Hamilelik vücudu nasıl etkiler?

Hamilelik vücudu nasıl etkiler?​

Her yönü ile bir macera olan hamilelik, günümüzde ya aşırı romantikleştiriliyor ya da muhtemel fiziksel sıkıntılara odaklanılan zor bir süreç olarak algılanıyor. Oysa hamilelik mevsim değişimine benzer doğal bir süreçtir ve kadının vücudunda pek çok değişime neden olur.

Vücuttaki değişiklikler​

Hamilelikte meydana gelen değişikliklerin çoğu, progesteron ve östrojen başta olmak üzere hormon seviyelerindeki dalgalanmalara bağlı olarak ortaya çıkar. Bunun dışındaki değişimler ise bebeğin anne karnındaki büyüme ve beslenmesinden kaynaklanan değişikliklerdir.

Saç ve cilt​

Hamilelikte kadınların saçlarının ve ciltlerinin parladığı söylenir. Bunun nedeni hormon seviyelerindeki değişimdir. Hormonlardaki dalgalanmalar, cildin ve saçın kalitesinin artmasına neden olur. Ancak hamileliğin bitmesiyle saçlar normalden daha fazla dökülmeye başlar. Bu normal ve geçici bir durumdur. Hamilelik sırasında östrojen seviyesinin yüksek olması sayesinde saçlar gürleşir ve parlaklık kazanır. Hamileliğin bitip, östrojen seviyesinin normale dönmesiyle saçlar da eski haline döner.

Sabah bulantısı​

Hamileliğin en iyi bilinen semptomlarından biri sabah bulantılarıdır. Bu yüzden, birçok film ve romanda hamileliği fark etme yolu olarak kullanılır. Çoğunlukla ilk üç ay boyunca devam eden sabah bulantıları bazı kadınlarda aşırı rahatsızlığa yol açar. Sabah bulantılarının oluşma sebebi ile ilgili en çok kabul gören görüş, bulantılara plasenta oluşumunun neden olduğudur.

Gelişen vücut​

Kuşkusuz bir beden içinde başka bir canlıyı barındırmak kolay değildir. Bebeğe yer açmak için karın bölgesi dışa doğru genişler ve iç organlar fetüse yer açmak için yer değiştirir.
Hormonal değişimler mide ile yemek borusu arasındaki kapakçığın gevşemesine neden olur. Gevşek mide kapakçığına, alan darlığı nedeni ile oluşan sıkışma eklenince midedeki asitler ve yiyecekler yemek borusuna doğru yükselir.
Hamilelikte dolaşım sistemi daha hızlı çalışır ve fetüsün gelişimiyle karın bölgesinde meydana gelen sıkışıklık, idrar torbasında baskıya yol açar. Bu iki faktör tuvalete gitme ihtiyacını sıklaştırır.
Kilonun artması ile ayakların normalde taşıdığından daha ağır bir vücudu taşıması gerektiğinden ayaklarda ve bileklerde şişme meydana gelebilir. Reklaksin adı verilen hamilelik sırasında salgılanan rahatlama hormonu (pelvisin genişlemesini de sağlar) ayakların büyümesine yol açabilir.

Sıkışıklığın artışı diyaframı da etkiler. Diyaframın üzerindeki baskı artışı, nefeslerin kısa kısa alınıp verilmesine yol açar.
Bebeğin büyümesinin bir diğer etkisi de karın bölgesinin derisinde görülür. Karın bölgesi derisinin gerilmesiyle, bölgede kaşıntı ve çatlaklar oluşabilir.

Her bebek annenin bir dişini kaybetmesine yol açar mı?​

Bebek anne karnında büyürken önemli miktarda kalsiyum ihtiyacı ortaya çıkar. Eğer anne ihtiyaç duyduğu kalsiyumu beslenmeyle karşılayamazsa ihtiyaç öz kaynaklardan karşılanır. Bu sebeple bazı kadınlar hamilelik sürecinde diş ve diş eti problemleri yaşarlar.

Göğüsler​

Emzirme hazırlığı göğüslerin su tutma eğilimini arttırır. Emzirme başlayana kadar göğüsler büyümeye devam eder. Bu değişimler, göğüs başının renginin koyulaşmasına da yol açabilir. Emzirmenin başlaması ile memeler küçülmeye başlar ve bu dönemde kadınların cinsel arzularında da düşüş gözlenebilir.

Diyabet​

Bazı kadınlarda hamilelik şekeri denilen durum ortaya çıkabilir. Hamilelik şekeri, hamilelikte ortaya çıkan ve hamilelik bittikten bir süre sonra yok olan bir diyabet türüdür. Hamilelikte ortaya çıkan bir başka ilginç durum da pikadır. (Pika ile ilgili daha ayrıntılı bilgi için “Bazı insanlar neden buz ya da kil yemek ister?” başlıklı makalemizi okumak için buraya tıklayabilirsiniz.) Hamilelikten kaynaklanan pika, genellikle kil ve tebeşir yeme arzusu şeklinde ortaya çıkar ve buna yol açanın demir eksikliği olduğu düşünülmektedir.

Adet döngüsü​

Adet döngüsü hamileliğin başlaması ile durur. Çünkü adet döngüsüne neden olan rahimin kendisini bebek için hazırlamasıdır. Yumurtlamanın gerçekleşmesi ile rahmin en iç tabakası olan endometriyum kalınlaşmaya başlar. Yumurta ve sperm döllenmesi ile oluşan zigot, kalınlaşmış olan endometriyum tabakasına kolaylıkla tutunur. Döllenme gerçekleşmezse endometriyum dökülerek, adet kanaması ile vücuttan atılır. Özetle zigot oluşup, endometriyum tabakasına tutunduysa bu tabaka dökülmeyeceği ve yeniden oluşmayacağı için adet döngüsü de durur.
İnternet forumlarına göz atacak olursanız birçok kadının hamile olduğu halde adet gördüğünü ve adet sancısı çektiğini bildirdiğini görebilirsiniz. Ancak bu biyolojik olarak mümkün değildir. Bu yanlış anlaşılmanın nedeni adet kanamasının diğer vajinal kanamalarla karıştırılmasıdır. Vajinal kanamalar pek çok sebeple ortaya çıkabilir bunların bazıları zararsız olabilir ancak tehlikeli de olabilir. Hormonal değişiklik, dış gebelik, bazı hastalıklar vb. vajinal kanamaya yol açabilir. Bu nedenle böylesi bir durumda her şeyin yolunda olduğundan emin olmak için jinekolog ziyareti yerinde bir karar olur.

Post-partum​

Hamilelik döneminde kadının vücudunda meydana gelen majör değişimler bunlardır. Ancak aslında hamilelik yaşamı kökünden değiştiren bir süreçtir. Bu nedenle bilhassa yeterince sosyal destek göremeyen kadınların depresyona girme ihtimalleri çok yüksektir. Post-partum (loğusa sendromu) adı verilen depresyonun son derece yıkıcı sonuçları olabilir. Bu dönemde vücudundaki değişimlerin eski haline dönmesi ile ilgili toplum tarafından üretilen gerçekçi olmayan görüşler, yeni anneyi olumsuz etkileyebilir. Yazımızın başında da değindiğimiz gibi hamilelik tıpkı mevsimlerin değişmesi gibi doğal bir süreçtir ve tıpkı mevsimler gibi belli bir sıra izler ve sürecin tamamlanması zaman alır.