merhaba... yazasım geldi.
sevgili bellofar, bu kısaltmadan kendisi pek haz etmese de ben ettiğim için ona bellofar derim çünkü tam bir bellofar. genelde gıcık ve itici gözüken bir tarzı olsa da ben ilk günden beri hastasıyım diye abartıyormuşum... tamam hastası değilim ama sevimli gelmişti. bence bana sevimli gelmesi benim problemim, kimseyi ilgilendirmez... işte gel zaman git zaman, sohbet muhabbet derken bir gün askerlik anısıyla başladı her şey... bedelli askerlik anılarına alışıktım da, uzun döneme çok hazırlıksızdım... pabcinin lobisindeyiz, saat bilmem kaç, başladı anlatmaya. yok ben santralciydim de, yok atarlıyım da, efendime söyleyeyim bir tane deli arkadaşları varmış da demir parmaklıkları parçalamaya mı çalışmış bi şeyler bi şeyler... oradan geçti çinçin'e... aklınca gözdağı veriyor, çinçinliyiz ayık ol falan... kivili çay sevmesinden, oralete derken seneye evlenme kararı aldık diyormuşum. yok yok şaka şaka... o melo ablasından izin almadan yapmaz öyle şeyler... kendisi bu arada cins heriflerle tartışırken bile melo ablasından izin almamakla suçlandı... sonra hala zaman geçiyor, sürekli kekolayıp duruyor bu. bir yandan küfürler falan ama benimle konuşurken çok etmiyordu... sohbetler, muhabbetler, pabciye girince rezil olması, kendine yediremeyince oyunu boklaması vs vs derken, gerçekten inanılmaz sohbet eden iki insana dönüştük... kendisi beni iki dakikada altı farklı konudan bahsetmemle itham etse de, kustuğundan sıçtığına, behiye'den sünnetine her detayı saçma bağlantılarla anlatma yeteneğine sahiptir...
ama benim onda en sevdiğim şey şarkı söyleme yeteneği... gerçekten jeff buckley dinliyor gibi oluyorum, öyle narin, öyle pamuksu... desem çarpılırım, bi insan bu kadar mı kulaksız olur? ritim denen bir şeyden haberi bile yok ama hep diyorum kendi tarzında bir numara... bazen bi şarkı söylüyor, aşırı iyi bildiğim bir şarkı mesela ve asla anlamıyorum. cidden yetenek...
geçen günde yine seri şekilde sinirlenip, aralara küfürler serpiştiriyordu... "aaa yeter ama be bir şey demedik diye abarttın" dememle, etmemeye çabalaması bi tık duygulandırdı. tam cümle sonunda a... diyecekti ki yuttu, demedi. böyle minik detaylar benim gibi yaşlıları duygulandırır....
aşırı atarlı hallerinin yer yer minik bir kuzuya dönüşme aşamasına şahit olabilmek de beni duygulandırır... kuzu muzu ayıp olmuyor mu kekoo? bi de "kek" diyor, öyle saçma... saygısız seni.
tabii her şeye rağmen seviyor muyuz? ee herhalde yani... bi tane anımız var benim çok üzüldüğüm... onun bakkala gitmesiyle başlayan, şimdi anlatıp üzülmek istemiyorum ama hiçbir şeye hevesi olmadığını söyleyen birinin bazı konulardaki hevesini görmek, heyecanını hissetmek de beni duygulandırır... aa töbe bismillah, özel günümde miyim neyim, sürekli duygulanmacalar...
kimseyle bir şey yapası gelmeyen birinin sizinle bir şeyler yapmak istediğini fark ediyorsanız, kıymetini bilin. bu ben de olabilirim, başkası da fark etmez.
tamam keko meko, hatta çinçinli minçinli ama vallahi iyi çocuk...
hep böyle kalman dileğiyle, iyi ki varsın, doğum günün kutlu olsun(shsgshs onun gibi oldu ay pardon), öpüyore karpuz adam.
sevgiler,
melo...
(müdürümün a*)