- Katılım
- 6 Nis 2020
- Mesajlar
- 296
- Tepki puanı
- 36
- Puanları
- 28
- Cinsiyet
- Erkek
Mitolojinin en unutulmaz efsaneleri
Bilinmeyen Tarih
Geçmişi unuttuk mu?
Kutsal kitaplarda anlatılan olayların dinsel bir öykü değil de,
gerçek tarihi anlattığını hiç düşündünüz mü? Mitolojinin bir
masal değil de, yaşanmış olayları naklettiği hiç aklınıza geldi
mi? Hele Mars olayından sonra, bu konu daha bir önem
kazandı. Son yılların flaş ismi arkeolog, tarihçi, antik diller
uzmanı, sosyal bilimci Zecharia Sitchin, bu konuda yayınladığı
bir dizi kitapla toplumu kökünden sarstı. Sitchin, İnsanlığın
Nibiru adlı bir gezegenden gelen Annunaki insanları
tarafından yaratıldığını ve gçmişte Mezopotamya´da dev bir
uygarlığın kurulmuş olduğunu ve Tufan´a neden olduklarını ileri
sürerken, Daniken´e hiç benzemiyor ve bir bilim adamı kimliği
içersinde çok ciddi arkeolojik kanıtlar da gösteriyordu.
Kısacası Sitchin´e itiraz etmek zordu. Size Sitchin olayını her
yönüyle iletmek istiyoruz, bu sayıda Sitchin´i ve kuramlarını,
gelecek sayıda da karşıt görüşleri okuyacaksınız. Eğer Sitchin
buluşları doğruysa, İnsanlığın tüm çehresi değişebilir, kısacası
oturup yeni bir tarih yazabilir ve inançlarımızı yenilemek
zorunda kalabiliriz.
Geçen iki yıl içersinde, dünyanın bilinmeyen tarihi ve geçmişin
unutulan olayları konularında dikkat çeken en önemli isim
Zechariah Sitchin´di; Sitchin "Dünya Tarihleri/Zaman
Çizelgesi" adlı kitabında çarpıcı iddialarda bulundu ve şöyle
diyordu; "...mitoloji bir hayal değildir, fakat eski hatıraların
saklandığı bir hazinedir; Kutsal Kitaplar bilimsel ve tarihsel bir
döküman olarak harfi harfine okunduğu takdirde, hayal
edilenden daha eski ve büyük uygarlıklar varlıkları
anlaşılacaktır. Mitoloji, "Cennetten Dünyaya Gelen Kişi", yani
mitolojik bilge Anunnaki tarafından Dünyaya verilen bilginin
sonucudur. Geçmişte varolan ve unutulan 12. Gezegen,
Anunnaki´nin ev gezegenidir. Geçmiş sayısız gizemli anıyla
doludur, bunların unutulmuş olmaları yok ya da hiç olmadıkları
anlamlarına gelmez. Uzak geçmişte, dünya başka canlılar
tarafından kullanılmış bir yerdir; Mısır Piramitleri iniş
alanlarının fenerleridirler, Sina Yarımadası 4.000 yıl önce
tanrılar savaşında yok edilen özel bir üstür; insanlar ve
tanrılar binlerce yıl önce büyük bir savaşı başlatmışlardı.
Dünyaya uzaydan bakıldığında, nükleer dev savaşın izleri
görülebilir. Yale Üniversitesi tarafından da tanımlandığı gibi
İnsanlık kaybolan uygarlığının küçük bir dilimini ancak 2.000
yılda keşfedebilmiştir. Sümer yazıtlarında ve Kutsal Kitaplar
´da anlatılan tüm uygarlıklar, çok daha eski bir uygarlığa
bağlı olduklarını belirtirler...
Zecharia Sitchin, Yakın Doğu tarihi ve arkeolojisi uzmanıdır,
Eski Ahit (Tevrat ve Zebur), Sami ve Avrupa dilleri, modern ve
eski İbrani dili konularında eğitim almış ve Londra İktisadi ve
Siyasal Bilimler Okulu´nda öğrenim gördükten sonra Londra
Üniversitesi´nden mezun oldu. Uzun yıllar gazetecilik ve
yazarlık yaptıktan sonra şimdi New York´da yaşıyor ve
çalışmalarını sürdürüyor. Sümer dilini anlayan ve okuyan nadir
bilginlerden biridir, yeni çalışmaları Yakın Doğu´daki eski
uygarlıklar tarafından yazılan kil tablet metinlerle ilgilidir; bu
alanda aradığı çok daha eski uygarlıklardır. Sitchin´in
kitapları körler için yazılan Braille alfabesine bile çevrilmiş,
sayısız radyo ve tv programlarında tartışılmıştır. Sitchin´in
"Dünya Kronolojisi" adlı kitap serisi mitolojinin kökeni olarak
kabul edilebilir, bir hayal ürünü değildir çünkü geçerli ve
sağlam kaynaklara dayanmaktadır, yazar bunlara "Antik
Anılar" demektedir. Tevrat ve İncil dinsel bir metin olarak
değil, tarihsel/bilimsel bir döküman olarak okunmalıdır, antik
büyük uygarlıkların kökeni dünyadışıdır. Sitchin, antik bilginin
dünyaya Annunaki (Göklerden dünyaya gelen) tarafından
getirildiği öne sürerken, modern bilimin antik bilgiyle uyum
sağlamaya başladığını ve devamı olduğunu belirtmektedir. İlk
kitabı olan "12. Gezegen"de Güney Sistemi´ndeki kayıp
gezegen olasılığından söz eder ve bu gezegenden dünyaya
yarım milyon yıl önce gelen halkın, kutsal kitaplarda anlatılan
olaylara neden olduğunu belirtmektedir. Örneğin Tevrat´ın
"Genesis" bölümünün 6. Bölümü´nde adları geçen ve Tufan
´dan önce insanoğullarının kızlarıyla evlenen "Nefilimler"in 12.
Gezegen´den geldiğini yazar. "Nefilim" sözcüğünün özgün
anlamı, "Tanrının Oğulları veya göklerden gelen Devler"dir ve
bizler geçmişte devlerin yaşadıklarını düşünüyor ve
araştırıyoruz. Sitchin, kilisenin kutsal kitaplarla ilgili soru
sorulmaması kuralını da eleştiriyor ve sorgulamanın kutsallıkla
ilgisi olmadığını söylüyor. Çünkü, ona göre tarihsel bilgiler bu
metinlerin içinde saklıdırlar, İbranice´deki "Nafal" sözcüğü de
"Nefilim" yorumunu destekler gibidir ve "Düşüş/Düşenler"
anlamındadır. Sitchin kendisiyle yapılan bir söyleşide şöyle
diyor;
Soru: Dünyaya 6.000 yıl evvel kimler indi?
Sitchin; Düşüş, ne anlama geliyor? Bu sözcük beni mitolojiden,
arkeolojiye, oradan da kutsal kitaplarla buluşma noktasına
getiriyor. Antik dilleri inceleme konusunda yeterince uzman
olduğuma inanıyorum ve kutsal kitaplarda geçmişte yaşanan
olayların anlatıldığından eminim. Peki, kimdi Nefilimler? Tüm
antik metinleri, kutsal kitaplar, Eski Yunan ve Eski Mısır
mitolojilerini içeren metinler, piramit yazmaları yani herşey
beni bildiğimiz ilk uygarlık olan 6.000 yıl öncelerde yaşayan
Sümerler´e götürüyor. Yani efsanelerin ve mitlerin kaynağı
olarak Sümerler ortaya çıkıyorlar. Sümer yazısını çok iyi
öğrendim ve hemen herşeyi ısrarla defalarca okudum ve
gördüm ki Sümerliler´in Anunnaki´si, "Nibiru" adı verilen bir
gezegenden geliyordu. Gezegenin adının anlamı artı veya haç
demekti. O zaman soruyu genişlettim; Nefilimler ve Anunnaki
kimdiler ve Nibiru hangi gezegenin adıydı? Uzun astronomi
çalışmalarından sonra astronomi kaynaklarında bu konuda iki
ayrı yaklaşımın bulunduğunu öğrendim; Bir görüşe göre Nibiru,
Mars´dı, karşıt görüşe göre ise Jüpiter´di. Uzmanlar bu konuda
uzun tartışmalara girmişler ve asırlarca kendi görüşlerini
savunmuşlardı. Doğrudan antik kaynaklara yani kil tabletlere
dönerek Nibiru´nun tanımı ve konumunu araştırdım. Sümer
astronomisinde gezegenin yeri belirtilmişti, Güneş´e yakındı ve
Mars´la ilgisi yoktu, Jüpiter ise hiç olamazdı. Bir gece
uyandığımda, cevabı buldum; Tabii ki bu başka bir gezegen
olmalıydı; Mars´la Jüpiter arasındaydı, bazen Mars´a, bazen
de Jüpiter´e yakınlaştığından karıştırılmıştı. Mezopotamya
Yaradılış Miti, Tevrat´daki Yaratılış Bölümü´nün ilk satırlarıyla
aynı anlamdadır ve burada Anunnaki ile ilgili tüm ayrıntıları
bulabilirsiniz. Onun ve diğer liderlerin kendi gezegenlerinden
dünyaya yaptıkları yolculuk, İran Körfezi´ne inmeleri ve
konuşlanmaları açıkça belirtilmiştir. Herşey çok açıktır,
Sümerliler astronomik açıdan büyük bir bilgiye sahiptiler.
