24 Aralık tarihli France-Soir gazetesinde yer alan haber şöyle:
“Bir Noel Baba maketi, dün öğleden sonra Dijon Katedrali'nin parmaklıklarına asıldı ve halkın huzurunda yakıldı.
İbretiâlem için düzenlenen ve kilise okullarından gelen yüzlerce çocuğun önünde gerçekleşen bu gösteriyi yapan din adamları, ‘Noel Baba'yı gaspçılık ve sapkınlıkla suçlayarak mahkûm ettiklerini’ açıkladı.
Özellikle de İsa'nın doğumuna ilişkin öykülerden titizlikle uzak tutulan devlet okullarının tümünde Noel Baba'nın bu denli yaygın biliniyor, seviliyor olması, kilise tarafından şiddetle kınanıyor.
Pazar günü öğleden sonra saat üçte, ak sakallı adamcağız, birçok masumun başına geldiği gibi yakıldı. Ateş sakalını sardı ve dumanlar içinde gözden kayboldu.
İnfaz sonrasında, kilisenin yayımladığı bildiri şöyledir:
Yalana karşı mücadele etme arzusundaki tüm Hıristiyan ailelerini temsilen, Dijon Katedrali önünde toplanan iki yüz elli çocuk, Noel Baba'yı yakmıştır.
Bir gösteriden ziyade simgesel bir jest söz konusudur. Başkaları ağızlarına geleni söyleyip yazsalar ve Noel Baba'yı Kamçılı Baba'nın karşıtı haline getirseler de gerçekte, çocuklarda din duygusu yalanla uyandırılamaz ve bu hiçbir şekilde bir eğitim yöntemi olamaz.
Biz Hıristiyanlar için Noel Yortusu, Kurtarıcı İsa’nın doğumunun kutlandığı gün olarak kalmalıdır.”
***
Tüm yazılanlar vallahi de billahi de doğru.
Bu satıra kadar yazılmayan tek şey olay yılının 1951 olduğudur.
***
Büyük usta Henri Matisse bu olaydan bir yıl sonra, 1952’de Maquette for Nuit Noel /Noel Gecesi Maketi’ni yaptığında, aklında elbette Noel Baba’ya reva görülen bu zalimlikler vardı.
Time-Life dergisi, Rockefeller Center'daki Noel kutlamaları için böyle bir eser istediğinde Matisse seksenli yaşlarındadır ve hastadır. Ancak resimden uzaklaşmak bir yana farklı yöntemler geliştirmiştir. Kesip ve çoğunlukla guaşla renklendirdiği kağıtlarla yeni formlar yaratmaktadır.
Peki... Avrupa’nın pek çok ülkesinde ve kentinde Noel Baba’yla kilise ehlini böyle karşı karşıya getiren neydi? Boyutları maket yakmaya, bıçakla maket kafası kesip teşhir etmeye varan bu vahşet niçindi?
Noel karakteri, dünyanın “Pagan” zamanlarına aitti. Kilise örneğin Yunan mitolojisinden aldığı mitleri içselleştirdiği gibi, Noel Baba’yı henüz sindirememişti.
***
Kim oluyordu Noel Baba adı verilen bu Pagan, kim oluyordu da son sürat gelip bütün Hristiyan azizlerinden, kutsal kişiliklerden daha itibarlı bir yere oturuyordu. Kilise için bu Pagan her şeyden önce, göklerdeki İsa’nın bütün rolünü olmasa bile, pay çalıyordu.
Dahası da var: Sanki onları hedef almışçasına gölgede bıraktığı, hatta işlevsiz kıldığı önemli iki şahsiyet vardı ki Kilise Babaları buna dayanamıyordu: Her Noel arifesinde Aziz Nikola, toplumuna hoş gözüken, uslu çocuklara armağanlar bahşederken, Aziz Kamçılı Baba da yaramazları kömürle ya da pancarla boyayarak cezalandırır ve kamçısını sağa sola sallayarak korkuturdu.
Noel Efendi hem Aziz Nikola’nın rolünü alıyor hem de Aziz Kamçılı’yı devre dışı bırakıyordu.
Sadece armağanlar veren, dilek ağaçlarındaki istekleri gerçekleştireceğine inanılan, iyiler iyisi, gönüller sultanı bu Pagan, bu azizleri siliyordu.
