Hristiyanlıkta Oruç Nedir Nasıl Tutulur?

Chen

🇵🇸
Forum Sorumlusu
Katılım
9 Ocak 2020
Mesajlar
44,008
Çözümler
4
Tepki puanı
12,709
Puanları
113
Konum
.
Cinsiyet
Kadın
I. Orucun başlangıcı Kül Çarşambası



Hristiyanlık inancında ve Kilise geleneğinde orucun yeri büyüktür. Gerek Eski Ahit’de gerekse Yeni Ahit’de sürekli olarak oruç tutmanın önemi vurgulanır. Bu yazımda orucun Kilise geleneğindeki yerine, bedensel uygulanışına ve ruhani derinliğine değineceğim. Fakat okuyucu kitlesini düşünerek şunu en baştan belirtmem gerekiyor: yazının ilerleyen safhalarında da anlayacağınız gibi Hristiyanlık inancındaki oruç ile İslam inancındaki orucun hemen hemen hiç alakası yoktur. O yüzden gün boyu hiç yemek yememek, su içmemek ve akşama ziyafet çekmek, gece kalkıp kendini iyice doyurmak gibi İslam’a has kavramları unutmanız gerekiyor. Tamamen farklı bir şey öğrendiğinizin farkında olmanız ve eski bilgilerinizi bu inanca taşımamanız gerekiyor.
c36f4ca4-47b5-41c8-a6b7-492404f30d30.jpg

Katolik Kilisesi’nin iki büyük bayramı vardır: Noel (yani Mesih’in doğuşu) ve Paskalya (yani Mesih’in dirilişi). Bunlardan en önemlisi Paskalyadır zira inancımızın temeli olan Mesih’in Çarmıhtaki kurbanı ve ölümü yenmesi bu dönemde anılır ve kutlanır. Bu önemli bayrama hazırlık için Kilise geleneğe göre Paskalya Pazarından önceki 40 gün boyunca Mesih’in çöldeki orucunu (Matta 4:1-2) taklit ederek 40 gün oruç tutar. 40 gün denir ancak aslında Oruç dönemi Paskalya Bayramından tam 46 gün önce “Kül Çarşambasında” başlar. Bunun sebebi Kül Çarşambasından Paskalya Bayramına kadar arada 6 tane Pazar gününün bulunmasıdır. Hristiyanlar için her Pazar bayramdır ve Mesih’in dirilişi kutlanır ve bu sebeple Pazar günleri oruç tutulmaz. Pazar günleri çıkarıldığında oruç tuttuğumuz gün sayısı 40’a iner.

Oruç “Kül Çarşambasında” başlar dedik. Bugün de alna sürülen ya da başa serpilen küller neyi simgeler? Kül Çarşambası, Eski Ahitteki oruç tutma ve tövbe etme geleneğinden gelmektedir.

YUNUS 3:4-10

Yunus kente girip dolaşmaya başladı. Bir gün geçince, “Kırk gün sonra Ninova yıkılacak!” diye ilan etti. Ninova halkı Tanrı’ya inandı. Oruç ilan ederek büyüğünden küçüğüne hepsi çula sarındı. Ninova Kralı olanları duyunca, tahtından kalkıp kaftanını çıkardı; çula sarınarak küle oturdu. Ardından Ninova’da şu buyruğu yayımladı:

“Kral ve soyluların buyruğudur: Hiçbir insan ya da hayvan – ister sığır, ister davar olsun – ağzına bir şey koymayacak, otlamayacak, içmeyecek. Bütün insanlar ve hayvanlar çula sarınsın. Herkes var gücüyle Tanrı’ya yakararak kötü yoldan, zorbalıktan vazgeçsin. Belki o zaman Tanrı fikrini değiştirip bize acır, kızgın öfkesinden döner de yok olmayız.”

Tanrı Ninovalılar’ın yaptıklarını, kötü yoldan döndüklerini görünce, onlara acıdı, yapacağını söylediği kötülükten vazgeçti.

Kül Çarşambasında Kutsal Ayin’e katılırız; rahip alnımıza haç şeklinde kül sürer ya da kafamızın tepesine bir tutam kül serper ve şöyle der “Toprak olduğunu ve toprağa döneceğini unutma”. Küller Tanrı’nın bizi yarattığı toprağı (külü/tozu) temsil eder. Rahip buna alternatif olarak “Tövbe et ve İncil’e inan” da diyebilir. Bu küller bir önceki yıl Mesih’in Yeruşalim’de girmesini kutladığımız Zeytin Dalları (ya da hurma dalları diye geçer) bayramından sonra yakılan dalların rahip tarafından kutsanmış külleridir.

