Soru
Hocam, kusura bakmamanızı rica ederek size bir soru sormak istiyorum. Bir kadının eşinin cinsel isteğine cevap vermesi bir robotun kullanılması gibi sınırsız bir istek hakkı mıdır? Bunu karşılıklı bir istek ve tatmin olarak görmek gerekmez mi? Konu dine dayandırılınca kadının sağlığı hiç önemli değilmiş gibi bir algı oluşuyor. Siz ne diyorsunuz? Teşekkür ederim.
Cevap
Başta Buharî ve Müslim olmak üzere temel hadis kitaplarımızda kadının eşinin cinsel içerikli isteğine cevap vermemesi bir günah olarak önümüze konmaktadır. Bu doğrudur. Böyle bir tavrı Peygamber aleyhisselam efendimiz “meleklerin ona lanet etmesi” ile özetlenecek bir hata olarak göstermiştir. Meleklerin lanet etmesinin ise Allah’ın razı olmadığı bir işi simgelediğini gayet rahatlıkla söyleyebiliriz. Bunun anlamı ise kadının bu tavrının günah olarak yazılmasıdır. Şunu da tespit etmeliyiz: Erkeğin kadından bu alandaki isteği sınırsız ve ölçüsüz bir istek değildir. Fıkhımızda şu ölçülerle daire içine alınmış bir istek olduğunu bilmeliyiz:
Dinen geçerli sayılabilecek bir özre dayalı olduğunda kadının kendisini uzak tutmasında bir sakınca yoktur. Doktor onaylı bir sağlık sorunu bulunması, bir yakınının ölümü gibi aşırı duygusallığının bulunduğu güne rastlaması kabul edilebilecek özürlerdendir.
Kadın için sakıncalı yani günah denecek durumun oluşması erkeğin bu nedenle küskün kalmasına dayalıdır. Erkeğin küskünlüğü geçici ise veya geçmiş ise ya da kadın bir yolla eşinin gönlünü almayı becerebilmiş ise yine sorun yok demektir.
Kadının bu tavrının süreklilik arz etmesi lanetin de sürekli olmasını gerektirecektir, kadın tavrını sonlandırdı ise yine problem yoktur.
Erkeğin zulüm denebilecek bir tavrına karşılık kadın kendisini müdafaa için böyle bir karşı tavır göstermek zorunda kaldı ise vebalden söz edilmeyebilir.
Erkeğin arzusu kadının yerine getirmesi gereken farz ibadetlere mani oluyorsa bu durumda da vebal söz konusu olmayacağı gibi kadın için yapması gerekeni yapmıştır da diyebiliriz.
Erkeğin isteğinin kadın açısından aybaşı, lohusalık gibi yasaklı bir zamana rastlaması itiraz etmesi ve kendisini kollaması gereken bir tavır gerektirecektir ki kadın asla böyle bir tavırdan ötürü mesul olmaz aksine gerekeni yapmış olur.
Kadının oruç tutarken onu orucunu bozmaya zorlaması farz bir ibadete engel olmak olacağından kadın asla böyle bir isteğe cevap vermeyecektir, vermemelidir. Aynı şey ihramlı iken gerçekleşirse yine aynı karşı tepkisini göstermelidir.
Kadının, erkekten gelen caiz olmayacak ilişki isteğine karşı olumsuz tepkisi de görevidir.
Nureddin Yıldız /Fetva Meclisi
Hocam, kusura bakmamanızı rica ederek size bir soru sormak istiyorum. Bir kadının eşinin cinsel isteğine cevap vermesi bir robotun kullanılması gibi sınırsız bir istek hakkı mıdır? Bunu karşılıklı bir istek ve tatmin olarak görmek gerekmez mi? Konu dine dayandırılınca kadının sağlığı hiç önemli değilmiş gibi bir algı oluşuyor. Siz ne diyorsunuz? Teşekkür ederim.
Cevap
Başta Buharî ve Müslim olmak üzere temel hadis kitaplarımızda kadının eşinin cinsel içerikli isteğine cevap vermemesi bir günah olarak önümüze konmaktadır. Bu doğrudur. Böyle bir tavrı Peygamber aleyhisselam efendimiz “meleklerin ona lanet etmesi” ile özetlenecek bir hata olarak göstermiştir. Meleklerin lanet etmesinin ise Allah’ın razı olmadığı bir işi simgelediğini gayet rahatlıkla söyleyebiliriz. Bunun anlamı ise kadının bu tavrının günah olarak yazılmasıdır. Şunu da tespit etmeliyiz: Erkeğin kadından bu alandaki isteği sınırsız ve ölçüsüz bir istek değildir. Fıkhımızda şu ölçülerle daire içine alınmış bir istek olduğunu bilmeliyiz:
Dinen geçerli sayılabilecek bir özre dayalı olduğunda kadının kendisini uzak tutmasında bir sakınca yoktur. Doktor onaylı bir sağlık sorunu bulunması, bir yakınının ölümü gibi aşırı duygusallığının bulunduğu güne rastlaması kabul edilebilecek özürlerdendir.
Kadın için sakıncalı yani günah denecek durumun oluşması erkeğin bu nedenle küskün kalmasına dayalıdır. Erkeğin küskünlüğü geçici ise veya geçmiş ise ya da kadın bir yolla eşinin gönlünü almayı becerebilmiş ise yine sorun yok demektir.
Kadının bu tavrının süreklilik arz etmesi lanetin de sürekli olmasını gerektirecektir, kadın tavrını sonlandırdı ise yine problem yoktur.
Erkeğin zulüm denebilecek bir tavrına karşılık kadın kendisini müdafaa için böyle bir karşı tavır göstermek zorunda kaldı ise vebalden söz edilmeyebilir.
Erkeğin arzusu kadının yerine getirmesi gereken farz ibadetlere mani oluyorsa bu durumda da vebal söz konusu olmayacağı gibi kadın için yapması gerekeni yapmıştır da diyebiliriz.
Erkeğin isteğinin kadın açısından aybaşı, lohusalık gibi yasaklı bir zamana rastlaması itiraz etmesi ve kendisini kollaması gereken bir tavır gerektirecektir ki kadın asla böyle bir tavırdan ötürü mesul olmaz aksine gerekeni yapmış olur.
Kadının oruç tutarken onu orucunu bozmaya zorlaması farz bir ibadete engel olmak olacağından kadın asla böyle bir isteğe cevap vermeyecektir, vermemelidir. Aynı şey ihramlı iken gerçekleşirse yine aynı karşı tepkisini göstermelidir.
Kadının, erkekten gelen caiz olmayacak ilişki isteğine karşı olumsuz tepkisi de görevidir.
Nureddin Yıldız /Fetva Meclisi