***
Matisse’in yarattığı Noel Gecesi Maketi muazzam bir yıldızlar evrenidir. Handiyse yeryüzündeki şiddetin ve karışıklığın üstünde, umut ilkesinin yıldızlarıdır onlar. Tablo bittiğinde, Matisse’le daha önce çalışmış vitray ustalarının elinde, olağanüstü bir vitraya dönüştü. Böylece iki eser doğmuş oluyordu... Şimdi ikisi de New York'taki Modern Sanat Müzesi’ndedir.
***
Noel Baba’nın Avrupa kıtasında özellikle 2. Dünya Savaşı’ndan sonra büyük bir hızla toplumsal kimlik kazanmasının ve giderek dünya halklarının yaşamına yerleşmesinin sosyolojik olarak pek çok boyutu var. Örneğin milyonlarca insanın öldüğü iki büyük savaştan sonra armağan alma, verme olgusu hem göçmüş ekonominin -bir zaman kesitinde de olsa- canlanmasını hem de göçmüş toplumsal psikolojinin kendini yenilemesini sağlıyordu. İnsanların birbirleri için yeniden bir şey yapabilme gücüne, tutunma ve neşelenme düşlerine katkısı bunlardan sadece ilk akla gelenlerdir.
***
Matisse’in 1937–38’de yarattığı Two Dancers / İki Dansçı ya da 1944’te yarattığı Icarus (Icare) (Jazz Kitabı, VII Resim) gibi eserleri başta olmak üzere yükseliş, özellikle son dönem eserlerinde gökyüzü imgesi epey yer almıştır.
Özellikle İkarus bu imgeyi taşıyan ve yaygın bilinen bir eserdir. Zira, mitolojik kahraman İkarus ustanın elinde, salt söz dinlemeyen bir genç olmanın ötesine geçmiştir. Kalbinin yerinde bir kor, bir cevher yanan bir isyancı; ateşini kendi kalbinde taşıyan bir başka yıldızdır. Kazanmanın ya da kaybetmenin değil bir şey yapmanın vecd hali, bir meditasyondur.
Noel Gecesi Maketi bütün bu eserlerle birlikte düşünülünce, zihindeki yeri daha da berraklaşıyor
Ak sakallı Noel bizim Hoca Nasreddin’den hayli çevik ve elbette “cömert.” Üstelik kürklü ve lâl rengi paltosuyla, çizmeleri, kemeri, külahıyla filan tam bir tarz Ademdir. Buna bir de geyiklerin çektiği kızağı filan ekleyince offf... Bir ayağı bu dağda öteki karşı dağda Anadolu halklarının Hızır’ına benzer bir kraldan söz ediyoruz demektir.
***
İkinci Dünya Savaşı öncesi yıllara kadar, Avrupa’nın kültür dokusundaki küçük göçmen topluluklar dışında adı pek de bilinmeyen, anılmayan bir figürdür Noel Baba. Bu yıllardan sonra da kilisenin gıcık olduğu bir karakterdir. Bu nedenle Avrupa resim sanatının eski çağlardaki ustalarının fırçasına konuk olması da pek mümkün olmamıştır.
Dolayısıyla onun kılık kıyafetinin Avrupa’daki doğuşuna ve yerleşmesine ilişkin pek fazla sanatsal veri bilmiyoruz. Muhtemelen, doğduğu Güney ve Kuzey Amerika halklarının kültürlerinden, yakın olarak da Danimarka Grönland kültüründen Amerika’ya oradan da Avrupa’ya getirdiği kıyafetleri ve siması modern tekniklerle bir kalıba döküldü ve biteviye tekrarlandı.
***
Ancak... Modern Noel Baba’ya Avrupa resim tarihinde benzeyen bir figür var. Var ama bu ressamın niyetinden çok farklı olarak var. Bakanların eski bir tanıdık görmüşçesine duraksayıp gülümsedikleri biri...
Giovanni Bellini’nin Venedik’teki San Zaccaria / Aziz Zekeriya Sunağı’ndaki “Azizler, Madonna ve Çocuk İsa” tablosundaki Aziz Jerome sanki bütün hediyeleri dağıtmış, çocukların gönlünü hoş etmiş huzur içinde dua ediyor. Belki de tersi; bulması gereken onca hediyeyi bulmak, gidermekle yükümlü sayıldığı yoksunlukları çözebilmek için okuyordur dualarını.