Küller ayrıca günah işlediğimiz için Tanrı’dan ayrılmış olmaktan duyduğumuz kederi simgelemektedir. Kül Çarşambası ile Karem (Latince “Quaresima”: kırkıncı) yani Oruç Dönemi başlar. Başlangıcından da anlayacağınız gibi Hristiyanlık inancında oruç tam bir tövbe eylemidir. Bu dönemin asıl odak noktası ne yemeyip ne içmeyeceğimiz gibi bedensel uygulamalardan çok ruhani bir tövbe eylemi olmalıdır.

Kül Çarşambasının tam bir tövbe günü olduğu unutulmamalıdır. Özellikle bu gün akşam dışarı yemeğe çıkıp eğlenmek, alışverişe çıkmak, gezinmek gibi eylemlerden uzak durup dua ve tövbe etmeliyiz. Rahibin sürdüğü külleri gün boyu taşımak zorunlu değildir, ayinden sonra yıkayabilirsiniz ancak bir çok Katolik külü gün boyu üstünde taşır. Burada amaç kesinlikle Mesih’in oruç ile ilgili verdiği emirlere karşı gelip kendinize perişan bir görüntü verip insanların onayını kazanmak değil kendinize tövbe etmeniz gerektiğini anımsatmak olmalıdır. Bu konuya orucun ruhani yönünü anlatırken daha çok değineceğim.

Bu resim küçültülmüştür. Orjinal boyutunu(768x561) görmek için tıklayın.


II. Oruç nasıl Tutulur?

Oruç ile ilgili soru soran kardeşlerim – kendileri eskiden Müslüman olsunlar ya da olmasınlar -genelde İslami bir kültürde yetiştikleri için “nasıl oruç tutarım?” diye sorduklarında aslında kastettikleri şey ne zaman, ne yiyip yiyemeyeceklerinden, içemeyeceklerinden ibarettir. Aslında oruç bundan çok daha fazlasıdır ama bu bölümde kısaca bu sorulara değineceğim.

Katolik Kilisesi tarafından orucun çok sıkı olmasa dahi belirlenen fiziki kuralları vardır. Bu sayacaklarım 2. Vatikan Konsilinden sonra Katolikler için zorunlu kılınan minimal kurallardır. Bir sonraki bölümde bu minimumun üstüne ne yapabileceğinize ve ondan sonraki bölümde ise 2. Vatikan Konsili öncesindeki artık imanlılardan beklenmeyen kurallara değineceğim.

Öncelikle iki kelime kullanacağım birincisi ‘perhiz’ ikincisi ise ‘oruç’. Perhiz ile kastım normal yemek yenilse dahi bazı yiyeceklerden geri durmaktır, oruç ise genel olarak tüm yemeklerden geri durmaktır

Aşağıda yazacağım perhiz ve oruç kurallarından 14 yaş altı çocuklar, hamileler, hastalar ve çok ağır işte çalışanlar muaftır.
Ancak gene de bunları yapamayacak durumdaysalar dahi hiç değilse bir sonraki bölümde bahsedeceğim manevi orucu tutmaları, Karem dönemi için bir şeylerden vazgeçmeleri ve böylece bu dönemi tövbeye yaraşır meyveler vererek geçirmeleri tavsiye olunur.

Perhiz: Karem dönemi boyunca Cuma günleri ve Kül Çarşambasında (diğer Çarşambalar dahil değil) et yenmez. Kilise geleneği et derken kırmızı et (dana, koyun, keçi, domuz, vs) ve kümes hayvanlarını (tavuk, hindi, ördek, bıldırcın, vs.) kastetmektedir. Yani balık, deniz mahsülleri buna dahil değildir ve yenilebilirler. Tabii bulunduğunuz ülkede sürüngenler, amfibyenler vs. yeniliyorsa bunlar da yenilebilir yiyeceklere dahildir.
Perhiz Kül Çarşambası ve Karem dönemi boyunca Cuma günleri kırmızı et ve kümes hayvanı yememekten ibarettir.

