Herkesin tarzı kendine… Kimilerimiz vanilya diye bilinen daha yumuşak, daha narin ve nazenin sevdaların peşindeyken kimilerimizin fantazileri daha sert, yoğun ve duyunca “Ne?” dedirten aşkların etrafında dönüyor. İşte bu noktada, son yılların gözdesi Karanlık Romantizm (Dark Romance) devreye giriyor ve pek çoğumuzun sınırlarını tekrar tekrar keşfetmesine yardımcı oluyor.
Aslında romantizm dediğimiz kavram sandığımızın aksine duygusal ilişkileri tanımlamaktan ziyade bir Romalılara gönderme yapan bir kavram olarak ortaya çıkıyor,
Romalılara özgü tavır anlamına geliyor. Edebiyata katılımıyla beraber hızlı bir şekilde duygularla bağdaşlaşan romantizm zaman içinde alt dallara ayrılıyor. Edgar Allan Poe, Lord Byron, Mary Shelley, Nathaniel Hawthorne gibi yazarların başını çektiği karanlık romantikler ise günah ve suçluluk duygularıyla ilişkilendirilen yanılabilirlik, yok olma, yargı ve ceza gibi fikirlere yöneliyor. Bugün geldiğimiz noktada ise Karanlık Romantizm giderek popülerliğini artırır bir türe dönüşüyor.
Peki, ne bu Karanlık Romantizm? Gerçekten insanlara sınırlarını yeniden keşfettirebiliyor mu? Ne kadar “karanlık?” Neden bu kadar popüler hale geliverdi. Karanlık Romantizm başlığı altında yazılan kitaplar nasıl uluslararası çok satanlar listelerine giriveriyor?
Sosyal medyaya baktığımız zaman #darkromance #darkacademia #darkestdesires gibi hashtaglerin maşallah asla gündemdeki yerini kaybetmediğini görüyoruz. Kitapların arkasında “Güzeller güzeli, başarılı, yetenekli X’in en karanlık arzuları gerçekleşiyordu, aşırı yakışıklı, olağanüstü zengin ve dominantlığın kitabını yazmış Y’nin eline düşmüştü. Kaçmak istiyordu ama bilmediği bir şey vardı: Y’ye duyduğu aşk.” gibi okurken insana nasıl ya dedirten fantaziler dur durak bilmeden yükselmeye devam ediyor. Bir de bu fantazilere “Kalbi sağlam olmayanlar için değildir” ibareleri eklenince… Değmeyin keyiflere.
Bu romanslarda neler yok ki… Zaten birileri mutlaka hikâyenin bir yerinde kaçırılıyor, mutlaka tabu ilişkiler fantazilerin bir tarafından fırlayıveriyor… Olayın özünde aşırı uçlarda tutkular ve güç oyunları yer alıyor. BDSM’ye kadar inmeye gerek duymuyoruz bile sevgili BOBOscope okuyucuları, çünkü BDSM ögeleri olmayan bir karanlık romantizm düşünülemiyor. Bağlanma derken illa shibari mi lazımdı diye sormadan edemediğimiz durumlara, kelepçe dedin diye tutuklanmak istedin sandım diyebileceğimiz fantazilere kadar maşallah yelpazenin ucu bucağı yok. Grinin Elli Tonu (Fifty Shades of Grey) yayınlandığında yaşadığımız şaşkınlığı bir hatırlayın sevgili okuyucular, hani hepimizin gözleri bir büyümüştü. Hem E.L. James’in 3 kelimeden ibaret olan dağarcığıyla 3 kitap yazmasına hem de fantazilere bir hayret etmiştik. Ancak peşine gelen fikirler dudağımızı uçuklattı.
Karanlık Romantizm olarak ilişkilere ve fantezilere sirayet eden fikirler seks köleliği, insan ticareti, sapık takipçilik, manipülasyon, tartışmalı rıza ve rızasız ilişkiler, insan kaçırma, şiddet, işkence, değişik türden intikam planları, gri karakterler, herhangi bir etik değere sahip olmayan insanlar, mafyalar, seri katiller, suikastçılar derken adeta yürüyen kırmızı bayraklarla dolup taşıyor. Elbette, herkesin fantezisi kendine ancak tecavüz fantazisini anlamak için sahiden insanın tüm benlik bilincini bir kenara bırakması gerekmiyor mu?
Garip olan da bu zaten, bütün tabular ya da kırmızı bayraklar birleşerek fanteziler içinde bambaşka haritalar yaratıyor yaratmasına da insan şaşırmaktan kendini alamıyor. Manipülasyon, seks objesi haline getirilmek veya kaçırılmak, Stockholm Sendromu ve tabularla dolu fanteziler neden son zamanlarda bu kadar yükselişte? Elbette buna dair teoriler var, bir grup bu tip fantezilerin insanların normal hayatlarında deneyimleyemedikleri durumları, hayal güçleriyle canlandırıp kendilerini rahatlatmalarına yaradığını söylüyor. Bir başka grup ise sahiden bu fantezilerin pek çoğunu deneyip yorumlarını paylaşıyor, sosyal medyaya içerik üretiyor tabii herkes sürekli mafya lideri, seri katil veya yoldan çıkmış bir CEO bulamadığı için bazı fanteziler eksik kalıyor ama yapılabildiği kadarıyla artık… Eh, insan sürekli seri katile nerede denk gelebilir canım?
Sözün özü sevgili okuyucular, Karanlık Romantizm pek çoğumuzun hayatında deneyimlemeyeceği, istemediği, kırmızı çizgileri arasında yer alan fantezilerle dolup taşan bir mecra… İnsan duyunca “Nasıl ya?” feryadını boğazının gerisinde tutamıyor, öğrenince veya bu fanteziler kendisiyle paylaşılınca donakalıyor. İnsan hayal gücü çok geniş, sınırsız fikirlerle ve olasılıklarla dolup taşan bir canlı olsa da… Rızasız ilişki fantezisi kimden çıktı ve neden kabul gördü......... ?