6.000 yıl öncesinde Uranüs ve Neptün´ü biliyorlar ve Pluto´yu
tanımlıyorlardı, oysa bizler Pluto´yu 1930´larda keşfettik,
matematik alanındaki bilgileri bazı yönlerden günümüzün
ötesindeydi ve "Bildiğimiz herşey bize Anunnaki tarafından
öğretildi." diyorlardı. Nibiru farklı bir olaydır, yüzyılımızda
astronomlar tarafından "Planet X" adıyla tanımlanmıştır ve
Nibiru´nun varlığı doğaldır yani Güneş Sistemi´nde olması
gereken bir objedir. Ama Sümerler´in daha önemli bir iddiaları
daha var; Nibiru kavramının yokolmadığını ve Anunnaki´nin
geri geleceğini söylüyorlardı, bu geri gelişin periyodu 3.600
yıldı. Öyleyse biz yalnız değiliz ve Güneş Sistemi´mizde bizden
daha ileri bir uygarlık var.
Soru: Bir daha geleceklerse, bunun zamanı belli mi?
Sitchin: Bunu kimse bilemez. Acaba bizi tekrar bilgilendirmeye
karar verdiler mi? Daha fazla teknolojiye ve uygarlığa
ulaşmalı mıyız? Veya bizim iyi olmadığımız kanaatine vararak,
yardımcı olacaklar mı? Tufan´da olduğu gibi, yeni bir afet
karşısında yine yardıma gelecekler mi? Bunu ancak gezmişten
öğrenebiliriz. Sümer bilgilerinden yola çıktığımızda bilinmeyen
bir gezegenin varlığı kesindir, Tevrat´ın öyküleri geçmişimizi
anlatmaktadır eğer onları iyi ve doğru anlarsak, geleceğimizin
nasıl olabileceğini de anlayabiliriz. Geçmişin günahkar
insanları sadece bir tanımdır, onların günahları teknolojik
hataları ve hırslarıdır, aynı yere tekrar geldiğimizi kim
reddedebilir ki? Ben kutsal kitapların öykülerini gözden
geçirdikten sonra iki önemli açıyla karşılaştım. Bir kere Eski
Mısır yazıtları ve mitolojisi resim olarak Sümerle kesin uyum
sağlıyor, ikincisi ise insanın ölümsüzlüğü arayışıdır. Düğüm yeri
Sina Dağı´dır, iniş yeri veya irtibat merkezi orasıydı yani uzay
üsleri Sina Dağı´ndaydı ve Kudüs´ün önemi bu yüzdendi.
Üçüncü kitabım olan "The Wars of Gods and Men"de
insanlarla, Anunnaki insanları arasındaki savaşı anlattım,
İnsanlık kendilerine uygarlık getirenlere baş kaldırırken,
yanlarında uzaylıların bazıları da vardı. Belki bu savaş, bir
bağımsızlık savaşıydı veya Anunnaki´lerin kendi aralarındaki
bir bölünmenin sonucuydu, bunu bilemiyoruz ama kardeşlerin
kavgası olduğu kesindi çünkü temelde kardeş olan Enlil ve Enki
savaşıyorlardı ve savaş onların torunlarına kadar sürdü.
Benim "Piramit Savaşları" adını verdiğim iki büyük savaşta
insanlar da bölünmüşlerdi. İnsan denen yaratık savaşı nasıl
öğrendi? Bu ahlaki veya teolojik bir konudur. İnsanın
doğasında savaşmak var mı ya da savaşçı olmayı kimden
öğrendi? Unutmayın ki, kızılderililere de, Afrikalılar´a savaş
sanatını ve stratejilerini biz uygar beyazlar öğrettik.
Dördüncü kitabım olan "The Lost Realms" Amerika kıtalarının
5.000 yıl öncesini yani anlatır ve bu dönem İnkalar´ın,
Mayalar´ın, Aztekler´in çok öncesidir. Amerika kıtaları
bilinmeyenlerle doludur, inanılmaz megalit yapıların kaynağı
bilinmemektedir. 6.000 yıl önce kimler vardı? Aslında öykü
aynıdır ve Anunnaki Amerika kıtalarına da gelmiştir. Gizem
linguistiktir yani dillerin kökeninde saklıdır. İnanılması güç
ama hemen her teknolojik buluş, Sümerliler tarafından
yazılmıştı, antik yazıtları incelerken bunu doğruladığım her
anda koltuğumdan sıçrıyor ve Tanrım, 6.000 yıl önce
Sümerliler bunları nasıl biliyorlardı, diyordum. "12. Gezegen"
adlı çalışmamda yer alan bir Sümer metni vardır, açık açık
Adem´den yani yaratılan ilk insandan söz eder. Metni
okuduğunuzda tüp bebek yöntemiyle karşıkarşıya kalırsınız.
Bunun daha birçok örneği var, bilim herşeyi bir yana bırakıp,
antik bilgilere bu gözle bakmalı ve farklı bir dünyanın kapısını
artık aralamalıdır.
Soru: Bütün bunlar "Nefilim" sözcüğü ile başladı, değil mi?
Sitchin: Evet, başlangıç oydu.
Soru: Kitaplarını okuyan birçok insan, tahminlerinizin cesurca
olduğunu söylüyorlar. Tabletler ve çivi yazısı örneklerini
yorumlamanızdan rahatsız olanlar var?
Sitchin: Elimizdeki bilginin Sümerliler´e ait olduğu
kanıtlanmıştır ve 6.000 yıllık olduğu kesindir. Hiç merak
etmiyorlar mı, bugünün buluşlarının oralarda nasıl yer
aldığını? Genetik mühendislik ve Adem´in nasıl üretildiği, Enki
mitinde açıkça anlatılır, Enki´nin simgesi olan birbirine
dolanmış iki yılan, günümüzün tıbbının da simgesidir ve aynı
zamanda DNA´yı simgeler yani DNA´nın çift sarmalını.
Teleskopları ve Voyager gibi uzay araçları olmadan, Neptün
´ün bir su gezegeni olduğunu nasıl biliyorlardı? Bunlar beni
ilgilendirmiyor, ben Sümerliler´e herşeyi öğreten Anunnaki´nin
nereden geldiğinin peşindeyim; Sümerliler "Nibiru"dan geldi..."
diyorlardı ve Nibiru´nun Güneş Sistemi´nde bulunduğunu
söylüyorlardı. Ama ben dünyanın yakınında, bu kadar zeki
canlıların yaşadığı bir gezegenin varlığını düşünemiyorum.
Öyleyse Anunnaki nerede? Sorulması gereken soru budur.
Dinsel yorumların geçerli olduğuna, tüm sıradanlıklarına
rağmen inanıyorsak, neden başka bir yorum aramayalım?
Buna ne engel var ki? Eğer yeterli bir açıklama
bulamıyorsak, neden Sümerler´in sözlerini kabul etmeyelim?
Bu çok daha akılcı olacaktır. Kitaplarımın hiçbir yerinde
kullandığım metinlerin veya tabletlerin gerçek olmadığını
bulamazsınız. Herşeyi gittim ve bizzat yerinde gördüm ve
inceledim. Orada duruyorlar ve varlar. Enki diye birisi Nibiru
´dan gelmiş ve İran Körfezi´ne inmiş, metinlerde böyle
yazıyor; işte bu kadar... Ortaya çıkıp show yaparak, bakın ne
buldum demedim. British Museum´da bana yazıtları gösteren
bilim adamı; "Size gösterdiğim ve verdiğim tüm bilgiler, tüm
kaynaklar akademik ve bilimseldir, kabul edilmiş bilimsel
kaynaklardırlar." diyordu yani ben kaynaklarımı asla
uydurmadım, hepsi gerçekten varlar.
Soru: "The Wars of God and Men" adlı kitabınızdaki
kaynakların listesi 16 sayfa sürüyor?
Sitchin: Bir kaynakta Enki´nin dünyaya nasıl geldiğini
okuyorsunuz, bir diğerinde aynı öykü "Enki ve Dünya Miti"
olarak karşınıza çıkıyor. Başka bir metinde Enlil bir mit olarak
karşınızda ve bunların tümünün adı mitolojidir. Ben diyorum
ki, mit olmayan nedir? Bunun tarifi var mı ki? Mitler, gerçeği
anlatıyorlar. Benim akla yakın, makul ve mantıklı bir
senaryom var, bu şekilde birçok bulmaca ve gizem
açıklanabilir yani bilinmeyen tarih öğrenilebilir. Piramitlerin
kimin yaptığını bilmek kesin olarak bilmek zorundayız...
Soru: Anunnaki hakkında daha neler söyleyebilirsiniz? Bizler
aynı Anunnaki´nin hala kontrolu altında mıyız yoksa özgür
müyüz?
Sitchin: Onlar bize değil, biz onlara benziyoruz sanırım. Bizi
genetik mühendislikle yarattılar ve evrim silahının namlusuna
yerleştirdiler. Fiziksel ve duygusal olarak onlara benziyoruz,
Tevrat; "Ve Allah dedi; Suretimizde, benzeyişimize göre insan
yapalım... ve herşeye hakim olsun... ve Allah insanı kendi
suretinde yarattı, onu Allah´ın suretinde yarattı..." (Kitabı
Mukaddes/Tekvin 26/27) diyor. Fazla söze gerek yok, biz
onlara benziyoruz. Ama çok önemli bir fark var; o da onların
ölümsüzlüğü; Bunun nedeni uzay-zaman olmalıdır, Güneş
Sistemi çevresindeki bir turları yani onların bir yılı, bizim
uzay-zamanımıza göre 3.600 yıldır; işte aramızdaki en önemli
fark budur. Teknolojik düzeyleri sadece uzayda yolculukla
sınırlı değildir, millyonlarca yıllık yolculuklar yapabilmektedir
ve bunun için de ölüleri canlandırmaktadırlar yani dondurma
yöntemini kullanmaktadırlar, Kutsal kitaplardaki tüm mucizeler
onların teknolojisinden başka birşey değildir. Dünyaya
gelip,bizleri genetik mühendislik aracılığı ile yarattıktan
sonra, kendi genlerini maymun-insanla karıştırdılar ve birgün
biz de uzaya açılıp, bir başka gezegene indiğimizde aynı şeyi
yapacağız. Yani modeli yayacağız. Ama olaylar bunu
engelleyebir Tufan öyküsünü anımsayın, İnsanlık yok edilmiş
faakat Nuh ve gemisi aracığılığı ile tohumlar kurtarılmıştır, bu
yine olabilir. Enlil insanlığı sularla boğmaya karar verdiğinde,
Enki, Nuh´a (Sümerce´de Ziusudra) olacağı haber verir ve
sonra gemiyi nasıl yapacağını ve batmaması için ne
yapacağını öğretir ve Nuh ailesini ve hayvan türlerini alarak
gemiye biner; Sümer kaynaklarına göre böylece tohumlar
kurtarılır. Burada Anunnaki liderleri arasındaki anlaşmazlık
görülür; hangisi doğru ve doğru değil, bunu bilmiyoruz. Neyin
yapılıp, neyin yapılmadığını da... Ama olanlar ortada.