Balığın etten sayılmaması çok eski Yahudi geleneklerinden kalma bir Kilise Geleneğidir. Bu konuda çok çeşitli sebepler sayılabilmekle birlikte genel olarak “gelenektir” demek isabetli olacaktır.

Oruç: 18-58 yaş arası olmayanlar, hamile ya da hasta olanlar veya çok ağır işte çalışanlar oruçtan muaftır, yukarda anlattığım şekilde, yapabildikleri kadarını yapmaları ve sağlıklarını tehlikeye atmamaları beklenir.
– Bu yazacağım oruç kuralları sadece iki gün içindir: Kül Çarşambası ve Kutsal Cuma günü.
– Bu iki gün boyunca sadece bir tam öğün yemek yenir.
– Eğer yoğun bir iş temponuz varsa fenalaşmamak için ikisi toplam bir öğün etmeyecek iki küçük öğün yiyebilirsiniz.
– Bir tam ve iki küçük öğünü istediğiniz zaman yiyebilirsiniz. Tam öğünü akşam yemeği vakti yemeniz daha doğru olur ancak belirli bir saati yoktur.
– Her tür atıştırmalık, çerez vs yasaktır.
– Yukarıda yazdığım perhiz kuralları geçerlidir yani kırmızı et ve kümes hayvanları yiyemezsiniz.
– Su dahil olmak üzere sıvı alımında hiç bir sakınca yoktur. Kendinizi susuz bırakmak her insan için tehlikeli ve sağlıksızdır.

İşte orucun hep sorulan “kuralları” bundan ibarettir. İşin aslı 18-58 yaş arası sağlıklı bir bireyseniz ve çok fazla fiziksel güç gerektirmeyen bir işte çalışıyorsanız sizden beklenen tek şey yılda iki gün için sadece bir öğün yemek ve bu iki kutsal gün dahil oruç dönemi boyunca Cuma günleri kırmızı et ve beyaz et (balık hariç) yememenizdir.

Bu oruç kulağa basit geliyorsa dahi işin “zor ve önemli kısmının” bir sonraki bölümde açıklayacağım manevi kısmı olduğunu unutmamalısınız. Ayrıca isteğinize göre son bölümde değineceğim daha çetin oruçları da tutabilirsiniz ancak Katolik Kilisesinin koyduğu ve imanlı Katoliklerin uyması gereken kurallar bundan ibarettir.

III. Orucun Gerçek Anlamı: Tövbe ve Rab’be dönüş



Yukarıda yazılan kuralları uygulamanız zorumlu olsa dahi -tabii ki bu sadece Katolikler için geçerli- Rab’bin Karem Dönemi bizden bekledikleri çok daha fazladır. Yukarıda yazılan kurallarda dahi neyi neden yaptığımızı bilerek içselleştirmemiz gerekir.

Kül Çarşambasının geleneğini ve ne hislerle oruç tutmamız gerektiğine zaten değindim, Cuma günleri ise Rab’bin ölümünü anarız. Paskalya Bayramından önceki son Cuma olan Kutsal Cuma ise Rab’be eziyet edilip, çarmıha gerilip öldürüldüğü gündür. Dolayısıyla Karem Döneminde Cuma günleri perhiz yaparız çünkü et yemek insana fazla zevk verip çok iyi doyurduğundan ötürü bu yiyeceklerden kaçınırız zira bu günler matem günüdür. Çünkü Mesih İsa bir Cuma günü öldü.

Bunlar dışında Kül Çarşambasından Paskalya Pazar’ına kadar sizden beklenen bazı bayağı şeylerden vazgeçmeniz ve burdan elde ettiğiniz şeyi Rab’be sunmanızdır. Örneğin her gün yarım saat ya da bir saat kadar televizyona, internete ya da oyuna ayırdığınız vakti dua etmeye ya da Kutsal Kitabı okumaya ayırabilirsiniz. Başka bir örnek ise her hafta sinemaya gidiyorsanız veya haftada bir kaç kez birer şişe bira içiyorsanız Karem dönemi bundan vazgeçip bunlardan artan parayı fakirlere verebilirsiniz; veya başka bir hobinizden artıracağınız vakit de her gün yapılan Kutsal Ayine gidebilirsiniz.