Bunlarla ne Belini’nin 1505 yılında yarattığı Aziz Jerome’nin Noel Baba’nın kılık kıyafetinde bir etkisi olduğunu söylemek istiyorum; ne de “ressamın kehaneti” gibi bir düşüncem var. Dedim ya çağlar öncesinden gelen bir sanat eseri sizi bir tanıdığınız oradaymış gibi gülümsetiyor.
***
Matisse'e dönelim. Noel Gecesi Maketi aslında toplumsal bir hareketin, kilise karşısında kazanmasının da bir kutlamasıdır. Yukarıda bir örnek verdiğim Noel Baba’nın yakılması haberleri, halkı ikiye böldü. “Kendilerini okullarına kilitlemekten” söz eden öğrencilerden velilerine pek çok yerden kitlesel tepkiler yükseldi. Dini kurallar bakımından esnemesi zor Katolikler bile ikiye bölündü. İrili ufaklı pek çok yayın organı olayları sayfalarına taşıdı. Noel Baba’ya horozlanan papazlar geri adım attı; hatta aralarında Noel Baba cicilemeleri yapabilenler, basının önüne çıktı.
***
Ve Belediye Başkanlığı, neredeyse kiliseye aldırış etmediğini, hatta kafa tuttuğunu beyan eden ve bir bildiri sayılabilecek davetini yayımladı:
“Dijon kenti, dün katedralin önünde katledilen Noel Baba'nın dirilişini beklemektedir. Bu akşam saat 18.00’de Noel Baba vilayet binasında dirilecektir. Bütün Dijonlu çocuklar, projektör ışıkları altındaki vilayet binasının çatısından Noel Baba'nın onlara söyleyeceklerini dinlemek için Kurtuluş Meydanı'na davetlidir.”
***
Noel ve taraftarları kazanmıştı. Alman faşizminin Fransa’yı işgalinde pek de iyi sınav vermemiş olan ve halk nezdinde “çürümüşlük” ve “değersizlikle” anılan kilise kaybetmişti.
Matisse bu kendiliğinden devrimci tavrı görmüştü. Halk kendi Noel’ini küllerinden yeniden doğurmuştu. Time-Life dergisi, kilisenin 1 yıl önce yaptıklarını handiyse hiç anmadan, bu zaferi bir sanat eseriyle kutluyordu.
***
Paganlıkla, Hristiyanlık öncesi Roma devirlerindeki kutlamaların ve Hristiyanlığın bir karması olan Noel kutlamalarının din dünyasına yerleşmesi epey çalkantılı oldu. Örneğin, Pagan devirlerde kutlanan Kış Gündönümü (Yeni Yıl) 25 Aralık gününe denk geliyordu. Ancak Miladi takvim kabul edilince bu tarih 21 Aralık gününe kaydı. Hristiyanlığın çoğunluğu 25 Aralık’ta karar kıldı. Ermeni Kilisesi hariç...
***
Noel Baba, yetişkinlerden çok, çocuklara ilişkin imajlar ve etkinliklerle toplumların yaşamına yerleşti. Bu, bir anlamda o Pagan’ın aslına dönüşüydü. Çünkü salt çocuklara ait bir gün Hristiyanlıktan asırlar önce Kuzey ve Güney Amerika halklarından Kafkaslara kadar pek çok halkın kültüründe vardı.
Göç yollarında ya da yeterli beslenmeden mahrum oldukları için çocuk ölümlerinin can yakıcı yoğunlukta yaşandığı çok uzak çağlarda başlamıştı çocuklara bir gün armağan etme geleneği.
***
Ben komşularım, dostlarım başta olmak üzere bütün inananların Noel’ini kutluyorum.
Barış daima üstümüzde olsun.
NOT: Bu yazıyı yazarken yararlandığım ve antropolojik bakımdan çok kıymetli başka konularla birlikte Noel Baba’nın Pagan kökleri üzerine Türkçeye çevrilmiş en güzel metinlerden birini de içeren Claude Levi-Strauss’un Hepimiz Yamyamız (Metis Yay) kitabını okumanızı öneririm.
