesbih eder ve seni takdis edip dururken, yeryüzünde fesat çıkaracak, kan dökecek insanı mı halife kılıyorsun’ dediler.




Sümer kanunu, Babil Kralı Hammurabi’nin yaptığı kanuna temel olmuş, ondan Musa’nın ve Yahudi kanunu, ondan da İslam kanunu etkilenmiştir. Hammurabi'nin Güneş Tanrısından kanunu alışı, Musa’nın Tanrıdan kanunu alışına örnek olmuştur. İlginç olanı İslam’da hukukun, ancak, Arapların Irak topraklarını ele geçirdikten sonra kurallaşmasıdır. Sümer, Babil hukuksal geleneklerinden çıkan sözler, İbrani kanunu Talmud’da bulunuyor. Ortodoks Yahudi’deki boşanma terimi Sümerce bir kelime. Sinagogda Tevrat okunurken dinleyenler şallarının saçakları ile onu izlerler. Bu, Sümer’de hukuksal bir belgenin onaylandığını göstermek için tablete elbise kenarıyla basılmasını yansıtmaktadır.


Musa’nın kanununda bulunan anaya babaya saygı, kimseyi öldürmeyeceksin, zina yapmayacaksın, çalmayacaksın, yalan tanıklık etmeyeceksin, komşunun karısına ve malına göz dikmeyeceksin gibi kurallar Sümer kanununda da aynı. Yalnız Sümer Kanunu daha insancıl; göze göz, dişe diş yok cezalarda. Ne yazık ki, Sümer kanunlarının yazılı olduğu tabletler çok kırıklı, belki de toprak altından daha çıkarılamayanlar da var. Bu yüzden tam karşılaştırma yapılamıyor. Buna karşın daha sonra Samiler tarafından yapılan kanunların, Sümer kanunlarına dayandığı kuşku götürmez. Buna açık bir örnek olarak, lbrahim Peygamber’in karısı ile cariyesi arasındaki olayı gösterebiliriz. Sümer kanununa göre kısır bir kadının kocasına verdiği cariyesi çocuk doğurunca, hanımına karşı büyüklük taslayamaz, öyle yapmaya kalkarsa cezalandırılır.. Tevrat ve Kur ân da yazıldığına göre İbrahim Peygamber’in kısır olan karısı Sara, cariyesi Haceri çocuk yapmak üzere kocasına veriyor. Cariye, çocuk doğurup kendisini üstün görmeye başlayınca, oğlu İsmail ile çöle götürülüp atılıyor kocası tarafından


Sümer’de tecavüz de fena sayılmış. “Hür bir adamın kızı yolda tecavüze uğrarsa; anne, babası onun sokakta olduğunu bilmemişlerse, kız onlara ‘tecavüze uğradım’ derse, anne, baba onu zorla erkeğe karı olarak verecekler.” Tecavüz, Sümer efsanesine bile konu olmuş. Tanrı Enlil, Tanrıların başı olduğu halde, evlenmeden önce karısını aldatarak zorla tecavüz ettiği için Tanrılar meclisince yeraltı dünyasına sürülmüş.


Aynı olay Tevrat’ta (Tesniye, 22:28, 29) şöyle:


Eğer bir adam kız olan nişanlanmamış bir genç kadınla yatarsa ve onları bulurlarsa, adam genç kadının babasına 50 şekel (şekel Sümerlilerden Akadcaya geçen bir ağırlık ölçüsü birimi) gümüş verecek ve kadın onun karısı olacak.


Eğer adam, nişanlı bir kızla şehirde yatarsa her ikisi de taşlanarak öldürülüyor.


Sümer’de sosyal adaleti koruyan Tanrıça, senede bir kere insanları iyi veya fena hareketlerinden dolayı yargılar, kötüleri cezalandırır. Bu inanış İslam dinine, Şaban ayının on beşinde Berat Kandili olarak girmiştir. Sümer Tanrılarının esas adlarından başka, niteliklerine göre diğer adları da vardı. Babilliler bu adlardan 50’sini yeni yarattıkları Tanrı Marduk’a vererek tek Tanrı düşüncesine doğru bir adım atmışlardı.


İslam dininde Allah’a verilen 99 ad, aynı geleneğin bir devamı gibi görünüyor.





Sümerliler, kendilerinin, Tanrılar tarafindan seçilmiş üstün bir halk olduğunu yazmışlar. Tevrat’ta Yahve, Kur’an’da Allah, İsrailoğullarını üstün bir kavim yapmıştı. Tevrat Tesniye 14:6; Kur’an Câsiye Suresi, ayet 16; Bakara Suresi, ayet 27.