Ayrıca Karem dönemi boyunca her Cuma Katolik Kiliselerde “Haç Yolu” denilen özel ibadet (bkz. dualar bölümü: İsa) yapılır. Ayrıca Zeytin Dalları Pazarı ile Mesih’in Yeruşalim’e girişi kutlanır ve Kutsal Hafta başlar; Perşembe akşamı Kilisede Mesih’in son akşam yemeğinde Efkaristiya sofrasını tesis etmesi anılır ve ayinden sonra Efkaristiya tapınması yapılır. Kutsal Cuma günü ise Mesih’in çarmıha gerildiği gündür; bugün yapılan ayinde her zamankinden daha ağır bir matem havası olur. Kutsal Cumartesi orucun son günüdür ve Mesih’in ölüler diyarında kaldığı gün olarak matem ve tövbe ile geçirilir. Paskalya Pazarı ise Hristiyan aleminin en büyük bayramıdır zira Mesih’in dirilişi kutlanır’ Mesih İsa ölümü yenmiştir!

Kısacası orucun ayrılmaz manevi parçaları daha bol dua etmek ve daha bol sadaka vermektir. Neyden nasıl vazgeçeceğiniz ve ne yapacağınız konusunda belirlenmiş hiçbir kural yoktur ve bu sadece sizinle Tanrı arasındadır. Kül Çarşambasına girmeden önce İsa Mesih’in İncilde fakirlere yardım etme ve dua etme konuları üzerinde ne kadar durduğunu, sizden neler beklediğini iyice düşünün ve Karem Döneminde nelerden vazgeçip bundan elde ettiklerinizi (vakit/nakit) Rab’be nasıl sunacağınıza karar verin.

1610224980453.jpeg

IV. İkinci Vatikan Konsili Öncesi Roma Kilisesi, Genel olarak Doğu Kilisesi ve Antik Kilise Zamanı

2. Vatikan Konsilinden önce Cuma günleri et yememe perhizi sadece Karem dönemi için değil yıl boyu tüm Cumalar için geçerliydi. Oruç kuralları ise tüm 46 gün boyunca (6 Pazar günü çıkarırsak 40 gün) geçerliydi. Ancak bundan da önce Ortaçağda bu 40 gün boyunca sadece kırmızı ve beyaz et değil tüm hayvansal ürünler; yumurta, süt, tereyağı dahil olmak üzere tüketilemezdi. Bu uygulama hala Doğu Katolik Kiliseleri ve Ortodoks Kilisesi tarafından devam etmektedir. Latin Kilisesine bağlı Katolikler ise -günümüzde Kilise tarafından zorumlu tutulmasa dahi- 2. Vatikan Konsili öncesi ya da Ortaçağ zamanındaki gibi oruç tutmak isteyebilir ve tutabilirler de… Bunun dışında antik Kilisede ki gibi özellikle çölde yaşayan Kilise babalarını örnek alarak tüm yıl boyunca sadece su içip ekmek yiyerek yaşayan keşişler de bulunmaktadır. Kısacası Katolikler Kilisenin her dönem çağın gereklerine uyarak belirlediği minimum oruç kurallarına uymak zorunda olmakla birlikte çok daha fazlasını yapabilirler. Unutulmaması gereken ana konu kendimizi fiziksel şekilde açlık ile zorlamamızın asıl sebebi ruhu terbiye etmek, dünyevilikten kurtulmak ve Rab’be yakınlaşmak amaçlı olmalıdır. Olabilecek en kötü uygulama ise kendi tuttuğumuz “sıkı oruç” ile övünerek diğer imanlıları hakir görmek olacaktır. Oruç tutarken her zaman için şunu hatırlamalıyız:
063fa930-091e-4c26-a627-1802248cf29d.jpg

MATTA 6:16-18
Oruç tuttuğunuz zaman, ikiyüzlüler gibi surat asmayın. Onlar oruç tuttuklarını insanlara belli etmek için kendilerine perişan bir görünüm verirler. Size doğrusunu söyleyeyim, onlar ödüllerini almışlardır. Siz oruç tuttuğunuz zaman, başınıza yağ sürüp yüzünüzü yıkayın. Öyle ki, insanlara değil, gizlide olan Babanıza oruçlu görünesiniz. Gizlilik içinde yapılanı gören Babanız sizi ödüllendirecektir.

Augustinus Demirbaş (2017)


kaynak
veridastei
 
Üst Alt