Halüsinasyon, bir his organını uyaran hiçbir nesne veya uyarıcı olmaksızın, alınan bir hissin mevcudiyetine inanma halidir. Varsanı olarak da bilinir.
Ruh hastalıklarında sıklıkla karşılaşılan bir durumdur. 5 duyunun da halüsinasyonu olabilir; görme, işitme, dokunma, koklama ve tat duyusu. Halüsinasyonlarda kişi, bir hastalığının olduğunu bilmeden, gördükleri, işittikleri ve hissettiklerine... tamamıyla inanır. Gözlerinde bozukluk olan şahısta veya migrende görülen ışık parıltıları halüsinasyon içine dahil edilmez. Bunlarda hasta olayın nedeni bilmektedir.
Hastanın düşünce ve fikirlerinin dışarıya aktarıldığını sanması, düşüncelerinin bir başkası tarafından biliniyormuş hissine kapılması, yabancı fikirlerin kafasına direkt olarak sokulduğunu zannetme gibi çeşitli ruhsal halüsinasyonlar da vardır.
Normal kişilerde aşırı fiziksel ve ruhsal yorgunluk, ihtiyarlık zamanında uykuya dalarken ve uyanırken görülen geometrik şekiller, gri veya renkli nesneler görülmesi normal olarak kabul edilir.
Sanrılar, duyu organlarımızın gerçekte var olmayan algılamalarıdır. Beyin bunları "uydurur". Hepimiz halüsinasyon görebiliriz. Mesela şimdi "Lütfen aklına filleri getirme" cümlesini okuduğunda aklında ister istemez bir filin görüntüsü canlanır. Halüsinasyonlar, görülebilir, duyulabilir, hissedilebilir, koklanabilir ve tadı alınabilir olgulardır.
Dış uyarıcıların yokluğunda yaşanan halüsinasyonlar, düşüncelerden değil, gerçek mekandan kaynaklanıyormuş gibi yaşanır ve normal bir algının niteliklerine sahiptir, yani canlıdır, somuttur ve inandırıcıdır, bilinçli maniplasyona açık değildir. Halüsinasyonların, yanılsamalar ile karıştırılmaması gerekir. Yanılsamalar, gerçek bir dış uyarıcının yanlış algılanmasından veya yanlış yorumlanmasından kaynaklanır. Ayrıca rüya görmede, uykuya dalarken (hipnagojik), ya da uyanırken (hipnogojik) hissedilen algı yanılmalarıyla da karıştırılmamalıdır. Halüsinasyon yaşantısı kişi tarafından kuruntulu bir tarzda yorumlanabilir de, yorumlanmayabilir de. Örneğin işitsel halüsinasyonları olan bir insan, duyu algılarının gerçek olmadığını fark edebilir, buna karşılık bir başkası duyu algısının bağımsız, fiziksel bir gerçekliği olduğuna inanabilir. Halüsinasyonlar sadece gerçeklik testinde bariz bir kusur varsa psikotik olarak değerlendirilir. Ayrıca örneğin dini ayinlerde yaşanan halüsinasyonların genellikle patolojik bir anlamı yoktur. Halüsinasyonların her türlüsü paranoid şizofrenide görülür; belli türleri enfeksiyonel hastalıklarda, uyuşturucu, alkol sarhoşluğunda, metal zehirlenmesinde, epilepside, beyin tümörü rahatsızlıklarında, vb. görülebilir. Ayrıca beynin belli merkezlerinin elektrikle uyarılması sonucu deneysel olarak da üretilebilir.
Bilim adamları karanlıkta tutulan her insanın halüsinasyon görebileceğini saptadılar. Bu durumda beynin yapacak bir şeyi olmadığı için kendi görüntülerini yaratır. Bu biraz uyku sırasında gördüğümüz düşlere benzer. Bunların hepsi normaldir.Fakat kimi insanlar hasta oldukları için sanrı görürler. Hastalığa göre farklı duyu organları etkilenir. Optik halüsinasyonlar, yani görülebilen sanrılar, organik hastalıklara bağlı olarak ortaya çıkabilirler. Örneğin felç, göz hastalıkları veya beyin tümörü gibi. Uyuşturucu bağımlıları da çok sık halüsinasyon görürler. Alkolikler beyaz fare, Extacy gibi sentetik uyuşturucu bağımlıları ise ürkütücü tuhaf olaylar görürler. Akustik yani seslerin duyulduğu sanrılar genelde şizofreni gibi ruhsal hastalıklarla ilgilidir.