Tevfik Taş/ Duvar Gazetesi
“Bir Noel Baba maketi, dün öğleden sonra Dijon Katedrali'nin parmaklıklarına asıldı ve halkın huzurunda yakıldı.
İbretiâlem için düzenlenen ve kilise okullarından gelen yüzlerce çocuğun önünde gerçekleşen bu gösteriyi yapan din adamları, ‘Noel Baba'yı gaspçılık ve sapkınlıkla suçlayarak mahkûm ettiklerini’ açıkladı.
Özellikle de İsa'nın doğumuna ilişkin öykülerden titizlikle uzak tutulan devlet okullarının tümünde Noel Baba'nın bu denli yaygın biliniyor, seviliyor olması, kilise tarafından şiddetle kınanıyor.
Pazar günü öğleden sonra saat üçte, ak sakallı adamcağız, birçok masumun başına geldiği gibi yakıldı. Ateş sakalını sardı ve dumanlar içinde gözden kayboldu.
İnfaz sonrasında, kilisenin yayımladığı bildiri şöyledir:
Yalana karşı mücadele etme arzusundaki tüm Hıristiyan ailelerini temsilen, Dijon Katedrali önünde toplanan iki yüz elli çocuk, Noel Baba'yı yakmıştır.
Bir gösteriden ziyade simgesel bir jest söz konusudur. Başkaları ağızlarına geleni söyleyip yazsalar ve Noel Baba'yı Kamçılı Baba'nın karşıtı haline getirseler de gerçekte, çocuklarda din duygusu yalanla uyandırılamaz ve bu hiçbir şekilde bir eğitim yöntemi olamaz.
Biz Hıristiyanlar için Noel Yortusu, Kurtarıcı İsa’nın doğumunun kutlandığı gün olarak kalmalıdır.”
***
Tüm yazılanlar vallahi de billahi de doğru.
Bu satıra kadar yazılmayan tek şey olay yılının 1951 olduğudur.
***
Büyük usta Henri Matisse bu olaydan bir yıl sonra, 1952’de Maquette for Nuit Noel /Noel Gecesi Maketi’ni yaptığında, aklında elbette Noel Baba’ya reva görülen bu zalimlikler vardı.
Time-Life dergisi, Rockefeller Center'daki Noel kutlamaları için böyle bir eser istediğinde Matisse seksenli yaşlarındadır ve hastadır. Ancak resimden uzaklaşmak bir yana farklı yöntemler geliştirmiştir. Kesip ve çoğunlukla guaşla renklendirdiği kağıtlarla yeni formlar yaratmaktadır.
Peki... Avrupa’nın pek çok ülkesinde ve kentinde Noel Baba’yla kilise ehlini böyle karşı karşıya getiren neydi? Boyutları maket yakmaya, bıçakla maket kafası kesip teşhir etmeye varan bu vahşet niçindi?
Noel karakteri, dünyanın “Pagan” zamanlarına aitti. Kilise örneğin Yunan mitolojisinden aldığı mitleri içselleştirdiği gibi, Noel Baba’yı henüz sindirememişti.
***
Kim oluyordu Noel Baba adı verilen bu Pagan, kim oluyordu da son sürat gelip bütün Hristiyan azizlerinden, kutsal kişiliklerden daha itibarlı bir yere oturuyordu. Kilise için bu Pagan her şeyden önce, göklerdeki İsa’nın bütün rolünü olmasa bile, pay çalıyordu.
Dahası da var: Sanki onları hedef almışçasına gölgede bıraktığı, hatta işlevsiz kıldığı önemli iki şahsiyet vardı ki Kilise Babaları buna dayanamıyordu: Her Noel arifesinde Aziz Nikola, toplumuna hoş gözüken, uslu çocuklara armağanlar bahşederken, Aziz Kamçılı Baba da yaramazları kömürle ya da pancarla boyayarak cezalandırır ve kamçısını sağa sola sallayarak korkuturdu.
Noel Efendi hem Aziz Nikola’nın rolünü alıyor hem de Aziz Kamçılı’yı devre dışı bırakıyordu.
Sadece armağanlar veren, dilek ağaçlarındaki istekleri gerçekleştireceğine inanılan, iyiler iyisi, gönüller sultanı bu Pagan, bu azizleri siliyordu.