Aslında romantizm dediğimiz kavram sandığımızın aksine duygusal ilişkileri tanımlamaktan ziyade bir Romalılara gönderme yapan bir kavram olarak ortaya çıkıyor,
Romalılara özgü tavır anlamına geliyor. Edebiyata katılımıyla beraber hızlı bir şekilde duygularla bağdaşlaşan romantizm zaman içinde alt dallara ayrılıyor. Edgar Allan Poe, Lord Byron, Mary Shelley, Nathaniel Hawthorne gibi yazarların başını çektiği karanlık romantikler ise günah ve suçluluk duygularıyla ilişkilendirilen yanılabilirlik, yok olma, yargı ve ceza gibi fikirlere yöneliyor. Bugün geldiğimiz noktada ise Karanlık Romantizm giderek popülerliğini artırır bir türe dönüşüyor.
Peki, ne bu Karanlık Romantizm? Gerçekten insanlara sınırlarını yeniden keşfettirebiliyor mu? Ne kadar “karanlık?” Neden bu kadar popüler hale geliverdi. Karanlık Romantizm başlığı altında yazılan kitaplar nasıl uluslararası çok satanlar listelerine giriveriyor?
Sosyal medyaya baktığımız zaman #darkromance #darkacademia #darkestdesires gibi hashtaglerin maşallah asla gündemdeki yerini kaybetmediğini görüyoruz. Kitapların arkasında “Güzeller güzeli, başarılı, yetenekli X’in en karanlık arzuları gerçekleşiyordu, aşırı yakışıklı, olağanüstü zengin ve dominantlığın kitabını yazmış Y’nin eline düşmüştü. Kaçmak istiyordu ama bilmediği bir şey vardı: Y’ye duyduğu aşk.” gibi okurken insana nasıl ya dedirten fantaziler dur durak bilmeden yükselmeye devam ediyor. Bir de bu fantazilere “Kalbi sağlam olmayanlar için değildir” ibareleri eklenince… Değmeyin keyiflere.
Bu romanslarda neler yok ki… Zaten birileri mutlaka hikâyenin bir yerinde kaçırılıyor, mutlaka tabu ilişkiler fantazilerin bir tarafından fırlayıveriyor… Olayın özünde aşırı uçlarda tutkular ve güç oyunları yer alıyor. BDSM’ye kadar inmeye gerek duymuyoruz bile sevgili BOBOscope okuyucuları, çünkü BDSM ögeleri olmayan bir karanlık romantizm düşünülemiyor. Bağlanma derken illa shibari mi lazımdı diye sormadan edemediğimiz durumlara, kelepçe dedin diye tutuklanmak istedin sandım diyebileceğimiz fantazilere kadar maşallah yelpazenin ucu bucağı yok. Grinin Elli Tonu (Fifty Shades of Grey) yayınlandığında yaşadığımız şaşkınlığı bir hatırlayın sevgili okuyucular, hani hepimizin gözleri bir büyümüştü. Hem E.L. James’in 3 kelimeden ibaret olan dağarcığıyla 3 kitap yazmasına hem de fantazilere bir hayret etmiştik. Ancak peşine gelen fikirler dudağımızı uçuklattı.
Karanlık Romantizm olarak ilişkilere ve fantezilere sirayet eden fikirler seks köleliği, insan ticareti, sapık takipçilik, manipülasyon, tartışmalı rıza ve rızasız ilişkiler, insan kaçırma, şiddet, işkence, değişik türden intikam planları, gri karakterler, herhangi bir etik değere sahip olmayan insanlar, mafyalar, seri katiller, suikastçılar derken adeta yürüyen kırmızı bayraklarla dolup taşıyor. Elbette, herkesin fantezisi kendine ancak tecavüz fantazisini anlamak için sahiden insanın tüm benlik bilincini bir kenara bırakması gerekmiyor mu?
Garip olan da bu zaten, bütün tabular ya da kırmızı bayraklar birleşerek fanteziler içinde bambaşka haritalar yaratıyor yaratmasına da insan şaşırmaktan kendini alamıyor. Manipülasyon, seks objesi haline getirilmek veya kaçırılmak, Stockholm Sendromu ve tabularla dolu fanteziler neden son zamanlarda bu kadar yükselişte? Elbette buna dair teoriler var, bir grup bu tip fantezilerin insanların normal hayatlarında deneyimleyemedikleri durumları, hayal güçleriyle canlandırıp kendilerini rahatlatmalarına yaradığını söylüyor. Bir başka grup ise sahiden bu fantezilerin pek çoğunu deneyip yorumlarını paylaşıyor, sosyal medyaya içerik üretiyor tabii herkes sürekli mafya lideri, seri katil veya yoldan çıkmış bir CEO bulamadığı için bazı fanteziler eksik kalıyor ama yapılabildiği kadarıyla artık… Eh, insan sürekli seri katile nerede denk gelebilir canım?
Sözün özü sevgili okuyucular, Karanlık Romantizm pek çoğumuzun hayatında deneyimlemeyeceği, istemediği, kırmızı çizgileri arasında yer alan fantezilerle dolup taşan bir mecra… İnsan duyunca “Nasıl ya?” feryadını boğazının gerisinde tutamıyor, öğrenince veya bu fanteziler kendisiyle paylaşılınca donakalıyor. İnsan hayal gücü çok geniş, sınırsız fikirlerle ve olasılıklarla dolup taşan bir canlı olsa da… Rızasız ilişki fantezisi kimden çıktı ve neden kabul gördü......... ?