Soru: Yaratılmış bizlerle ilgili bir son var mı? Ya, sizin
yaptığınız nedir?
Sitchin: Söyleyebileceğim tek şey, bir görevimin olduğudur
veya bir misyonumun. Toplumu antik insanların bildikleri ve
inandıkları konusunda bilgilendirmeliyim. Bunun için onların
kaynaklarını ve yazdıklarını ve çizdikleri resmi kullanıyorum.
Bu malzeme bir mit değil, gerçek bir öykü. Benim yazdıklarım
özgün bir bilginin başlangıçtaki temeli olabilir. İki düzine kitap
yazdım, teolojiden, astrolojiye kadar... Daha da yazacağım,
tümünün temelinde onlar var yani Anunnaki. Anlatmaya
devam edeceğim, herkes arzuladığı gibi yorumlamakta
serbesttir.
Soru: Çalışmalarınızın bilimsel bir yoldan geçmesi sizi daha
güvenilir kılıyor. Bu da tahminlerde bulunmadığınızı ve varolan
güncel kanıtlara dayandığınızı gösteriyor, değil mi?
Sitchin: Evet, bu malzemeyi kullanmaktan mutluyum, ayrıca
tüm görüşlere de açığım. Sonuç olarak benim kitaplarım antik
zamanlarla ilgili metin kitaplarından başka birşey değildir.
Soru: Sürekli yeni birşeyler bulduğumuza ve uygarlığımızı
ilerlettiğimize göre, bundan sonra nelerin olacağı hakkında bir
fikriniz var mı?
Sitchin: Elbette ki hayır, bize verilen uygarlığın ne kadarı
onlara ait bilemiyorum, üstelik bizi yok etmeye de çalıştılar,
çıkarları neydi bilmiyorum ve tahmin yapmam doğru olmaz.
Tabii ki kendiliğimizden yarattığımız çok şey de var.
Soru: Burada bizim için bir ders var mı? Eğer bu bizim gerçek
tarihimiz ise, Anunnaki geri geldiğinde yeni bir Tufan´ı
önlemenin yolunu öğrenebildik mi?
Sitchin: Bu tahmin edilemez çünkü ben onların liderlerinin
bildiğini bilmiyorum. Enlil veya Enki klanı ne durumda? Bunu
da bilmiyorum, işte bu nedenlerle bu çok büyük sorunun cevabı
da çok zor. Şunu söyleyebilirim ancak; "Bir atı suya doğru
sürebilirsiniz ama zorla su içiremezsiniz..."
KAYNAKLAR
1- Kutsal Metinler için:
A - "Deuteronomi´den Başlangıç" Star Kitap Grubu/ Dr. M.
Stern.
B - "Sümer ve Akad Bulguları/Anchor Kutsal Kitabı" E. A.
Speiser, Garden City, New York: Doubleday & Co.,1964
C - "Anchor Kutsal Kitap" Kral James Versiyonu, Cleveland ve
New York, World Publishing
D - Kutsal Kitap Mısralarının Yeni Yorumlarının Doğrulanması
İçin" Masoretic metne göre Kutsal yazıların yeni çevirisi, New
York, P. J. Kennedy & Sons,1962-1970.
E- "Kutsal Kitabın Ansiklopedik Sözlüğü" A. van den Born,
New York, McGraw-Hill Co., 1963.
2- Yakın Doğu Metinleri için:
A- "Sümer ve Akadların Büyük Yazıtları", George A.
Barton,1929.
B- "Babylon-Assyr Lesestucke", Riekele Borger,1963.
C- "Mısırlıların Tanrıları", E. A. Wallis Budge, 1904.
D- "Asur Tanrılarının Tarihi Olayları", Budge/Kral, 1902.
E- "Sümer Dini Metinleri", Edward Chiera, 1924.
F- "Reallexikon der Assyrology", Ebeling/Meissner/Weidner,
1932.
G- "Sümerliler", Samuel N. Kramer,1963.
H- "Babillerin Tufan Hikayesi", Lambert/Millard, Atra-Hasis,
1970.
I- "Çivi yazısı Oxford Metinleri", 1923
J- "Sümer ve Babil İlahileri", Stephen Langdon, 1909.
K- "Babil ve Asur Eski Kayıtları", David D. Luckenbill,
1926-27
L- "Eski Ahitle İlgili Eski Yakın Doğu Metinleri", James B.
Pritchard, 1969.
M- "Batı Asyanın Çivi Yazısı Yazıtları", Henry C. Rawlinson,
1861-84.
N- "Babil Dini", A. H. Sayce, 1888.
O- "Yaratılışın Kildani Efsanesi", George Smith, 1876.
Ö- "Büyücülerin Kayıtları, Nineveh Astrologları ve Babil
İmparatorluğu", R. Campbell Thompson, 1900.
P- "Dünya Tarihleri Serisi",
1- 12. Gezegen,
2- Cennete Merdiven,
3- İnsanların ve Tanrıların Savaşları,
4- Kaybolan İlkeler,
5- Zaman Başladığında,
6- Tekrar Edilen Yaratılış. Zecharia Sitchin, Avon Books, New
York.
Unutulmuş Tarihin Kronolojisi I
1-Tufan´dan önceki olaylar;
- 450.000 yıl önce; Güneş Sistemi´mize uzak bir gezegen olan
Nibiru gezegeninin atmosferinin bozulması nedeniyle yaşam
sönmeye başlar, gezegende Annunakiler yaşamaktadır.
Hükümdar Alalu, Annu tarafından tahtından indirilir. Alalu,
uzay gemisinden kaçar ve Dünya´da sığınacak bir yer bulur.
Dünya´nın içine sahip olmuştur ve Nibiru´nun atmosferini
korumak için altın gerektiğini keşfeder ama altın Nibiru´da
yoktur.
- 445.000 yıl önce ise, Annu´nun oğlu Enki öncülük yapar.
Böylece Basra Körfezi sularından altın çıkarmak için Dünya
üzerinde bir istasyon kurar.
- 430.000 yıl önce Dünya´nın iklimi yumuşar. Aralarında Enki
´nin üvey kızkardeşi ve tıp uzmanı olan Ninhursag ve Annu
taraftarlarının çoğu Dünya´ya inerler.
- 416.000 yıl önce altIn üretimi azaldığında Annu, yakın
mirasçısı Enlil ile beraber dünyaya iner. Yaşam için gerekli
olan altını Güney Afrika´dan çıkarmaya karar verilir. Enlil,
Dünya görevinin komutanıdır. Enki, Afrika´ya gönderilir. Ve
Anu, Alalu´nun erkek torunu tarafından düelloya davet edilir.
- 400.000 yıl önce, Güney Mezopotamya´da görevli 7 yerleşim
merkezi vardır; metalurji merkezi (Shuruppak), görev kontrol
merkezi (Nippur) ve bir roket Alanı dlan (Sippar) bunların
önemlileridir. Toplanan saf maden Igigi tarafından yönetilen
yörüngecilere yani yukarıya gönderilir. Orada da Nibiru´dan
belirli zamanlarda gelen uzay gemilerine nakledilir.
- 380.000 yıl evvel Alalu´nin erkek torunu, Igigi´nin desteğini
kazanır ve dünyayı ele geçirmeye çalışır.
- 300.000 yıl evvel, işler altın kazıcılarının ayaklanması
nedeniyle karışır. Maymun kadınlar kullanılarak Enki ve
Ninhursag ilk işçileri yaratırlar, sonra bu işçiler idareyi ele
alırlar. Enlil, bir baskın yapar, bazı işçileri kaçırır ve
Mezopotamya´daki Edin´e verir. Onlara üreme yeteneği verilir
ve insan çoğalmaya başlar.
- 200.000 yıl önce Yeni Buz Çağı döneminde dünyadaki yaşam
azalır.
- 100.000 yıl önce, atmosfer tekrar ısınır. Anunnakiler
(Tevrat´taki adıyla Nefilimler), insan kızlarıyla evlenirler.
- 75.000 yıl evvel yeni bir Buz Çağı başlar. Gerileyen insan
türleri, dünyaya dağılır. Cro-magnon (tarihten önce Fransa
´da yaşayan bir ırk) insanIar yaşar.
- 49.000 yıl evvel, Enki ve Ninhursag, Anunnaki soyunun
insanlarını Shuruppak´da yönetmek için geliştirirler. Enlil
onları kızdırır.
- 13.000 yol önce Nibiru yolculuğu hatırlanır, bir nedenle Enlil
insanları yok etmeye karar verir. Büyük Tufanı başlatacak
olan Enlil, insanlığı tehdit eden felaketin sırrını koruyacağına
dair Anunnaki´de yaşayanlara yemin ettirir.
Unutulmuş Tarihin Kronolojisi II
2- Tufandan Sonraki Olaylar;
- MÖ. 11.000: Enki yemine ihanet eder ve su altında kalabilen
bir gemi yapması için Ziusudra/Nuh´a yol gösterir. Tufan,
dünyayı silip süpürür. Anunnaki insanları, kendi yörüngelerinde
dönen uzay gemisinden tüm yıkıma tanık olurlar. Sonra Enlil,
dağlık merkezlerde tarımı başlatır. Enki ise hayvanları
evcilleştirir.
