Tarihin her döneminde parayı ve gücü kendine tek önder gören zavallılar oldu. Şu 3 günlük dünyayı kendine yurt zanneden ve bu nedenle kendi menfaati dışında hiçbir kutsalı olmayan sefil ruhlu insanlar her toplumda bolca görüldü. Tarih, bilebildiklerimizin hikâyeleri ile dolu. Ancak ders almaz işte insanoğlu. Aynı hırslarla yaşayan ne çok insan var bugün de.
Aslında biliyorlar, kimin haklı kimin haksız olduğunu. Zalimi de tanıyorlar, mazlumu da. Tutup zalimle beraber de olmuyorlar çoğu zaman. Ancak mazlumun yanında da hiç durmuyorlar. Çünkü dedik ya kendi başından başka baş tanımıyorlar.
Çok büyük menfaatler karşılığında da olmuyor bu işler. Herhangi bir kurumda bile çalışırken sırf işten atılmamak için de haksız patronun yanında olabiliyor insan, bu küçücük menfaat için. Ya da koca bir ülkenin kaderini yanlışa teslim edeceğini bile bile iktidar nimetlerinden faydalanmak için doğruya sırt çevirip yanlışa sırtını dayayabiliyor mesela. Bu menfaat kuyusunun en dibine indiğinizde ise dünyanın en zalimi ile ticari iş tutan gözünü milyarlarca dolar doyurmamış olan zavallıları görüyorsunuz
Günlerdir, Türkiye’den İsrail’e giden gemiler ve yapılan ticaret hakkında belgeleri ile bilgi veriyor bazı gazeteci arkadaşlar. Hem de çok önemli isimlere ait gemiler ve ticaretten bahsediliyor. Bu kan emici zalimler ile yapılan ticarette neler yok ki. İç çamaşırından çeliğe ve baruta kadar her şey. Kimisi direkt ticaret yapıyor, kimi ise nakliyesini.
Şimdi işin ilginç ve can yakıcı tarafı ise bu ticareti yapanların kimlikleri. Bakın, çoğu muhafazakâr insanlar. Hatta bu camiaların liderleri mesabesinde insanlar. Onlara diyecek bir lafım yok. O kadar şey de söylendi zaten. Ancak şunu bilsinler ki tarih, yaşanan her şeyi, söylenen her yalanı, yapılan her ahlaksızlığı, düşülen her zilleti, anbean kaydetmektedir. Gün, bugün değildir. Gerçekler kesinlikle ama kesinlikle herkes tarafından bilinir. Bugünün muktedir büyük karınlıları, yarın utancından insan içine çıkamaz. Bugünün şöhretlileri, kitleleri arkalarına alanları, yarın yüzlerine bile bakılmaz olur. Gün gelir bugün dualar okunanlara beddualar edilir olur. Ve bugün belki affeder ama tarih affetmez.
Necmettin Çalışkan Bey’i tanıyanlar, ne kadar güzel ve samimi bir insan olduğunu yakinen bilir. Filistin konusundaki o içten samimiyeti de takdire şayan. Bu samimiyetten etkilenmiş olacaklar ki bazı iktidar mensupları, olmayacak bir şey yapıp, içlerinde sakladıkları bazı gerçekleri kendisine bildirmişler. Birebir AK Partili vekillerle, gemilerle ilgili konuştuğunu kaydeden Çalışkan, "Eğer biz gemi gidişlerini durdurursak ekonomik kriz olur, Batı bize ambargo uygular, dünyayı karşımıza almaya, İsrail ile ilişkileri kesmeye müsait değiliz gibi bir yaklaşım içerisindeler" dedi.
Aslında hikâye o kadar tanıdık ki. Bugünün zalimi, o günün mazlumu İsrailoğulları, Mısır’da yaşarken kendilerine nebi olarak gönderilen Hz. Musa, kavmini zalim firavuna karşı harekete geçmeye çağırdığında, kendi basit konfor alanından çıkamayacak kadar kimlik ve şahsiyetini kaybetmiş halkı ona şöyle demişti: “Sen haklısın Musa, ancak karnımızı firavun doyuruyor.”
Şahsiyetsizliğin altın harflerle yazılmış zirve mottosudur bu cümle. Her zaman ve her toplumda da müntesibi bulunur işte böyle
Moğolları bile kıskandıracak kadar zalimce yaşanan bu katliamlara rağmen sırf o doymak bilmez karınlarınızı doyurmak için firavun ile iş tutmaya devam edin bakalım. Sonra da açgözlülüğünüzü saçma sapan argümanlar ile tevile kalkışın.
Zalim ile iş tutan iktidar mensupları, bunların evlatları, iktidar ortakları, sözüm ona Müslüman iş adamları ve örgütleri… Gün gelir toz duman kalkar, zalim çöker, mazlum büyür, işgal biter, Gazze ayağa kalkar, zalim diz çöker. Benim ülkemde de algı yıkılır. Gerçekler güneş gibi her yeri aydınlatır. O zaman sizler hakkında neler söylendiğini inşallah siz de yaşarken görürsünüz.
