Atlanta' daki Emory Üniversitesi tıp fakültesinde yapılan deneyde erkek farelere kiraz çiçeği kokusu verilip, ayaklarından elektroşok veriliyor. Fareler buna koşullandırılıyor yani artık elektroşok verilmese bile koku salındığında korku ve şok belirtisi gösteriyorlar. Buraya kadar basit şartlanma süreci. Sonrası ilginç.
Bu erkek farelerin devam eden soyunda, hatta
5.nesilde bile torun fareler kiraz çiçeği kokusu duyduklarında korku ve panik reaksiyonu gösteriyorlar.
Farelerin spermiyle aktarılan, M71 isimli burundaki koku reseptörlerini kodlayan, kiraz çiçeği kokusuna tepki veren gende, epigenetik bazı işaretler bulunuyor. (DNA kodlaması, dizilimi genotipi değişmediği halde, canlıda belirgin özellikler vurguluyor) Bu işaretler sayesinde, yavrularda bu gen daha fazla ifade edilebiliyor. Bu durum, yavruların ve torunların beyinlerinde fiziksel değişimlere neden oluyor hepsinde daha büyük bir glomerulus var ki bu kısım, beynin kokudan sorumlu bölgesi.
Diğer farelere göre bu soydaki farelerin beyinlerinde daha fazla M71 nöronu var ve bunlar burnundan beyne daha fazla akson (sinir ucu) gönderiyor.
Dolayısıyla atalarının travmaları 5.kuşak torunda bile travma olarak anlamlandırılamasa bile travma tepkileri verdiyor, korku, kaçınma içgüdüsü veriyor.
Buna transgenerasyonel travma deniyormuş.
Bu deney, travma ve anı kitabında da geçiyor
"Travma ve anı" kitabı tüm terapi uzmanlarının faydalanalabileceği, hatta uzmanlığı olmayanların da rahatlıkla özümseyebileceği bir kitap. Somatik deneyimlemeyi anlatıyor. Geçmişe dair ruhumuzun derinliklerindeki, varlığını bile bilmediğimiz travmaların şimdi şu andaki bedenemizle somutlaştırarak sağaltımını anlatıyor. Bedeni geçmişin gizine açılan bir kapı gibi kullanarak somatik deneyimlemeyi anlatıyor…
Bu erkek farelerin devam eden soyunda, hatta
5.nesilde bile torun fareler kiraz çiçeği kokusu duyduklarında korku ve panik reaksiyonu gösteriyorlar.
Farelerin spermiyle aktarılan, M71 isimli burundaki koku reseptörlerini kodlayan, kiraz çiçeği kokusuna tepki veren gende, epigenetik bazı işaretler bulunuyor. (DNA kodlaması, dizilimi genotipi değişmediği halde, canlıda belirgin özellikler vurguluyor) Bu işaretler sayesinde, yavrularda bu gen daha fazla ifade edilebiliyor. Bu durum, yavruların ve torunların beyinlerinde fiziksel değişimlere neden oluyor hepsinde daha büyük bir glomerulus var ki bu kısım, beynin kokudan sorumlu bölgesi.
Diğer farelere göre bu soydaki farelerin beyinlerinde daha fazla M71 nöronu var ve bunlar burnundan beyne daha fazla akson (sinir ucu) gönderiyor.
Dolayısıyla atalarının travmaları 5.kuşak torunda bile travma olarak anlamlandırılamasa bile travma tepkileri verdiyor, korku, kaçınma içgüdüsü veriyor.
Buna transgenerasyonel travma deniyormuş.
Bu deney, travma ve anı kitabında da geçiyor
"Travma ve anı" kitabı tüm terapi uzmanlarının faydalanalabileceği, hatta uzmanlığı olmayanların da rahatlıkla özümseyebileceği bir kitap. Somatik deneyimlemeyi anlatıyor. Geçmişe dair ruhumuzun derinliklerindeki, varlığını bile bilmediğimiz travmaların şimdi şu andaki bedenemizle somutlaştırarak sağaltımını anlatıyor. Bedeni geçmişin gizine açılan bir kapı gibi kullanarak somatik deneyimlemeyi anlatıyor…