- MÖ 10.500: Nuh´un torunlarI 3 bölgeyi bölüşür. Enlil´in ilk
oğlu Ninurta, Mezopotamya´ya yerleşilir bir yer yapmak için
nehirleri çeker ve dağlarIa kapatır; Enki, Nil vadisini ister.
Sinai yarımadası, Tufan´dan sonra hala ayakta kalan roket
alanIarında Anunnaki insanları bir kontrol merkezini Moriah
Dağı üzerine kurarlar (gelecekte Kudüs).
- MÖ 9780: Enki oğulları Ra/Marduk, Osiris ve Seth arasında
Mısır´ın yönetimini bölüştürür.
- MÖ 9330: Seth, Osiris´i yakalar ve parçalar. Nil Vadisi´nin
tek hakimi olur.
- MÖ 8970: Horus, ilk Piramid Savaşı´nın başlamasıyla babası
Osiris´den intikam alır. Seth, Asya´ya kaçar ama Sina ve
Filistin elindedir.
- MÖ 8670: Enki´nin torunlarının kontrol ettiği tüm evren
araçlarına karşı, Enlilliler 2. Piramid Savaşı´nı başlatırlar.
Galip Ninurta, Büyük Piramid´in içindeki aygıtları boşaltır.
Enki ve Enlil´in üvey kızkardeşleri Ninhursag, barış kongresini
toplar. Dünya yeni baştan bölüştürülür. Mısır´ın kontrolu Ra/
Marduk hanedanIndan Thoth´a devredilir. Heliopolis´de, bedel
olarak bir Fener Şehri kurulur.
- MÖ 8500: Karakol mevkileri kurulur. Jericho, bunlardan
biridir.
- MÖ 7400: Barış çağının devam etmesiyle Anunnaki insanları
yeniden ilerlemeye başlarlar. İkinci Taş Devri başlar ve yarı
ilah-yarı insan varlıklar Mısır´ı yönetirler.
- MÖ 3800: Eridu ve Nippur´la başlayan Anunnaki´nin tekrar
kurduğu eski şehirlerin bulunduğu yerde yani Sümer´de bir
uygarlık başlar. Anu ziyaret için dünyaya gelir. Yeni kent
Uruk (Erech), onun onuruna inşa edilir. Tapınağı sevgili kız
torunu Inanna/Ishtar için yapar.
Unutulmuş Tarihin Kronolojisi III
3- Dünya Krallıkları;
- MÖ 3760: İnsanlık, krallıkları kabul eder. Kish, Ninurta´nın
himayesi altındaki ilk başkenttir. Takvim, Nippur´da başlar.
Medeniyet, Sümer´de (ilk bölge) meyvesini verir.
- MÖ 3450: Yönetim Sümer´den Nannar/Sin´e geçer. Marduk,
Babil İmparatorluğu´nu ilan eder.
- MÖ 3100: 350 yıllık kaosun ardından Mısır´da firavunluk
kurulur ve ilk firavun Memfis´de tahta oturur.
- MÖ 2900: Sümer Krallığı Erech´e göçer; İnanna Üçüncü
Bölge´nin özgürlüğünü verir; burası Hindistan´daki Indüs
Vadisi uygarlığıdır.
- MÖ 2650: Sümerler´de büyük karışıklıklar. Enlil, isyanlar
karşısında sabrını yitirir.
- MÖ 2371: Inanna, Sharru-Kin´e (Sargon) aşık olur. Sharru-
Kin yeni bir başkent kurar; Agede´de. Akadlar, bir
imparatorluk başlatırlar.
- MÖ 2316: Dört bölgeye hükmetmeyi amaçlayan Sargon,
Babil İmparatorluğu´ndan kutsal toprak getirir. Marduk-
Inanna çatışması tekrar alevlenir. Çatışma, Marduk´un kardeşi
Nergal´ın, Marduk´u Mezopotamya´yı terketmeye ikna
etmesiyle sona erer.
- MÖ 2291: Inanna´nın emriyle Narram-Sin, Sina
Yarımadasına girerek Mısır´a saldırır.
- MÖ 2255: Inanna Mezopotamya´ya el koyar. Naram-Sin
Nippur´a meydan okur. Büyük Anunnaki Agade´yi yok eder.
Inanna kaçar. Akad ve Sümer ülkeleri, Enlil ve Ninurta´ya
sadık yabancı askerler tarafından işgal edilir.
- MÖ 2220: Sümer uygarlığı, Lagash´da yükselir. Thoth,
Ninurta adına bir zigurat tapınak inşa edilmesi için Kral
Gudea´ya yardım eder.
- MÖ 2193: Bir papaz ve bir kraldan gelen aileden Peygamber
İbrahim´in babası Terah, Nippur´da doğar.
- MÖ 2180: Mısır bölünür. Ra/Marduk yandaşları güneyi ele
geçirirler. Firavunlar, Aşağı Mısır´da kalarak Ra/Marduk´a
karşı çıkarlar.
- MÖ 2130: Enlil ve Ninurta yandaşlarının sayısı artınca
Mezopotamya´daki merkezi otorite bozulur. Inanna´nın krallığı
tekrar ele geçirme çabaları başarısızlıkla son bulur.
Unutulmuş Tarihin Kronolojisi IV
Kaçınılmaz Yüzyıl:
- MÖ 2123: Peygamber İbrahim Nippur´da doğar.
- MÖ2113: Ur, yeni imparatorluğunun başkenti ilan edilir. Ur-
Nammu kral ve Nippur´un Vekili olur. İbrahim´in babası Nippur
´lu papaz Terrah sarayda görev almak için Ur´a gelir.
- MÖ 2096: Ur-Nammu savaşta ölür. Halk, onun zamansız
ölümünü, Anu ile Enlil´nin ihaneti olarak düşünür. Terah,
Harran´a gitmek için ailesiyle yola çıkar.
- MÖ 2095: Shulgi, Ur´da krallığını ilan eder ama Inanna´nın
çekiciliğine kapılarak onun aşığı olur. Larsa´yı Elaniteler´e
verir.
- MÖ 2080: Ra/Marduk´a sadık Theban prensleri kuzeyi yani
Aşağı Mısır´ı sıkıştırırlar.
- MÖ 2055: Nannar´In emirleriyle Shulgi, Elamite alayını
Canaanite kentlerindeki kargaşayı bastırmak için gönderir.
Elamiteler, Sinai Yarımadası´na ve buradaki roket alanına
açılan geçite ulaşırlar.
- MÖ 2048: Shulgi ölür. Marduk Hititler ülkesine girer. İbrahim
seçkin süvarilerinin başında Güney Canaan´ı emir altına alır.
- MÖ 2047: Amar-Sin (Kutsal Kitaba ait Amraphel) Ur´un kralı
olur. İbrahim Mısır´a gider, yedi yıl kalır ve daha çok askerle
geri döner.
- MÖ 2041: Inanna´nIn rehberliğiyle Amar-Sin, Doğu Krallığı
koalisyonunu oluşturur ve ardından Sina ve Canaan´a askeri
sefer başlatır. İbrahim, roket alanına giden geçitteki
ilerlemeyi keser.
- MÖ 2024: Marduk yandaşlarını toplayarak Sümerliler´in
üzerine yürür ve Babil´de tahta çıkar ve sonra savaşarak
Mezopotamya´ya yayılır. Nippur´un tapınağını yıkar ve Enlil´in
cezalandırılmasını ister. Enki karşı çıkar fakat oğlu Nergal,
Enlil´i desteklemektedir. Nabu, roket alanını kuşatınca, Büyük
Anunnaki nükleer silahların kullanılmasını onaylar. Nergel ve
Ninurta, roket alanını ve asi Canaanite kentlerini nükleer
güçle yok ederler.
- MÖ 2023: Rüzgarlar, radyoaktif bulutları Sümerler´in üzerine
taşır. İnsanlar ve hayvanlar korkunç bir ölümlerle ölürler.
Sular zehirlenir ve toprak verimsiz hale gelir ve Büyük Sümer
uygarlığı sona erer.
Inanna´ye Övgü
Kutsal bir varlık, berrak gökte yapayanlız,
Bütün insanlar ona yönelik,
Tatlı bir merakla, göklerin merkezinden bakıyor,
İnsanlar Kutsal Inanna´dan önce gösteriş yapıyordu,
Akşamın kutsal kadını, yükseklerdeki Inanna,
Inanna, sana yaraşır övgüler sunuyorum,
Akşamın kutsal kadını, ufkun ötelerinde,
Gün batarken en parlak yıldız, ışığı göğü dolduruyor,
Akşamın kutsal kadını, cesaretle göklerden geliyor,
Tüm insanlar gözlerini onun gözlerine yükseltiyor,
Kutsal **** boyunduruğunda onun için böğürüyor,
Canavarlar, bozkırlarda yaşayan tüm yaratıklar,
Şehvetli meyveli bahçeler, yeşil kamışlar ve ağaçlar,
Derinliklerin balıkları ve göklerin kuşları,
Inanna hepsine uykuyu getiriyor,
Yaşayan yaratıklar ve insanlar önünde diz çöküyor,
Seçilenler onun için zengin yiyecekler ve içecekler
hazırlıyorlar,
Inanna kendisini, toprakta yeniliyor,
İnsanlar kutluyor,
Onun sevgilisi genç adam aşk yapıyor,
Tatlı bir merakla, göklerin merkezinden bakıyor,
İnsanlar Kutsal Inanna´dan önce gösteriş yapıyordu,
Akşamın kutsal kadını, yükseklerdeki Inanna,
Inanna, sana yaraşır övgüler sunuyorum,
Akşamın kutsal kadını, ufkun ötelerinde,
"Kimliği bilinmeyen bir Sümer Ozanı"
Bilinmeyen Tarih
Geçmişi unuttuk mu?
