Kısacıktı
karşı yolculuklarımız kara
ve deniz üzerinde-
Şafağın bodrumuna inerken sen,
Hançerin ivmesiyle yükselirdim
dul pencerelere.
Azıcıktı
köpük boz
denizde ve karada
Koyu bir saatin içinden
çıkılamadı
bir an yine de!
Belki gülden
kalma bir iz yanağındaki,
Eski sabahın sarı gülünden
üzerine deli gözünü bıraktığın...
Öldüğünde,
çekmecemde duran bu göz,
incelikle çıkarılacak,
bir jiletin enginliğine,
Çözülecek gizi
O çarpık retinanın, ağ tabakanın
karşı yolculuklarımız kara
ve deniz üzerinde-
Şafağın bodrumuna inerken sen,
Hançerin ivmesiyle yükselirdim
dul pencerelere.
Azıcıktı
köpük boz
denizde ve karada
Koyu bir saatin içinden
çıkılamadı
bir an yine de!
Belki gülden
kalma bir iz yanağındaki,
Eski sabahın sarı gülünden
üzerine deli gözünü bıraktığın...
Öldüğünde,
çekmecemde duran bu göz,
incelikle çıkarılacak,
bir jiletin enginliğine,
Çözülecek gizi
O çarpık retinanın, ağ tabakanın