Sümerliler kadınları bir tarlaya benzetmişler. Aynı deyim hem Tevrat, hem Kur’ân da var. Kur’an da “kadınlarınız sizin için bir tarladır, tarlanıza nasıl dilerseniz öyle varın” yazılı (Bakara Suresi, ayet 223).


Sümerliler, dünyadaki bütün olayların ve Tanrıların isteklerinin gökte yıldızlarla yazılı olduğuna inanırlardı. Kurân’da aynı inanış “Levh-i Mahfuz” olarak sürüyor.


Neml Suresi, ayet 75


Gökte ve yerde göze görünmeyen hiçbir şey yoktur ki, apaçık bir kitapta da (Levh-i Mahfuz) bulunmasın.”


Bürûc Suresi, ayet 17, 18:


Orduların haberi geldi mi sana? Onlar Firavun ve Semûd orduları idi (nasıl helak oldular?).. Bilakis inkârcılar bir başka çeşit yalanlamanın içine düştüler. Allah onları arkasından kuşatmıştı. Hakikatte onların yalanladıkları Levh-i Mahfuz’da bulunan şerefli Kur’an’dır.


Bu ayete göre Kurân bile gökte yazılı bulunuyor. Sümer’den kaynaklanan bir inanç!


Sümerlilerde 7 sayısı çok önemlidir. 7 gün geçmek, 7 dağ aşmak, 7 ışık, 7 ağaç, 7 kapı gibi. Aynı şekilde Tevrat ve Kur’an’da da 7 sayısı bolca bulunmaktadır. İslam’a göre cennetin 7 kapısı vardır; Sümer yeraltı dünyasının da 7 kapısı bulunuyor.


Sümerliler, Tanrılarını sevindirmek, onlardan bir istekte bulunmak, hastalıklardan kurtulmak için veya yaptıkları adaklara karşılık kurban kestirirlerdi. Bu kurbanlar sakatsız ve hastalıksız olmalı ve kurban sahibi vücutça temizlenmeliydi. Kurbanlar, rahipler tarafindan özel dualarla kesilirdi. Kurbanın sağ kalçası ve iç organları Tanrıya takdim edilir, gerisi etrafta olanlara dağıtılırdı. İslamiyet’te de kurbanlar aynı koşullarda kesiliyor. Yalnız hocanın kesmesi zorunlu değil. Kurbanın sağ kalçası ile iç organlan Tanrı yerine kurban sahibine bırakılır, gerisi dağıtılır.


Sümerlilerde, okul tabletlerine göre 6 gün çalışma, 7. gün dinlenme var. Bu Yahudilere Sabbat olarak geçmiş. On emirde “Sabbat’ı düşün, onu kutsal gün olarak gör!” deniyor. 6 gün çalıştıktan sonra, yedinci gün Tanrıya adanmış bir dinlenme günü oluyor. Yahudilere ve Kur’an’a göre Tanrı 6 günde dünyayı yaratıp yedinci gün dinlenmiş. Bu günün cumartesi olması da Babillilerden geçmiş. Babilliler her ayın 7. gününde (Şapatu) bir kutlama yaparlardı. Bu üzgünlüğü ve nefis terbiyesini ifade eden ve Satürn gezegenine adanmış bir gündü (İngilizce’de Saturday, Satürn gezegeninden gelen bir gün adı, yani Cumartesi). Satürn kötü güçlerin temsilcisi idi. Yahudiler bu günün anlamını değiştirerek onu neşeli bir hale koymuşlardır. Onlar Cumartesi gününü Tanrı’ya dua ederek, kitaplar okuyarak çeşitli eğlencelerle geçirirler ve en ufak bir işe el sürmezler. İslamiyete bu gün Cuma’ya dönüştürülerek daha hafifletilmiş kuralla alınmıştır.





Kaynakça = Muazzez İlmiye Çığ- Kur’an, İncil ve Tevrat’ın Sümer’deki Kökeni
Harika bir calisma olmus tesekkurler elinize saglik.
 

Raison Detre

Altın Üye
Katılım
27 Haz 2020
Mesajlar
3,385
Tepki puanı
1,144
Puanları
113
Konum
beriler
Cinsiyet
Erkek
Gılgamış destanı, yaratılış miti en büyük delili aslında. Ancak sembolik anlatılardır, sembolik tanrılar, sembolik savaşçılar. Antik iyonyanın deamonları gibi. Netice olarak animist dinlerdir.
 