Kutsal kitaplarda anlatılan olayların dinsel bir öykü değil de,
gerçek tarihi anlattığını hiç düşündünüz mü? Mitolojinin bir
masal değil de, yaşanmış olayları naklettiği hiç aklınıza geldi
mi? Hele Mars olayından sonra, bu konu daha bir önem
kazandı. Son yılların flaş ismi arkeolog, tarihçi, antik diller
uzmanı, sosyal bilimci Zecharia Sitchin, bu konuda yayınladığı
bir dizi kitapla toplumu kökünden sarstı. Sitchin, İnsanlığın
Nibiru adlı bir gezegenden gelen Annunaki insanları
tarafından yaratıldığını ve gçmişte Mezopotamya´da dev bir
uygarlığın kurulmuş olduğunu ve Tufan´a neden olduklarını ileri
sürerken, Daniken´e hiç benzemiyor ve bir bilim adamı kimliği
içersinde çok ciddi arkeolojik kanıtlar da gösteriyordu.
Kısacası Sitchin´e itiraz etmek zordu. Size Sitchin olayını her
yönüyle iletmek istiyoruz, bu sayıda Sitchin´i ve kuramlarını,
gelecek sayıda da karşıt görüşleri okuyacaksınız. Eğer Sitchin
buluşları doğruysa, İnsanlığın tüm çehresi değişebilir, kısacası
oturup yeni bir tarih yazabilir ve inançlarımızı yenilemek
zorunda kalabiliriz.
Geçen iki yıl içersinde, dünyanın bilinmeyen tarihi ve geçmişin
unutulan olayları konularında dikkat çeken en önemli isim
Zechariah Sitchin´di; Sitchin "Dünya Tarihleri/Zaman
Çizelgesi" adlı kitabında çarpıcı iddialarda bulundu ve şöyle
diyordu; "...mitoloji bir hayal değildir, fakat eski hatıraların
saklandığı bir hazinedir; Kutsal Kitaplar bilimsel ve tarihsel bir
döküman olarak harfi harfine okunduğu takdirde, hayal
edilenden daha eski ve büyük uygarlıklar varlıkları
anlaşılacaktır. Mitoloji, "Cennetten Dünyaya Gelen Kişi", yani
mitolojik bilge Anunnaki tarafından Dünyaya verilen bilginin
sonucudur. Geçmişte varolan ve unutulan 12. Gezegen,
Anunnaki´nin ev gezegenidir. Geçmiş sayısız gizemli anıyla
doludur, bunların unutulmuş olmaları yok ya da hiç olmadıkları
anlamlarına gelmez. Uzak geçmişte, dünya başka canlılar
tarafından kullanılmış bir yerdir; Mısır Piramitleri iniş
alanlarının fenerleridirler, Sina Yarımadası 4.000 yıl önce
tanrılar savaşında yok edilen özel bir üstür; insanlar ve
tanrılar binlerce yıl önce büyük bir savaşı başlatmışlardı.
Dünyaya uzaydan bakıldığında, nükleer dev savaşın izleri
görülebilir. Yale Üniversitesi tarafından da tanımlandığı gibi
İnsanlık kaybolan uygarlığının küçük bir dilimini ancak 2.000
yılda keşfedebilmiştir. Sümer yazıtlarında ve Kutsal Kitaplar
´da anlatılan tüm uygarlıklar, çok daha eski bir uygarlığa
bağlı olduklarını belirtirler...
Zecharia Sitchin, Yakın Doğu tarihi ve arkeolojisi uzmanıdır,
Eski Ahit (Tevrat ve Zebur), Sami ve Avrupa dilleri, modern ve
eski İbrani dili konularında eğitim almış ve Londra İktisadi ve
Siyasal Bilimler Okulu´nda öğrenim gördükten sonra Londra
Üniversitesi´nden mezun oldu. Uzun yıllar gazetecilik ve
yazarlık yaptıktan sonra şimdi New York´da yaşıyor ve
çalışmalarını sürdürüyor. Sümer dilini anlayan ve okuyan nadir
bilginlerden biridir, yeni çalışmaları Yakın Doğu´daki eski
uygarlıklar tarafından yazılan kil tablet metinlerle ilgilidir; bu
alanda aradığı çok daha eski uygarlıklardır. Sitchin´in
kitapları körler için yazılan Braille alfabesine bile çevrilmiş,
sayısız radyo ve tv programlarında tartışılmıştır. Sitchin´in
"Dünya Kronolojisi" adlı kitap serisi mitolojinin kökeni olarak
kabul edilebilir, bir hayal ürünü değildir çünkü geçerli ve
sağlam kaynaklara dayanmaktadır, yazar bunlara "Antik
Anılar" demektedir. Tevrat ve İncil dinsel bir metin olarak
değil, tarihsel/bilimsel bir döküman olarak okunmalıdır, antik
büyük uygarlıkların kökeni dünyadışıdır. Sitchin, antik bilginin
dünyaya Annunaki (Göklerden dünyaya gelen) tarafından
getirildiği öne sürerken, modern bilimin antik bilgiyle uyum
sağlamaya başladığını ve devamı olduğunu belirtmektedir. İlk
kitabı olan "12. Gezegen"de Güney Sistemi´ndeki kayıp
gezegen olasılığından söz eder ve bu gezegenden dünyaya
yarım milyon yıl önce gelen halkın, kutsal kitaplarda anlatılan
olaylara neden olduğunu belirtmektedir. Örneğin Tevrat´ın
"Genesis" bölümünün 6. Bölümü´nde adları geçen ve Tufan
´dan önce insanoğullarının kızlarıyla evlenen "Nefilimler"in 12.
Gezegen´den geldiğini yazar. "Nefilim" sözcüğünün özgün
anlamı, "Tanrının Oğulları veya göklerden gelen Devler"dir ve
bizler geçmişte devlerin yaşadıklarını düşünüyor ve
araştırıyoruz. Sitchin, kilisenin kutsal kitaplarla ilgili soru
sorulmaması kuralını da eleştiriyor ve sorgulamanın kutsallıkla
ilgisi olmadığını söylüyor. Çünkü, ona göre tarihsel bilgiler bu
metinlerin içinde saklıdırlar, İbranice´deki "Nafal" sözcüğü de
"Nefilim" yorumunu destekler gibidir ve "Düşüş/Düşenler"
anlamındadır. Sitchin kendisiyle yapılan bir söyleşide şöyle
diyor;
Soru: Dünyaya 6.000 yıl evvel kimler indi?
Sitchin; Düşüş, ne anlama geliyor? Bu sözcük beni mitolojiden,
arkeolojiye, oradan da kutsal kitaplarla buluşma noktasına
getiriyor. Antik dilleri inceleme konusunda yeterince uzman
olduğuma inanıyorum ve kutsal kitaplarda geçmişte yaşanan
olayların anlatıldığından eminim. Peki, kimdi Nefilimler? Tüm
antik metinleri, kutsal kitaplar, Eski Yunan ve Eski Mısır
mitolojilerini içeren metinler, piramit yazmaları yani herşey
beni bildiğimiz ilk uygarlık olan 6.000 yıl öncelerde yaşayan
Sümerler´e götürüyor. Yani efsanelerin ve mitlerin kaynağı
olarak Sümerler ortaya çıkıyorlar. Sümer yazısını çok iyi
öğrendim ve hemen herşeyi ısrarla defalarca okudum ve
gördüm ki Sümerliler´in Anunnaki´si, "Nibiru" adı verilen bir
gezegenden geliyordu. Gezegenin adının anlamı artı veya haç
demekti. O zaman soruyu genişlettim; Nefilimler ve Anunnaki
kimdiler ve Nibiru hangi gezegenin adıydı? Uzun astronomi
çalışmalarından sonra astronomi kaynaklarında bu konuda iki
ayrı yaklaşımın bulunduğunu öğrendim; Bir görüşe göre Nibiru,
Mars´dı, karşıt görüşe göre ise Jüpiter´di. Uzmanlar bu konuda
uzun tartışmalara girmişler ve asırlarca kendi görüşlerini
savunmuşlardı. Doğrudan antik kaynaklara yani kil tabletlere
dönerek Nibiru´nun tanımı ve konumunu araştırdım. Sümer
astronomisinde gezegenin yeri belirtilmişti, Güneş´e yakındı ve
Mars´la ilgisi yoktu, Jüpiter ise hiç olamazdı. Bir gece
uyandığımda, cevabı buldum; Tabii ki bu başka bir gezegen
olmalıydı; Mars´la Jüpiter arasındaydı, bazen Mars´a, bazen
de Jüpiter´e yakınlaştığından karıştırılmıştı. Mezopotamya
Yaradılış Miti, Tevrat´daki Yaratılış Bölümü´nün ilk satırlarıyla
aynı anlamdadır ve burada Anunnaki ile ilgili tüm ayrıntıları
bulabilirsiniz. Onun ve diğer liderlerin kendi gezegenlerinden
dünyaya yaptıkları yolculuk, İran Körfezi´ne inmeleri ve
konuşlanmaları açıkça belirtilmiştir. Herşey çok açıktır,
Sümerliler astronomik açıdan büyük bir bilgiye sahiptiler.
6.000 yıl öncesinde Uranüs ve Neptün´ü biliyorlar ve Pluto´yu
tanımlıyorlardı, oysa bizler Pluto´yu 1930´larda keşfettik,
matematik alanındaki bilgileri bazı yönlerden günümüzün
ötesindeydi ve "Bildiğimiz herşey bize Anunnaki tarafından
öğretildi." diyorlardı. Nibiru farklı bir olaydır, yüzyılımızda
astronomlar tarafından "Planet X" adıyla tanımlanmıştır ve
Nibiru´nun varlığı doğaldır yani Güneş Sistemi´nde olması
gereken bir objedir. Ama Sümerler´in daha önemli bir iddiaları
daha var; Nibiru kavramının yokolmadığını ve Anunnaki´nin
geri geleceğini söylüyorlardı, bu geri gelişin periyodu 3.600
yıldı. Öyleyse biz yalnız değiliz ve Güneş Sistemi´mizde bizden
daha ileri bir uygarlık var.