***
Matisse’in yarattığı Noel Gecesi Maketi muazzam bir yıldızlar evrenidir. Handiyse yeryüzündeki şiddetin ve karışıklığın üstünde, umut ilkesinin yıldızlarıdır onlar. Tablo bittiğinde, Matisse’le daha önce çalışmış vitray ustalarının elinde, olağanüstü bir vitraya dönüştü. Böylece iki eser doğmuş oluyordu... Şimdi ikisi de New York'taki Modern Sanat Müzesi’ndedir.
***
Noel Baba’nın Avrupa kıtasında özellikle 2. Dünya Savaşı’ndan sonra büyük bir hızla toplumsal kimlik kazanmasının ve giderek dünya halklarının yaşamına yerleşmesinin sosyolojik olarak pek çok boyutu var. Örneğin milyonlarca insanın öldüğü iki büyük savaştan sonra armağan alma, verme olgusu hem göçmüş ekonominin -bir zaman kesitinde de olsa- canlanmasını hem de göçmüş toplumsal psikolojinin kendini yenilemesini sağlıyordu. İnsanların birbirleri için yeniden bir şey yapabilme gücüne, tutunma ve neşelenme düşlerine katkısı bunlardan sadece ilk akla gelenlerdir.
***
Matisse’in 1937–38’de yarattığı Two Dancers / İki Dansçı ya da 1944’te yarattığı Icarus (Icare) (Jazz Kitabı, VII Resim) gibi eserleri başta olmak üzere yükseliş, özellikle son dönem eserlerinde gökyüzü imgesi epey yer almıştır.
Özellikle İkarus bu imgeyi taşıyan ve yaygın bilinen bir eserdir. Zira, mitolojik kahraman İkarus ustanın elinde, salt söz dinlemeyen bir genç olmanın ötesine geçmiştir. Kalbinin yerinde bir kor, bir cevher yanan bir isyancı; ateşini kendi kalbinde taşıyan bir başka yıldızdır. Kazanmanın ya da kaybetmenin değil bir şey yapmanın vecd hali, bir meditasyondur.
Noel Gecesi Maketi bütün bu eserlerle birlikte düşünülünce, zihindeki yeri daha da berraklaşıyor
Ak sakallı Noel bizim Hoca Nasreddin’den hayli çevik ve elbette “cömert.” Üstelik kürklü ve lâl rengi paltosuyla, çizmeleri, kemeri, külahıyla filan tam bir tarz Ademdir. Buna bir de geyiklerin çektiği kızağı filan ekleyince offf... Bir ayağı bu dağda öteki karşı dağda Anadolu halklarının Hızır’ına benzer bir kraldan söz ediyoruz demektir.
***
İkinci Dünya Savaşı öncesi yıllara kadar, Avrupa’nın kültür dokusundaki küçük göçmen topluluklar dışında adı pek de bilinmeyen, anılmayan bir figürdür Noel Baba. Bu yıllardan sonra da kilisenin gıcık olduğu bir karakterdir. Bu nedenle Avrupa resim sanatının eski çağlardaki ustalarının fırçasına konuk olması da pek mümkün olmamıştır.
Dolayısıyla onun kılık kıyafetinin Avrupa’daki doğuşuna ve yerleşmesine ilişkin pek fazla sanatsal veri bilmiyoruz. Muhtemelen, doğduğu Güney ve Kuzey Amerika halklarının kültürlerinden, yakın olarak da Danimarka Grönland kültüründen Amerika’ya oradan da Avrupa’ya getirdiği kıyafetleri ve siması modern tekniklerle bir kalıba döküldü ve biteviye tekrarlandı.
***
Ancak... Modern Noel Baba’ya Avrupa resim tarihinde benzeyen bir figür var. Var ama bu ressamın niyetinden çok farklı olarak var. Bakanların eski bir tanıdık görmüşçesine duraksayıp gülümsedikleri biri...
Giovanni Bellini’nin Venedik’teki San Zaccaria / Aziz Zekeriya Sunağı’ndaki “Azizler, Madonna ve Çocuk İsa” tablosundaki Aziz Jerome sanki bütün hediyeleri dağıtmış, çocukların gönlünü hoş etmiş huzur içinde dua ediyor. Belki de tersi; bulması gereken onca hediyeyi bulmak, gidermekle yükümlü sayıldığı yoksunlukları çözebilmek için okuyordur dualarını.