De-Niro

Bronz Üye
Katılım
25 Nis 2023
Mesajlar
731
Tepki puanı
390
Puanları
63
Konum
Bâbil
Cinsiyet
Erkek
Sever de Muazzez İlmiye Çığ'dan pek hazzettiğini sanmam.: )))

Sağlıklı beslenen ve bir asrı devirmesine karşın havsalası hala taze ve kayıt tutabilen bir teyzemiz.Lakin bazı düşünceleri uçlarda dolaşmaktan ziyade uçuruma yuvarlanan türden.Tarihe bilhassa kavimlerin içtimai meselelerine dair tahkik yapmak ve dillere pelesenk olmuş söylemlerden ziyade,kelamlar edebilmek güzeldir,ancak bu güzelliği günümüz bilimi ve mantığı ile tasvir edip,ûs'a kabul ettirmek daha da güzeldir.Bu teyze de güzellik ve bilim var,ancak bazı söylemleri bu iyi yanını eksiltiyor.Benzer bir örnek vermem gerekirse,İsmet Özel bu kulvarda,yani bu teyzemin benzer eksi yönlerine verilebilecek en iyi örnektir.

Sümerlilere gelince Peygamberler tarihini kendi cahilliğince okuyan ve az bilgi sahibi birisi olarak Hz. İdris'in hayatını okuyarak,tam olmasa dahi,kısmen merakınızı giderebilirsiniz.Bir dönem bazı bilim insanları Kuran'ın sümer tabletlerinden intihal yaptığını,dünyaya servis etmişti.Sonra ne hikmetse herhalde birileri,bu profesörlere Hz. İdris'in sümer kavmine gönderilmiş bir peygamber olduğunu söylemesiyle,söylentiler son buldu.

Aslında bu mana da özellikle ülkemizdeki insanlara suç bulmuyorum ben,zira peygamberler tarihi hakkında teferruatlı kaynaklar yok.Bu alanda neredeyse tüm eserler farsça.Sümer tarihini yani özellikle din alanında merakı olan,bence öncesinde kesinle Hz. İdris'in hayatını okumalı.

Bu aralar ben hayli yoğunum,yoksa bu konuları kesin yorumlardım.Foruma vs. bakmaya pek zamanım olmuyor. :)
 

Raison Detre

Altın Üye
Katılım
27 Haz 2020
Mesajlar
3,385
Tepki puanı
1,144
Puanları
113
Konum
beriler
Cinsiyet
Erkek
Sağlıklı beslenen ve bir asrı devirmesine karşın havsalası hala taze ve kayıt tutabilen bir teyzemiz.Lakin bazı düşünceleri uçlarda dolaşmaktan ziyade uçuruma yuvarlanan türden.Tarihe bilhassa kavimlerin içtimai meselelerine dair tahkik yapmak ve dillere pelesenk olmuş söylemlerden ziyade,kelamlar edebilmek güzeldir,ancak bu güzelliği günümüz bilimi ve mantığı ile tasvir edip,ûs'a kabul ettirmek daha da güzeldir.Bu teyze de güzellik ve bilim var,ancak bazı söylemleri bu iyi yanını eksiltiyor.Benzer bir örnek vermem gerekirse,İsmet Özel bu kulvarda,yani bu teyzemin benzer eksi yönlerine verilebilecek en iyi örnektir.

Sümerlilere gelince Peygamberler tarihini kendi cahilliğince okuyan ve az bilgi sahibi birisi olarak Hz. İdris'in hayatını okuyarak,tam olmasa dahi,kısmen merakınızı giderebilirsiniz.Bir dönem bazı bilim insanları Kuran'ın sümer tabletlerinden intihal yaptığını,dünyaya servis etmişti.Sonra ne hikmetse herhalde birileri,bu profesörlere Hz. İdris'in sümer kavmine gönderilmiş bir peygamber olduğunu söylemesiyle,söylentiler son buldu.

Aslında bu mana da özellikle ülkemizdeki insanlara suç bulmuyorum ben,zira peygamberler tarihi hakkında teferruatlı kaynaklar yok.Bu alanda neredeyse tüm eserler farsça.Sümer tarihini yani özellikle din alanında merakı olan,bence öncesinde kesinle Hz. İdris'in hayatını okumalı.

Bu aralar ben hayli yoğunum,yoksa bu konuları kesin yorumlardım.Foruma vs. bakmaya pek zamanım olmuyor. :)

Bir ölü diller uzmanı vardı abi, nafiz aydın galiba, muazzez hanımın devresi hiç iyi şeyler söylemiyordu.