Soru: Bir daha geleceklerse, bunun zamanı belli mi?
Sitchin: Bunu kimse bilemez. Acaba bizi tekrar bilgilendirmeye
karar verdiler mi? Daha fazla teknolojiye ve uygarlığa
ulaşmalı mıyız? Veya bizim iyi olmadığımız kanaatine vararak,
yardımcı olacaklar mı? Tufan´da olduğu gibi, yeni bir afet
karşısında yine yardıma gelecekler mi? Bunu ancak gezmişten
öğrenebiliriz. Sümer bilgilerinden yola çıktığımızda bilinmeyen
bir gezegenin varlığı kesindir, Tevrat´ın öyküleri geçmişimizi
anlatmaktadır eğer onları iyi ve doğru anlarsak, geleceğimizin
nasıl olabileceğini de anlayabiliriz. Geçmişin günahkar
insanları sadece bir tanımdır, onların günahları teknolojik
hataları ve hırslarıdır, aynı yere tekrar geldiğimizi kim
reddedebilir ki? Ben kutsal kitapların öykülerini gözden
geçirdikten sonra iki önemli açıyla karşılaştım. Bir kere Eski
Mısır yazıtları ve mitolojisi resim olarak Sümerle kesin uyum
sağlıyor, ikincisi ise insanın ölümsüzlüğü arayışıdır. Düğüm yeri
Sina Dağı´dır, iniş yeri veya irtibat merkezi orasıydı yani uzay
üsleri Sina Dağı´ndaydı ve Kudüs´ün önemi bu yüzdendi.
Üçüncü kitabım olan "The Wars of Gods and Men"de
insanlarla, Anunnaki insanları arasındaki savaşı anlattım,
İnsanlık kendilerine uygarlık getirenlere baş kaldırırken,
yanlarında uzaylıların bazıları da vardı. Belki bu savaş, bir
bağımsızlık savaşıydı veya Anunnaki´lerin kendi aralarındaki
bir bölünmenin sonucuydu, bunu bilemiyoruz ama kardeşlerin
kavgası olduğu kesindi çünkü temelde kardeş olan Enlil ve Enki
savaşıyorlardı ve savaş onların torunlarına kadar sürdü.
Benim "Piramit Savaşları" adını verdiğim iki büyük savaşta
insanlar da bölünmüşlerdi. İnsan denen yaratık savaşı nasıl
öğrendi? Bu ahlaki veya teolojik bir konudur. İnsanın
doğasında savaşmak var mı ya da savaşçı olmayı kimden
öğrendi? Unutmayın ki, kızılderililere de, Afrikalılar´a savaş
sanatını ve stratejilerini biz uygar beyazlar öğrettik.
Dördüncü kitabım olan "The Lost Realms" Amerika kıtalarının
5.000 yıl öncesini yani anlatır ve bu dönem İnkalar´ın,
Mayalar´ın, Aztekler´in çok öncesidir. Amerika kıtaları
bilinmeyenlerle doludur, inanılmaz megalit yapıların kaynağı
bilinmemektedir. 6.000 yıl önce kimler vardı? Aslında öykü
aynıdır ve Anunnaki Amerika kıtalarına da gelmiştir. Gizem
linguistiktir yani dillerin kökeninde saklıdır. İnanılması güç
ama hemen her teknolojik buluş, Sümerliler tarafından
yazılmıştı, antik yazıtları incelerken bunu doğruladığım her
anda koltuğumdan sıçrıyor ve Tanrım, 6.000 yıl önce
Sümerliler bunları nasıl biliyorlardı, diyordum. "12. Gezegen"
adlı çalışmamda yer alan bir Sümer metni vardır, açık açık
Adem´den yani yaratılan ilk insandan söz eder. Metni
okuduğunuzda tüp bebek yöntemiyle karşıkarşıya kalırsınız.
Bunun daha birçok örneği var, bilim herşeyi bir yana bırakıp,
antik bilgilere bu gözle bakmalı ve farklı bir dünyanın kapısını
artık aralamalıdır.
Soru: Bütün bunlar "Nefilim" sözcüğü ile başladı, değil mi?
Sitchin: Evet, başlangıç oydu.
Soru: Kitaplarını okuyan birçok insan, tahminlerinizin cesurca
olduğunu söylüyorlar. Tabletler ve çivi yazısı örneklerini
yorumlamanızdan rahatsız olanlar var?
Sitchin: Elimizdeki bilginin Sümerliler´e ait olduğu
kanıtlanmıştır ve 6.000 yıllık olduğu kesindir. Hiç merak
etmiyorlar mı, bugünün buluşlarının oralarda nasıl yer
aldığını? Genetik mühendislik ve Adem´in nasıl üretildiği, Enki
mitinde açıkça anlatılır, Enki´nin simgesi olan birbirine
dolanmış iki yılan, günümüzün tıbbının da simgesidir ve aynı
zamanda DNA´yı simgeler yani DNA´nın çift sarmalını.
Teleskopları ve Voyager gibi uzay araçları olmadan, Neptün
´ün bir su gezegeni olduğunu nasıl biliyorlardı? Bunlar beni
ilgilendirmiyor, ben Sümerliler´e herşeyi öğreten Anunnaki´nin
nereden geldiğinin peşindeyim; Sümerliler "Nibiru"dan geldi..."
diyorlardı ve Nibiru´nun Güneş Sistemi´nde bulunduğunu
söylüyorlardı. Ama ben dünyanın yakınında, bu kadar zeki
canlıların yaşadığı bir gezegenin varlığını düşünemiyorum.
Öyleyse Anunnaki nerede? Sorulması gereken soru budur.
Dinsel yorumların geçerli olduğuna, tüm sıradanlıklarına
rağmen inanıyorsak, neden başka bir yorum aramayalım?
Buna ne engel var ki? Eğer yeterli bir açıklama
bulamıyorsak, neden Sümerler´in sözlerini kabul etmeyelim?
Bu çok daha akılcı olacaktır. Kitaplarımın hiçbir yerinde
kullandığım metinlerin veya tabletlerin gerçek olmadığını
bulamazsınız. Herşeyi gittim ve bizzat yerinde gördüm ve
inceledim. Orada duruyorlar ve varlar. Enki diye birisi Nibiru
´dan gelmiş ve İran Körfezi´ne inmiş, metinlerde böyle
yazıyor; işte bu kadar... Ortaya çıkıp show yaparak, bakın ne
buldum demedim. British Museum´da bana yazıtları gösteren
bilim adamı; "Size gösterdiğim ve verdiğim tüm bilgiler, tüm
kaynaklar akademik ve bilimseldir, kabul edilmiş bilimsel
kaynaklardırlar." diyordu yani ben kaynaklarımı asla
uydurmadım, hepsi gerçekten varlar.
Soru: "The Wars of God and Men" adlı kitabınızdaki
kaynakların listesi 16 sayfa sürüyor?
Sitchin: Bir kaynakta Enki´nin dünyaya nasıl geldiğini
okuyorsunuz, bir diğerinde aynı öykü "Enki ve Dünya Miti"
olarak karşınıza çıkıyor. Başka bir metinde Enlil bir mit olarak
karşınızda ve bunların tümünün adı mitolojidir. Ben diyorum
ki, mit olmayan nedir? Bunun tarifi var mı ki? Mitler, gerçeği
anlatıyorlar. Benim akla yakın, makul ve mantıklı bir
senaryom var, bu şekilde birçok bulmaca ve gizem
açıklanabilir yani bilinmeyen tarih öğrenilebilir. Piramitlerin
kimin yaptığını bilmek kesin olarak bilmek zorundayız...
Soru: Anunnaki hakkında daha neler söyleyebilirsiniz? Bizler
aynı Anunnaki´nin hala kontrolu altında mıyız yoksa özgür
müyüz?
Sitchin: Onlar bize değil, biz onlara benziyoruz sanırım. Bizi
genetik mühendislikle yarattılar ve evrim silahının namlusuna
yerleştirdiler. Fiziksel ve duygusal olarak onlara benziyoruz,
Tevrat; "Ve Allah dedi; Suretimizde, benzeyişimize göre insan
yapalım... ve herşeye hakim olsun... ve Allah insanı kendi
suretinde yarattı, onu Allah´ın suretinde yarattı..." (Kitabı
Mukaddes/Tekvin 26/27) diyor. Fazla söze gerek yok, biz
onlara benziyoruz. Ama çok önemli bir fark var; o da onların
ölümsüzlüğü; Bunun nedeni uzay-zaman olmalıdır, Güneş
Sistemi çevresindeki bir turları yani onların bir yılı, bizim
uzay-zamanımıza göre 3.600 yıldır; işte aramızdaki en önemli
fark budur. Teknolojik düzeyleri sadece uzayda yolculukla
sınırlı değildir, millyonlarca yıllık yolculuklar yapabilmektedir
ve bunun için de ölüleri canlandırmaktadırlar yani dondurma
yöntemini kullanmaktadırlar, Kutsal kitaplardaki tüm mucizeler
onların teknolojisinden başka birşey değildir. Dünyaya
gelip,bizleri genetik mühendislik aracılığı ile yarattıktan
sonra, kendi genlerini maymun-insanla karıştırdılar ve birgün
biz de uzaya açılıp, bir başka gezegene indiğimizde aynı şeyi
yapacağız. Yani modeli yayacağız. Ama olaylar bunu
engelleyebir Tufan öyküsünü anımsayın, İnsanlık yok edilmiş
faakat Nuh ve gemisi aracığılığı ile tohumlar kurtarılmıştır, bu
yine olabilir. Enlil insanlığı sularla boğmaya karar verdiğinde,
Enki, Nuh´a (Sümerce´de Ziusudra) olacağı haber verir ve
sonra gemiyi nasıl yapacağını ve batmaması için ne
yapacağını öğretir ve Nuh ailesini ve hayvan türlerini alarak
gemiye biner; Sümer kaynaklarına göre böylece tohumlar
kurtarılır. Burada Anunnaki liderleri arasındaki anlaşmazlık
görülür; hangisi doğru ve doğru değil, bunu bilmiyoruz. Neyin
yapılıp, neyin yapılmadığını da... Ama olanlar ortada.