Gördüğünüz gibi halüsinasyonlar normal olduğu gibi hastalıklara da bağlı olabiliyor. Her zamanki koşullarda yaşadığımız sürece örneğin karanlık odada değilsek ve bir fil hakkında düşünmüyorsak, duyu organlarının algılama bozuklukları bir alarm sinyalidir.
Halüsinasyonların organik veya ruhsal hastalıklara bağlı olarak geliştiği bugün artık tıptaki modern yöntemlerle kolayca saptanabilmekte; sanrıların ortaya çıkış nedenleri genelde ruhsal sorunlardır.
Hiç varolmadıkları halde tuhaf sesler de duyabiliriz. Kulakta uzun süre devam eden veya hiç kaybolmayan bu seslere doktorlar halüsinasyon değil kulak çınlaması (tinnitüs) teşhisi koyarlar. Kulak çınlaması bazı durumlarda çok eziyet verebilir. Düşünün, uyumak için yatağa giriyorsunuz, hiçbir yerde ses olmamasına rağmen sizin kulağınızda mesela "davullar çalıyor" ve bir türlü susmak bilmiyorlar.
Araştırmacılar günden güne yayılan tinnitüs hastalığından ruhsal ve bedensel gerilimlerin sorumlu olduğunu buldular. Örneğin okulda veya işyerinde yaşanan stres bile kulak çınlamasına neden olabiliyor. Ne var ki kronik kulak çınlamasının henüz etkili bir tedavisi yoktur.
Ruh hastalıklarından şizofreni, psikozlar, psikonevrozlar, kısa sürede gelişen iç sıkıntısı hallerinde halüsinasyonlar sık görülür.
Beynin bir kısmını veya tamamını ilgilendiren tahribatlarda, tifo, menenjit, aşırı alkol kullanımı gibi durumlarda da çeşitli halüsinasyonlar ortaya çıkabilir.
İlaçlardan LSD, amfetamin, kannabiol, meskalin, psilosibin, esrar, morfin, kokain gibi maddelerle de halüsinasyon meydana getirmek mümkündür. Bu maddeler bu özelliklerinden dolayı, ilaç biliminde halüsinojenler denir.
Ruh hastalıklarında sıklıkla karşılaşılan bir durumdur. 5 duyunun da halüsinasyonu olabilir; görme, işitme, dokunma, koklama ve tat duyusu. Halüsinasyonlarda kişi, bir hastalığının olduğunu bilmeden, gördükleri, işittikleri ve hissettiklerine... tamamıyla inanır. Gözlerinde bozukluk olan şahısta veya migrende görülen ışık parıltıları halüsinasyon içine dahil edilmez. Bunlarda hasta olayın nedeni bilmektedir.
Hastanın düşünce ve fikirlerinin dışarıya aktarıldığını sanması, düşüncelerinin bir başkası tarafından biliniyormuş hissine kapılması, yabancı fikirlerin kafasına direkt olarak sokulduğunu zannetme gibi çeşitli ruhsal halüsinasyonlar da vardır.
Normal kişilerde aşırı fiziksel ve ruhsal yorgunluk, ihtiyarlık zamanında uykuya dalarken ve uyanırken görülen geometrik şekiller, gri veya renkli nesneler görülmesi normal olarak kabul edilir.
Sanrılar, duyu organlarımızın gerçekte var olmayan algılamalarıdır. Beyin bunları "uydurur". Hepimiz halüsinasyon görebiliriz. Mesela şimdi "Lütfen aklına filleri getirme" cümlesini okuduğunda aklında ister istemez bir filin görüntüsü canlanır. Halüsinasyonlar, görülebilir, duyulabilir, hissedilebilir, koklanabilir ve tadı alınabilir olgulardır.