Nafiz aydın’ı araştırdım sonra , akadça, sümerce dil bilgisi üzerine bir sürü kitap yayınlamış, yetkinliğide var çok kafamı karıştırmıştı. Hatta Nafiz Hocayla bu konuyu konuştum, bana demişti ki bu diller hakkında yorum dinlemek istemeyip kendin okumak istiyorsan kitabımı alabilirsin demişti 🤣 akadça ve sümerce kitaplarını bana postalamıştı.

Bende pek haz etmedim muazzez hoca’dan. Gönül Tekin hocanında bir yorumu vardı ama ara bul şimdi
 

Fluffy

🐼
Elmas Üye
Katılım
28 Şub 2023
Mesajlar
20,570
Çözümler
1
Tepki puanı
2,857
Puanları
113
Yaş
34
Konum
Miuw
Cinsiyet
Kadın
Bir ölü diller uzmanı vardı abi, nafiz aydın galiba, muazzez hanımın devresi hiç iyi şeyler söylemiyordu.

Nafiz aydın’ı araştırdım sonra , akadça, sümerce dil bilgisi üzerine bir sürü kitap yayınlamış, yetkinliğide var çok kafamı karıştırmıştı. Hatta Nafiz Hocayla bu konuyu konuştum, bana demişti ki bu diller hakkında yorum dinlemek istemeyip kendin okumak istiyorsan kitabımı alabilirsin demişti 🤣 akadça ve sümerce kitaplarını bana postalamıştı.

Bende pek haz etmedim muazzez hoca’dan. Gönül Tekin hocanında bir yorumu vardı ama ara bul şimdi
Yapay Zeka buluyor mu acaba
 

Süreyya

Spákona
Platin Üye
Katılım
22 Mar 2020
Mesajlar
5,516
Tepki puanı
1,899
Puanları
113
Konum
Aorist
Cinsiyet
Kadın
Simdilik sunu yazayim;
Tarih sumerlerle baslamadi.
Ayni cagda bulunan dünyanin diger tarafini incelersek, mesela güney Amerika bölgesi, orada da,dinin ayni sumerlerde yasandigi gibi oldugunu görürsünüz.
Paganist bir politeizm orada da mevcut...onlarin da yukardaki yazida belirtilen kurallari mevcut idi.
Simdi aralarinda okyanus bulunan bu iki uygarligin, din ile ilgili ayni topicleri icermeleri düsündürücü.Insan ister istemez, insanliga bir episantrdan dini kurallar ulasmis ve insanligin kitalara yayildiklarinda,bu bilgileri birliginde götürüp,yerlestikleri bölgelerde,kendilerince yorumlamis diye düsünüyor.
Muazzez hanima inanilmaz bir saygim var..bana kattiklarini yadsiyamam.
Musa isa ve muhammed peygamberi referans almis,kiyaslamak icin.
Semavi dinlerini, sumer inancinin kopyasi olarak degerlendirmesi, yadirganacak bir sey degil..sadece üzerinde durulmasi gereken bir tez diye düsünüyorum.
Raison beyin de belirttigi gibi, animist bir baglam iceriyor.
Lakin muazzez hanimin vurguladigi kurallar pek realist.
Bu denklemden yola cikarsak, semavi dinleri de realizme yakin dinler olarak ele almamiz lazim.
Bu da oldukca zor.

Irving Winkel, 3750 senelik bir kil tahtasini rehber alir.
Bu kil tahtasini yakin dogu da, bir air force askeri buluyor.
O kil tahtasinda, bir adamin (muhtemelen Nuh) nasil bir gemi yapip, hayvanlari tufandan nasil kurtardigini yaziyor.
Kil o kadar detayli ki, irving amca, kilde yazilan "receteye" göre bir gemi insa ediyor.Ve o gemi yüzüyor.
Model olarak daha kücük ama teknik olarak basariyor.

Sumerlerin şani, yazilaridir.
Tutanaklari.
Tarihci olarak, yazi olmadan bilimsel bir arastirma yapamazsin ve her sey destanlarda kalip, kanitlamasi mümkün olmaz.

Daha cok yazasim var ya..vaktim dar..
 