Soru: Yaratılmış bizlerle ilgili bir son var mı? Ya, sizin
yaptığınız nedir?
Sitchin: Söyleyebileceğim tek şey, bir görevimin olduğudur
veya bir misyonumun. Toplumu antik insanların bildikleri ve
inandıkları konusunda bilgilendirmeliyim. Bunun için onların
kaynaklarını ve yazdıklarını ve çizdikleri resmi kullanıyorum.
Bu malzeme bir mit değil, gerçek bir öykü. Benim yazdıklarım
özgün bir bilginin başlangıçtaki temeli olabilir. İki düzine kitap
yazdım, teolojiden, astrolojiye kadar... Daha da yazacağım,
tümünün temelinde onlar var yani Anunnaki. Anlatmaya
devam edeceğim, herkes arzuladığı gibi yorumlamakta
serbesttir.
Soru: Çalışmalarınızın bilimsel bir yoldan geçmesi sizi daha
güvenilir kılıyor. Bu da tahminlerde bulunmadığınızı ve varolan
güncel kanıtlara dayandığınızı gösteriyor, değil mi?
Sitchin: Evet, bu malzemeyi kullanmaktan mutluyum, ayrıca
tüm görüşlere de açığım. Sonuç olarak benim kitaplarım antik
zamanlarla ilgili metin kitaplarından başka birşey değildir.
Soru: Sürekli yeni birşeyler bulduğumuza ve uygarlığımızı
ilerlettiğimize göre, bundan sonra nelerin olacağı hakkında bir
fikriniz var mı?
Sitchin: Elbette ki hayır, bize verilen uygarlığın ne kadarı
onlara ait bilemiyorum, üstelik bizi yok etmeye de çalıştılar,
çıkarları neydi bilmiyorum ve tahmin yapmam doğru olmaz.
Tabii ki kendiliğimizden yarattığımız çok şey de var.
Soru: Burada bizim için bir ders var mı? Eğer bu bizim gerçek
tarihimiz ise, Anunnaki geri geldiğinde yeni bir Tufan´ı
önlemenin yolunu öğrenebildik mi?
Sitchin: Bu tahmin edilemez çünkü ben onların liderlerinin
bildiğini bilmiyorum. Enlil veya Enki klanı ne durumda? Bunu
da bilmiyorum, işte bu nedenlerle bu çok büyük sorunun cevabı
da çok zor. Şunu söyleyebilirim ancak; "Bir atı suya doğru
sürebilirsiniz ama zorla su içiremezsiniz..."
KAYNAKLAR
1- Kutsal Metinler için:
A - "Deuteronomi´den Başlangıç" Star Kitap Grubu/ Dr. M.
Stern.
B - "Sümer ve Akad Bulguları/Anchor Kutsal Kitabı" E. A.
Speiser, Garden City, New York: Doubleday & Co.,1964
C - "Anchor Kutsal Kitap" Kral James Versiyonu, Cleveland ve
New York, World Publishing
D - Kutsal Kitap Mısralarının Yeni Yorumlarının Doğrulanması
İçin" Masoretic metne göre Kutsal yazıların yeni çevirisi, New
York, P. J. Kennedy & Sons,1962-1970.
E- "Kutsal Kitabın Ansiklopedik Sözlüğü" A. van den Born,
New York, McGraw-Hill Co., 1963.
2- Yakın Doğu Metinleri için:
A- "Sümer ve Akadların Büyük Yazıtları", George A.
Barton,1929.
B- "Babylon-Assyr Lesestucke", Riekele Borger,1963.
C- "Mısırlıların Tanrıları", E. A. Wallis Budge, 1904.
D- "Asur Tanrılarının Tarihi Olayları", Budge/Kral, 1902.
E- "Sümer Dini Metinleri", Edward Chiera, 1924.
F- "Reallexikon der Assyrology", Ebeling/Meissner/Weidner,
1932.
G- "Sümerliler", Samuel N. Kramer,1963.
H- "Babillerin Tufan Hikayesi", Lambert/Millard, Atra-Hasis,
1970.
I- "Çivi yazısı Oxford Metinleri", 1923
J- "Sümer ve Babil İlahileri", Stephen Langdon, 1909.
K- "Babil ve Asur Eski Kayıtları", David D. Luckenbill,
1926-27
L- "Eski Ahitle İlgili Eski Yakın Doğu Metinleri", James B.
Pritchard, 1969.
M- "Batı Asyanın Çivi Yazısı Yazıtları", Henry C. Rawlinson,
1861-84.
N- "Babil Dini", A. H. Sayce, 1888.
O- "Yaratılışın Kildani Efsanesi", George Smith, 1876.
Ö- "Büyücülerin Kayıtları, Nineveh Astrologları ve Babil
İmparatorluğu", R. Campbell Thompson, 1900.
P- "Dünya Tarihleri Serisi",
1- 12. Gezegen,
2- Cennete Merdiven,
3- İnsanların ve Tanrıların Savaşları,
4- Kaybolan İlkeler,
5- Zaman Başladığında,
6- Tekrar Edilen Yaratılış. Zecharia Sitchin, Avon Books, New
York.
Unutulmuş Tarihin Kronolojisi I
1-Tufan´dan önceki olaylar;
- 450.000 yıl önce; Güneş Sistemi´mize uzak bir gezegen olan
Nibiru gezegeninin atmosferinin bozulması nedeniyle yaşam
sönmeye başlar, gezegende Annunakiler yaşamaktadır.
Hükümdar Alalu, Annu tarafından tahtından indirilir. Alalu,
uzay gemisinden kaçar ve Dünya´da sığınacak bir yer bulur.
Dünya´nın içine sahip olmuştur ve Nibiru´nun atmosferini
korumak için altın gerektiğini keşfeder ama altın Nibiru´da
yoktur.
- 445.000 yıl önce ise, Annu´nun oğlu Enki öncülük yapar.
Böylece Basra Körfezi sularından altın çıkarmak için Dünya
üzerinde bir istasyon kurar.
- 430.000 yıl önce Dünya´nın iklimi yumuşar. Aralarında Enki
´nin üvey kızkardeşi ve tıp uzmanı olan Ninhursag ve Annu
taraftarlarının çoğu Dünya´ya inerler.
- 416.000 yıl önce altIn üretimi azaldığında Annu, yakın
mirasçısı Enlil ile beraber dünyaya iner. Yaşam için gerekli
olan altını Güney Afrika´dan çıkarmaya karar verilir. Enlil,
Dünya görevinin komutanıdır. Enki, Afrika´ya gönderilir. Ve
Anu, Alalu´nun erkek torunu tarafından düelloya davet edilir.
- 400.000 yıl önce, Güney Mezopotamya´da görevli 7 yerleşim
merkezi vardır; metalurji merkezi (Shuruppak), görev kontrol
merkezi (Nippur) ve bir roket Alanı dlan (Sippar) bunların
önemlileridir. Toplanan saf maden Igigi tarafından yönetilen
yörüngecilere yani yukarıya gönderilir. Orada da Nibiru´dan
belirli zamanlarda gelen uzay gemilerine nakledilir.
- 380.000 yıl evvel Alalu´nin erkek torunu, Igigi´nin desteğini
kazanır ve dünyayı ele geçirmeye çalışır.
- 300.000 yıl evvel, işler altın kazıcılarının ayaklanması
nedeniyle karışır. Maymun kadınlar kullanılarak Enki ve
Ninhursag ilk işçileri yaratırlar, sonra bu işçiler idareyi ele
alırlar. Enlil, bir baskın yapar, bazı işçileri kaçırır ve
Mezopotamya´daki Edin´e verir. Onlara üreme yeteneği verilir
ve insan çoğalmaya başlar.
- 200.000 yıl önce Yeni Buz Çağı döneminde dünyadaki yaşam
azalır.
- 100.000 yıl önce, atmosfer tekrar ısınır. Anunnakiler
(Tevrat´taki adıyla Nefilimler), insan kızlarıyla evlenirler.
- 75.000 yıl evvel yeni bir Buz Çağı başlar. Gerileyen insan
türleri, dünyaya dağılır. Cro-magnon (tarihten önce Fransa
´da yaşayan bir ırk) insanIar yaşar.
- 49.000 yıl evvel, Enki ve Ninhursag, Anunnaki soyunun
insanlarını Shuruppak´da yönetmek için geliştirirler. Enlil
onları kızdırır.
- 13.000 yol önce Nibiru yolculuğu hatırlanır, bir nedenle Enlil
insanları yok etmeye karar verir. Büyük Tufanı başlatacak
olan Enlil, insanlığı tehdit eden felaketin sırrını koruyacağına
dair Anunnaki´de yaşayanlara yemin ettirir.
Unutulmuş Tarihin Kronolojisi II
2- Tufandan Sonraki Olaylar;
- MÖ. 11.000: Enki yemine ihanet eder ve su altında kalabilen
bir gemi yapması için Ziusudra/Nuh´a yol gösterir. Tufan,
dünyayı silip süpürür. Anunnaki insanları, kendi yörüngelerinde
dönen uzay gemisinden tüm yıkıma tanık olurlar. Sonra Enlil,
dağlık merkezlerde tarımı başlatır. Enki ise hayvanları
evcilleştirir.