Dış uyarıcıların yokluğunda yaşanan halüsinasyonlar, düşüncelerden değil, gerçek mekandan kaynaklanıyormuş gibi yaşanır ve normal bir algının niteliklerine sahiptir, yani canlıdır, somuttur ve inandırıcıdır, bilinçli maniplasyona açık değildir. Halüsinasyonların, yanılsamalar ile karıştırılmaması gerekir. Yanılsamalar, gerçek bir dış uyarıcının yanlış algılanmasından veya yanlış yorumlanmasından kaynaklanır. Ayrıca rüya görmede, uykuya dalarken (hipnagojik), ya da uyanırken (hipnogojik) hissedilen algı yanılmalarıyla da karıştırılmamalıdır. Halüsinasyon yaşantısı kişi tarafından kuruntulu bir tarzda yorumlanabilir de, yorumlanmayabilir de. Örneğin işitsel halüsinasyonları olan bir insan, duyu algılarının gerçek olmadığını fark edebilir, buna karşılık bir başkası duyu algısının bağımsız, fiziksel bir gerçekliği olduğuna inanabilir. Halüsinasyonlar sadece gerçeklik testinde bariz bir kusur varsa psikotik olarak değerlendirilir. Ayrıca örneğin dini ayinlerde yaşanan halüsinasyonların genellikle patolojik bir anlamı yoktur. Halüsinasyonların her türlüsü paranoid şizofrenide görülür; belli türleri enfeksiyonel hastalıklarda, uyuşturucu, alkol sarhoşluğunda, metal zehirlenmesinde, epilepside, beyin tümörü rahatsızlıklarında, vb. görülebilir. Ayrıca beynin belli merkezlerinin elektrikle uyarılması sonucu deneysel olarak da üretilebilir.
Bilim adamları karanlıkta tutulan her insanın halüsinasyon görebileceğini saptadılar. Bu durumda beynin yapacak bir şeyi olmadığı için kendi görüntülerini yaratır. Bu biraz uyku sırasında gördüğümüz düşlere benzer. Bunların hepsi normaldir.Fakat kimi insanlar hasta oldukları için sanrı görürler. Hastalığa göre farklı duyu organları etkilenir. Optik halüsinasyonlar, yani görülebilen sanrılar, organik hastalıklara bağlı olarak ortaya çıkabilirler. Örneğin felç, göz hastalıkları veya beyin tümörü gibi. Uyuşturucu bağımlıları da çok sık halüsinasyon görürler. Alkolikler beyaz fare, Extacy gibi sentetik uyuşturucu bağımlıları ise ürkütücü tuhaf olaylar görürler. Akustik yani seslerin duyulduğu sanrılar genelde şizofreni gibi ruhsal hastalıklarla ilgilidir.
Gördüğünüz gibi halüsinasyonlar normal olduğu gibi hastalıklara da bağlı olabiliyor. Her zamanki koşullarda yaşadığımız sürece örneğin karanlık odada değilsek ve bir fil hakkında düşünmüyorsak, duyu organlarının algılama bozuklukları bir alarm sinyalidir.
Halüsinasyonların organik veya ruhsal hastalıklara bağlı olarak geliştiği bugün artık tıptaki modern yöntemlerle kolayca saptanabilmekte; sanrıların ortaya çıkış nedenleri genelde ruhsal sorunlardır.
Hiç varolmadıkları halde tuhaf sesler de duyabiliriz. Kulakta uzun süre devam eden veya hiç kaybolmayan bu seslere doktorlar halüsinasyon değil kulak çınlaması (tinnitüs) teşhisi koyarlar. Kulak çınlaması bazı durumlarda çok eziyet verebilir. Düşünün, uyumak için yatağa giriyorsunuz, hiçbir yerde ses olmamasına rağmen sizin kulağınızda mesela "davullar çalıyor" ve bir türlü susmak bilmiyorlar.
Araştırmacılar günden güne yayılan tinnitüs hastalığından ruhsal ve bedensel gerilimlerin sorumlu olduğunu buldular. Örneğin okulda veya işyerinde yaşanan stres bile kulak çınlamasına neden olabiliyor. Ne var ki kronik kulak çınlamasının henüz etkili bir tedavisi yoktur.
Ruh hastalıklarından şizofreni, psikozlar, psikonevrozlar, kısa sürede gelişen iç sıkıntısı hallerinde halüsinasyonlar sık görülür.
Beynin bir kısmını veya tamamını ilgilendiren tahribatlarda, tifo, menenjit, aşırı alkol kullanımı gibi durumlarda da çeşitli halüsinasyonlar ortaya çıkabilir.
İlaçlardan LSD, amfetamin, kannabiol, meskalin, psilosibin, esrar, morfin, kokain gibi maddelerle de halüsinasyon meydana getirmek mümkündür. Bu maddeler bu özelliklerinden dolayı, ilaç biliminde halüsinojenler denir.