simbat

Gümüş Üye
Katılım
6 Ocak 2021
Mesajlar
1,176
Tepki puanı
256
Puanları
83
Yaş
46
Konum
ist
Cinsiyet
Erkek
Simdilik sunu yazayim;
Tarih sumerlerle baslamadi.
Ayni cagda bulunan dünyanin diger tarafini incelersek, mesela güney Amerika bölgesi, orada da,dinin ayni sumerlerde yasandigi gibi oldugunu görürsünüz.
Paganist bir politeizm orada da mevcut...onlarin da yukardaki yazida belirtilen kurallari mevcut idi.
Simdi aralarinda okyanus bulunan bu iki uygarligin, din ile ilgili ayni topicleri icermeleri düsündürücü.Insan ister istemez, insanliga bir episantrdan dini kurallar ulasmis ve insanligin kitalara yayildiklarinda,bu bilgileri birliginde götürüp,yerlestikleri bölgelerde,kendilerince yorumlamis diye düsünüyor.
Muazzez hanima inanilmaz bir saygim var..bana kattiklarini yadsiyamam.
Musa isa ve muhammed peygamberi referans almis,kiyaslamak icin.
Semavi dinlerini, sumer inancinin kopyasi olarak degerlendirmesi, yadirganacak bir sey degil..sadece üzerinde durulmasi gereken bir tez diye düsünüyorum.
Raison beyin de belirttigi gibi, animist bir baglam iceriyor.
Lakin muazzez hanimin vurguladigi kurallar pek realist.
Bu denklemden yola cikarsak, semavi dinleri de realizme yakin dinler olarak ele almamiz lazim.
Bu da oldukca zor.

Irving Winkel, 3750 senelik bir kil tahtasini rehber alir.
Bu kil tahtasini yakin dogu da, bir air force askeri buluyor.
O kil tahtasinda, bir adamin (muhtemelen Nuh) nasil bir gemi yapip, hayvanlari tufandan nasil kurtardigini yaziyor.
Kil o kadar detayli ki, irving amca, kilde yazilan "receteye" göre bir gemi insa ediyor.Ve o gemi yüzüyor.
Model olarak daha kücük ama teknik olarak basariyor.

Sumerlerin şani, yazilaridir.
Tutanaklari.
Tarihci olarak, yazi olmadan bilimsel bir arastirma yapamazsin ve her sey destanlarda kalip, kanitlamasi mümkün olmaz.

Daha cok yazasim var ya..vaktim dar..
Elinize saglik
 

Nargaroth

⸸Blasphemous⸸
Yönetici
Katılım
1 Mar 2020
Mesajlar
4,829
Çözümler
2
Tepki puanı
1,403
Puanları
113
Cinsiyet
Erkek
Bilmezmisiniz ki biz firavunu secde eder vaziyet de canlı gibi koruduk jsjsjjsjsjsjjs
 

ConteS

👑
Gümüş Üye
Katılım
31 May 2023
Mesajlar
1,707
Tepki puanı
387
Puanları
83
Yaş
26
Konum
Astrall
Cinsiyet
Kadın
Din ile Delilik arasında tek bir fark vardır

Delilik - Kendi halüsinasyonlarının gerçek olduğuna inanmak

Din - Bir başkasının halüsinasyonlarına inanmak..
 

simbat

Gümüş Üye
Katılım
6 Ocak 2021
Mesajlar
1,176
Tepki puanı
256
Puanları
83
Yaş
46
Konum
ist
Cinsiyet
Erkek
Din ile Delilik arasında tek bir fark vardır

Delilik - Kendi halüsinasyonlarının gerçek olduğuna inanmak

Din - Bir başkasının halüsinasyonlarına inanmak..
Kismen katiliyorum. Soylediginize gore bu dunya herseyiyle bir halisinasyon.
 

WarrenBuffett

Uzaklaştırıldı
Katılım
8 May 2023
Mesajlar
823
Tepki puanı
76
Puanları
28
Konum
İzmir
Cinsiyet
Erkek
Bu konu basit bir konu değil. Mutlaka araştırıp öyle konuşmak lazım.
 

simbat

Gümüş Üye
Katılım
6 Ocak 2021
Mesajlar
1,176
Tepki puanı
256
Puanları
83
Yaş
46
Konum
ist
Cinsiyet
Erkek
Bu konu basit bir konu değil. Mutlaka araştırıp öyle konuşmak lazım.
Mesele su eger bir din kabul etmeyeceksek bu dunya ve hayat kendimizin halisinasyonu mu yoksa bir baskasinin halisinasyonu mu. Bu iki secenekten birini kabul etmis olsak bu sefer de sonuc su oluyor bu halisinasyon denen sey tek gercekligimiz. Oyleyse halisinasyonun kendi bir dine donusmus olacak. Yada halisinasyonda bir halisinasyon demek zorunda kaliriz ki bu seferde sonsuza giden ayna misali bir yere varmak mumkun olmayacaktir. Yani bu durumda birakin naskasinin deliligine inanmayi kendi deliligimizi bile ispat. Edemez hale geliriz. Yani nerden bakarsaniz bakin butun yollar romaya degil dine cikiyor. (Tabiii minyonitanin tezine gore)
.
 
Üst Alt