- MÖ 10.500: Nuh´un torunlarI 3 bölgeyi bölüşür. Enlil´in ilk
oğlu Ninurta, Mezopotamya´ya yerleşilir bir yer yapmak için
nehirleri çeker ve dağlarIa kapatır; Enki, Nil vadisini ister.
Sinai yarımadası, Tufan´dan sonra hala ayakta kalan roket
alanIarında Anunnaki insanları bir kontrol merkezini Moriah
Dağı üzerine kurarlar (gelecekte Kudüs).
- MÖ 9780: Enki oğulları Ra/Marduk, Osiris ve Seth arasında
Mısır´ın yönetimini bölüştürür.
- MÖ 9330: Seth, Osiris´i yakalar ve parçalar. Nil Vadisi´nin
tek hakimi olur.
- MÖ 8970: Horus, ilk Piramid Savaşı´nın başlamasıyla babası
Osiris´den intikam alır. Seth, Asya´ya kaçar ama Sina ve
Filistin elindedir.
- MÖ 8670: Enki´nin torunlarının kontrol ettiği tüm evren
araçlarına karşı, Enlilliler 2. Piramid Savaşı´nı başlatırlar.
Galip Ninurta, Büyük Piramid´in içindeki aygıtları boşaltır.
Enki ve Enlil´in üvey kızkardeşleri Ninhursag, barış kongresini
toplar. Dünya yeni baştan bölüştürülür. Mısır´ın kontrolu Ra/
Marduk hanedanIndan Thoth´a devredilir. Heliopolis´de, bedel
olarak bir Fener Şehri kurulur.
- MÖ 8500: Karakol mevkileri kurulur. Jericho, bunlardan
biridir.
- MÖ 7400: Barış çağının devam etmesiyle Anunnaki insanları
yeniden ilerlemeye başlarlar. İkinci Taş Devri başlar ve yarı
ilah-yarı insan varlıklar Mısır´ı yönetirler.
- MÖ 3800: Eridu ve Nippur´la başlayan Anunnaki´nin tekrar
kurduğu eski şehirlerin bulunduğu yerde yani Sümer´de bir
uygarlık başlar. Anu ziyaret için dünyaya gelir. Yeni kent
Uruk (Erech), onun onuruna inşa edilir. Tapınağı sevgili kız
torunu Inanna/Ishtar için yapar.
Unutulmuş Tarihin Kronolojisi III
3- Dünya Krallıkları;
- MÖ 3760: İnsanlık, krallıkları kabul eder. Kish, Ninurta´nın
himayesi altındaki ilk başkenttir. Takvim, Nippur´da başlar.
Medeniyet, Sümer´de (ilk bölge) meyvesini verir.
- MÖ 3450: Yönetim Sümer´den Nannar/Sin´e geçer. Marduk,
Babil İmparatorluğu´nu ilan eder.
- MÖ 3100: 350 yıllık kaosun ardından Mısır´da firavunluk
kurulur ve ilk firavun Memfis´de tahta oturur.
- MÖ 2900: Sümer Krallığı Erech´e göçer; İnanna Üçüncü
Bölge´nin özgürlüğünü verir; burası Hindistan´daki Indüs
Vadisi uygarlığıdır.
- MÖ 2650: Sümerler´de büyük karışıklıklar. Enlil, isyanlar
karşısında sabrını yitirir.
- MÖ 2371: Inanna, Sharru-Kin´e (Sargon) aşık olur. Sharru-
Kin yeni bir başkent kurar; Agede´de. Akadlar, bir
imparatorluk başlatırlar.
- MÖ 2316: Dört bölgeye hükmetmeyi amaçlayan Sargon,
Babil İmparatorluğu´ndan kutsal toprak getirir. Marduk-
Inanna çatışması tekrar alevlenir. Çatışma, Marduk´un kardeşi
Nergal´ın, Marduk´u Mezopotamya´yı terketmeye ikna
etmesiyle sona erer.
- MÖ 2291: Inanna´nın emriyle Narram-Sin, Sina
Yarımadasına girerek Mısır´a saldırır.
- MÖ 2255: Inanna Mezopotamya´ya el koyar. Naram-Sin
Nippur´a meydan okur. Büyük Anunnaki Agade´yi yok eder.
Inanna kaçar. Akad ve Sümer ülkeleri, Enlil ve Ninurta´ya
sadık yabancı askerler tarafından işgal edilir.
- MÖ 2220: Sümer uygarlığı, Lagash´da yükselir. Thoth,
Ninurta adına bir zigurat tapınak inşa edilmesi için Kral
Gudea´ya yardım eder.
- MÖ 2193: Bir papaz ve bir kraldan gelen aileden Peygamber
İbrahim´in babası Terah, Nippur´da doğar.
- MÖ 2180: Mısır bölünür. Ra/Marduk yandaşları güneyi ele
geçirirler. Firavunlar, Aşağı Mısır´da kalarak Ra/Marduk´a
karşı çıkarlar.
- MÖ 2130: Enlil ve Ninurta yandaşlarının sayısı artınca
Mezopotamya´daki merkezi otorite bozulur. Inanna´nın krallığı
tekrar ele geçirme çabaları başarısızlıkla son bulur.
Unutulmuş Tarihin Kronolojisi IV
Kaçınılmaz Yüzyıl:
- MÖ 2123: Peygamber İbrahim Nippur´da doğar.
- MÖ2113: Ur, yeni imparatorluğunun başkenti ilan edilir. Ur-
Nammu kral ve Nippur´un Vekili olur. İbrahim´in babası Nippur
´lu papaz Terrah sarayda görev almak için Ur´a gelir.
- MÖ 2096: Ur-Nammu savaşta ölür. Halk, onun zamansız
ölümünü, Anu ile Enlil´nin ihaneti olarak düşünür. Terah,
Harran´a gitmek için ailesiyle yola çıkar.
- MÖ 2095: Shulgi, Ur´da krallığını ilan eder ama Inanna´nın
çekiciliğine kapılarak onun aşığı olur. Larsa´yı Elaniteler´e
verir.
- MÖ 2080: Ra/Marduk´a sadık Theban prensleri kuzeyi yani
Aşağı Mısır´ı sıkıştırırlar.
- MÖ 2055: Nannar´In emirleriyle Shulgi, Elamite alayını
Canaanite kentlerindeki kargaşayı bastırmak için gönderir.
Elamiteler, Sinai Yarımadası´na ve buradaki roket alanına
açılan geçite ulaşırlar.
- MÖ 2048: Shulgi ölür. Marduk Hititler ülkesine girer. İbrahim
seçkin süvarilerinin başında Güney Canaan´ı emir altına alır.
- MÖ 2047: Amar-Sin (Kutsal Kitaba ait Amraphel) Ur´un kralı
olur. İbrahim Mısır´a gider, yedi yıl kalır ve daha çok askerle
geri döner.
- MÖ 2041: Inanna´nIn rehberliğiyle Amar-Sin, Doğu Krallığı
koalisyonunu oluşturur ve ardından Sina ve Canaan´a askeri
sefer başlatır. İbrahim, roket alanına giden geçitteki
ilerlemeyi keser.
- MÖ 2024: Marduk yandaşlarını toplayarak Sümerliler´in
üzerine yürür ve Babil´de tahta çıkar ve sonra savaşarak
Mezopotamya´ya yayılır. Nippur´un tapınağını yıkar ve Enlil´in
cezalandırılmasını ister. Enki karşı çıkar fakat oğlu Nergal,
Enlil´i desteklemektedir. Nabu, roket alanını kuşatınca, Büyük
Anunnaki nükleer silahların kullanılmasını onaylar. Nergel ve
Ninurta, roket alanını ve asi Canaanite kentlerini nükleer
güçle yok ederler.
- MÖ 2023: Rüzgarlar, radyoaktif bulutları Sümerler´in üzerine
taşır. İnsanlar ve hayvanlar korkunç bir ölümlerle ölürler.
Sular zehirlenir ve toprak verimsiz hale gelir ve Büyük Sümer
uygarlığı sona erer.
Inanna´ye Övgü
Kutsal bir varlık, berrak gökte yapayanlız,
Bütün insanlar ona yönelik,
Tatlı bir merakla, göklerin merkezinden bakıyor,
İnsanlar Kutsal Inanna´dan önce gösteriş yapıyordu,
Akşamın kutsal kadını, yükseklerdeki Inanna,
Inanna, sana yaraşır övgüler sunuyorum,
Akşamın kutsal kadını, ufkun ötelerinde,
Gün batarken en parlak yıldız, ışığı göğü dolduruyor,
Akşamın kutsal kadını, cesaretle göklerden geliyor,
Tüm insanlar gözlerini onun gözlerine yükseltiyor,
Kutsal **** boyunduruğunda onun için böğürüyor,
Canavarlar, bozkırlarda yaşayan tüm yaratıklar,
Şehvetli meyveli bahçeler, yeşil kamışlar ve ağaçlar,
Derinliklerin balıkları ve göklerin kuşları,
Inanna hepsine uykuyu getiriyor,
Yaşayan yaratıklar ve insanlar önünde diz çöküyor,
Seçilenler onun için zengin yiyecekler ve içecekler
hazırlıyorlar,
Inanna kendisini, toprakta yeniliyor,
İnsanlar kutluyor,
Onun sevgilisi genç adam aşk yapıyor,
Tatlı bir merakla, göklerin merkezinden bakıyor,
İnsanlar Kutsal Inanna´dan önce gösteriş yapıyordu,
Akşamın kutsal kadını, yükseklerdeki Inanna,
Inanna, sana yaraşır övgüler sunuyorum,
Akşamın kutsal kadını, ufkun ötelerinde,
"Kimliği bilinmeyen bir Sümer Ozanı"