Zürefann düşkünü, beyaz giyer kış günü" cümlesi, Osmanlı döneminde lezbiyen kadınları tanımlamak için kullanılan bir deyişin bir parçasıdır.
Lezbiyen kadınlar, beyaz eşarplarını takarak sokaklarda dolaşırken tanınırdı. Yani, o dönemdeki toplumsal normlara meydan okuyan ve dikkat çeken bir olguydu.
Lakin aynı zamanda lezbiyen kadınların toplumda nasıl belirginleştiğini de gözler önüne sermektedir.
Murat Bardakçı'nın belirttiğine göre, "Zürefa" terimi, Istanbul argosunda "lezbiyen anlamına gelmektedir.
Ayrıca, zemherizürafasi deyimi, soğuk havalarda bile zarafetinden ödün vermemek anlamına gelirken, "Zürefanın düşkünü, beyaz giyer kış günü" sözü de bu zarif davranışa gönderme yapar.
Ancak, zamanla deyimin asıl anlamı unutulmuş ve "zürefa" terimi "zürafa" ya dönüşmüştür. İlginç bir nokta Arapça zrf kökünden gelen zurafa "zarifler, kibarlar" sözcüğünden alıntıdır.
Istanbul'un bu egzotik hayvanla ilk karşıllaşması ise 19. yüzyılın başında, Mısır Valisi Kavalalı Mehmed Ali Paşa'nın İkinci Mahmud'a hediye olarak gönderdiği bir zürafa sayesinde olmuştur.
Ancak, Gülhane Parkı'nda sergilenen ve yoğun ilgi gören zürafanın kısa süre içinde ölmesi, dönemin halkının bu egzotik hayvanlara karşı merakını ve doğaya olan duyarsızlığını gösterir.
Araplar'ın "zürafa" kelimesini Afrika dillerinden yahut Farsça "zurna ayaklı" mânâsına gelen "zurnapâ"dan aldıkları söylenir ve kelime Arapça'dan 13. asırda Italyanca'ya "giraffa", 16. yüzyılda da Italyanca'dan Ingilizce'ye "giraffe" diye geçmiştir.
Tuhaflık, kelimenin argodaki kullanımında… Biz nasıl "zürefa"yı "zürafa" zannedip eski Istanbul argosunda "lezbiyen" mânâsında kullanmış isek, şimdi Ingilizce'de de aynı şey yapılıyor; "zürafa" demek olan "giraffe", Ingiliz argosunda da "lezbiyen" anlamına geliyor!








Blas Olleras Quintana
Hamamda Kadınlar
Lezbiyen kadınlar, beyaz eşarplarını takarak sokaklarda dolaşırken tanınırdı. Yani, o dönemdeki toplumsal normlara meydan okuyan ve dikkat çeken bir olguydu.
Lakin aynı zamanda lezbiyen kadınların toplumda nasıl belirginleştiğini de gözler önüne sermektedir.
Murat Bardakçı'nın belirttiğine göre, "Zürefa" terimi, Istanbul argosunda "lezbiyen anlamına gelmektedir.
Ayrıca, zemherizürafasi deyimi, soğuk havalarda bile zarafetinden ödün vermemek anlamına gelirken, "Zürefanın düşkünü, beyaz giyer kış günü" sözü de bu zarif davranışa gönderme yapar.
Ancak, zamanla deyimin asıl anlamı unutulmuş ve "zürefa" terimi "zürafa" ya dönüşmüştür. İlginç bir nokta Arapça zrf kökünden gelen zurafa "zarifler, kibarlar" sözcüğünden alıntıdır.
Istanbul'un bu egzotik hayvanla ilk karşıllaşması ise 19. yüzyılın başında, Mısır Valisi Kavalalı Mehmed Ali Paşa'nın İkinci Mahmud'a hediye olarak gönderdiği bir zürafa sayesinde olmuştur.
Ancak, Gülhane Parkı'nda sergilenen ve yoğun ilgi gören zürafanın kısa süre içinde ölmesi, dönemin halkının bu egzotik hayvanlara karşı merakını ve doğaya olan duyarsızlığını gösterir.
Araplar'ın "zürafa" kelimesini Afrika dillerinden yahut Farsça "zurna ayaklı" mânâsına gelen "zurnapâ"dan aldıkları söylenir ve kelime Arapça'dan 13. asırda Italyanca'ya "giraffa", 16. yüzyılda da Italyanca'dan Ingilizce'ye "giraffe" diye geçmiştir.
Tuhaflık, kelimenin argodaki kullanımında… Biz nasıl "zürefa"yı "zürafa" zannedip eski Istanbul argosunda "lezbiyen" mânâsında kullanmış isek, şimdi Ingilizce'de de aynı şey yapılıyor; "zürafa" demek olan "giraffe", Ingiliz argosunda da "lezbiyen" anlamına geliyor!








Blas Olleras Quintana
Hamamda Kadınlar