Bunlarla ne Belini’nin 1505 yılında yarattığı Aziz Jerome’nin Noel Baba’nın kılık kıyafetinde bir etkisi olduğunu söylemek istiyorum; ne de “ressamın kehaneti” gibi bir düşüncem var. Dedim ya çağlar öncesinden gelen bir sanat eseri sizi bir tanıdığınız oradaymış gibi gülümsetiyor.
***
Matisse'e dönelim. Noel Gecesi Maketi aslında toplumsal bir hareketin, kilise karşısında kazanmasının da bir kutlamasıdır. Yukarıda bir örnek verdiğim Noel Baba’nın yakılması haberleri, halkı ikiye böldü. “Kendilerini okullarına kilitlemekten” söz eden öğrencilerden velilerine pek çok yerden kitlesel tepkiler yükseldi. Dini kurallar bakımından esnemesi zor Katolikler bile ikiye bölündü. İrili ufaklı pek çok yayın organı olayları sayfalarına taşıdı. Noel Baba’ya horozlanan papazlar geri adım attı; hatta aralarında Noel Baba cicilemeleri yapabilenler, basının önüne çıktı.
***
Ve Belediye Başkanlığı, neredeyse kiliseye aldırış etmediğini, hatta kafa tuttuğunu beyan eden ve bir bildiri sayılabilecek davetini yayımladı:
“Dijon kenti, dün katedralin önünde katledilen Noel Baba'nın dirilişini beklemektedir. Bu akşam saat 18.00’de Noel Baba vilayet binasında dirilecektir. Bütün Dijonlu çocuklar, projektör ışıkları altındaki vilayet binasının çatısından Noel Baba'nın onlara söyleyeceklerini dinlemek için Kurtuluş Meydanı'na davetlidir.”
***
Noel ve taraftarları kazanmıştı. Alman faşizminin Fransa’yı işgalinde pek de iyi sınav vermemiş olan ve halk nezdinde “çürümüşlük” ve “değersizlikle” anılan kilise kaybetmişti.
Matisse bu kendiliğinden devrimci tavrı görmüştü. Halk kendi Noel’ini küllerinden yeniden doğurmuştu. Time-Life dergisi, kilisenin 1 yıl önce yaptıklarını handiyse hiç anmadan, bu zaferi bir sanat eseriyle kutluyordu.
***
Paganlıkla, Hristiyanlık öncesi Roma devirlerindeki kutlamaların ve Hristiyanlığın bir karması olan Noel kutlamalarının din dünyasına yerleşmesi epey çalkantılı oldu. Örneğin, Pagan devirlerde kutlanan Kış Gündönümü (Yeni Yıl) 25 Aralık gününe denk geliyordu. Ancak Miladi takvim kabul edilince bu tarih 21 Aralık gününe kaydı. Hristiyanlığın çoğunluğu 25 Aralık’ta karar kıldı. Ermeni Kilisesi hariç...
***
Noel Baba, yetişkinlerden çok, çocuklara ilişkin imajlar ve etkinliklerle toplumların yaşamına yerleşti. Bu, bir anlamda o Pagan’ın aslına dönüşüydü. Çünkü salt çocuklara ait bir gün Hristiyanlıktan asırlar önce Kuzey ve Güney Amerika halklarından Kafkaslara kadar pek çok halkın kültüründe vardı.
Göç yollarında ya da yeterli beslenmeden mahrum oldukları için çocuk ölümlerinin can yakıcı yoğunlukta yaşandığı çok uzak çağlarda başlamıştı çocuklara bir gün armağan etme geleneği.
***
Ben komşularım, dostlarım başta olmak üzere bütün inananların Noel’ini kutluyorum.
Barış daima üstümüzde olsun.
NOT: Bu yazıyı yazarken yararlandığım ve antropolojik bakımdan çok kıymetli başka konularla birlikte Noel Baba’nın Pagan kökleri üzerine Türkçeye çevrilmiş en güzel metinlerden birini de içeren Claude Levi-Strauss’un Hepimiz Yamyamız (Metis Yay) kitabını okumanızı öneririm.
Tevfik Taş/ Duvar Gazetesi