Harun Yapıcı Makalesidir
Aslında biliyorlar, kimin haklı kimin haksız olduğunu. Zalimi de tanıyorlar, mazlumu da. Tutup zalimle beraber de olmuyorlar çoğu zaman. Ancak mazlumun yanında da hiç durmuyorlar. Çünkü dedik ya kendi başından başka baş tanımıyorlar.
Çok büyük menfaatler karşılığında da olmuyor bu işler. Herhangi bir kurumda bile çalışırken sırf işten atılmamak için de haksız patronun yanında olabiliyor insan, bu küçücük menfaat için. Ya da koca bir ülkenin kaderini yanlışa teslim edeceğini bile bile iktidar nimetlerinden faydalanmak için doğruya sırt çevirip yanlışa sırtını dayayabiliyor mesela. Bu menfaat kuyusunun en dibine indiğinizde ise dünyanın en zalimi ile ticari iş tutan gözünü milyarlarca dolar doyurmamış olan zavallıları görüyorsunuz
Günlerdir, Türkiye’den İsrail’e giden gemiler ve yapılan ticaret hakkında belgeleri ile bilgi veriyor bazı gazeteci arkadaşlar. Hem de çok önemli isimlere ait gemiler ve ticaretten bahsediliyor. Bu kan emici zalimler ile yapılan ticarette neler yok ki. İç çamaşırından çeliğe ve baruta kadar her şey. Kimisi direkt ticaret yapıyor, kimi ise nakliyesini.
Şimdi işin ilginç ve can yakıcı tarafı ise bu ticareti yapanların kimlikleri. Bakın, çoğu muhafazakâr insanlar. Hatta bu camiaların liderleri mesabesinde insanlar. Onlara diyecek bir lafım yok. O kadar şey de söylendi zaten. Ancak şunu bilsinler ki tarih, yaşanan her şeyi, söylenen her yalanı, yapılan her ahlaksızlığı, düşülen her zilleti, anbean kaydetmektedir. Gün, bugün değildir. Gerçekler kesinlikle ama kesinlikle herkes tarafından bilinir. Bugünün muktedir büyük karınlıları, yarın utancından insan içine çıkamaz. Bugünün şöhretlileri, kitleleri arkalarına alanları, yarın yüzlerine bile bakılmaz olur. Gün gelir bugün dualar okunanlara beddualar edilir olur. Ve bugün belki affeder ama tarih affetmez.
Necmettin Çalışkan Bey’i tanıyanlar, ne kadar güzel ve samimi bir insan olduğunu yakinen bilir. Filistin konusundaki o içten samimiyeti de takdire şayan. Bu samimiyetten etkilenmiş olacaklar ki bazı iktidar mensupları, olmayacak bir şey yapıp, içlerinde sakladıkları bazı gerçekleri kendisine bildirmişler. Birebir AK Partili vekillerle, gemilerle ilgili konuştuğunu kaydeden Çalışkan, "Eğer biz gemi gidişlerini durdurursak ekonomik kriz olur, Batı bize ambargo uygular, dünyayı karşımıza almaya, İsrail ile ilişkileri kesmeye müsait değiliz gibi bir yaklaşım içerisindeler" dedi.
Aslında hikâye o kadar tanıdık ki. Bugünün zalimi, o günün mazlumu İsrailoğulları, Mısır’da yaşarken kendilerine nebi olarak gönderilen Hz. Musa, kavmini zalim firavuna karşı harekete geçmeye çağırdığında, kendi basit konfor alanından çıkamayacak kadar kimlik ve şahsiyetini kaybetmiş halkı ona şöyle demişti: “Sen haklısın Musa, ancak karnımızı firavun doyuruyor.”
Şahsiyetsizliğin altın harflerle yazılmış zirve mottosudur bu cümle. Her zaman ve her toplumda da müntesibi bulunur işte böyle
Moğolları bile kıskandıracak kadar zalimce yaşanan bu katliamlara rağmen sırf o doymak bilmez karınlarınızı doyurmak için firavun ile iş tutmaya devam edin bakalım. Sonra da açgözlülüğünüzü saçma sapan argümanlar ile tevile kalkışın.
Zalim ile iş tutan iktidar mensupları, bunların evlatları, iktidar ortakları, sözüm ona Müslüman iş adamları ve örgütleri… Gün gelir toz duman kalkar, zalim çöker, mazlum büyür, işgal biter, Gazze ayağa kalkar, zalim diz çöker. Benim ülkemde de algı yıkılır. Gerçekler güneş gibi her yeri aydınlatır. O zaman sizler hakkında neler söylendiğini inşallah siz de yaşarken görürsünüz.
Harun Yapıcı Makalesidir