Eşcinsellik bir hastalık mıdır, tercih midir?
"Tüm dünyada hızla artmasına, artık yadırganmaz görünmesine rağmen hala çok tartışılıyor. Tedavi edilebilir bir hastalık mı, ne tür önlemler alınmalı? Cised eşcinsellik hakkında bilmediğimiz herşeyi açıkladı..."
Yüzyıllardır hayatın tam ortasında varlığını koruyan, toplum tarafından kabullenilmeyen, çok yanlış bir şekilde utanç verici bir unsur olarak değerlendirilen, ancak yeni yeni tartışılmaya ve adı konulmaya başlanan bir olgu olan eşcinsellik hakkında Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği - CİSED bir anket çalışması yaptı. Amerikalı Psikolog Dr. Joseph Nicolosi'nin "Erkek Homoseksüeller İçin Onarım Terapisi" adlı kitabının türkçeye çevrilmesi ve basılmasının ardından alevlenen, "eşcinsellik bir hastalık mıdır?" tartışmasına da açıklık getirebilecek anket çalışması ve merak edilen tüm bilgileri bu yazıda bulacaksınız.
EŞCİNSELLİK NEDİR?
Toplum tarafından kabullenilmeyen ve normal dışı bir unsur olarak değerlendirilen eşcinselliğin kişinin cinsel olarak kendi cinsine ilgi duyması olarak tanımlanabileceğini söyleyen CİSED Başkanı Uzman Psikolojik Danışman Dr. Cem Keçe; "Eşcinsellere verilen adlardan en çok kullanılanlardan biri de yabancı bir dilden aktarılmış olan homoseksüel kelimesidir. Türk Dil Kurumu'nun Türkçe Sözlüğü'nde homoseksüelin karşılığı ise; cinsel isteklerini kendi cinsinden kimselerle yatıştırmak huyunda olan kimsedir. Cinsel terslik olarak da adlandırılan eşcinsellik; erkek veya kadın olarak bir insanın libido yönelimi ve doyumu itibariyle yine kendi cinsine sevgi ve cinsel ilişki arzusu ile dönmesidir." dedi.
EŞCİNSELLİK RUHSAL BİR BOZUKLUK MUDUR?
Eşcinselliğin uzun yıllar, bir kimlik bozukluğu, hastalık veya sapıklık olarak algılandığına dikkat çeken CİSED Genel Sekreteri Cinsel Terapist Psk. Gülüm Bacanak; "1974 yılında Amerikan Psikiyatri Birliği ve daha sonra 1992 yılında Avrupalılar (ICD) eşcinselliğin sapıklık/sapkınlık olmadığı kararını almışlar ve bu kavramı hastalık sınıflandırmalarından çıkarmışlar, ancak anormal bir davranış olmadığını söylememişlerdir. Yani "eşcinsellik normal dışı bir davranıştır, sapkınlık değildir" demişlerdir. Bu nedenle eşcinsellik halkta, politikacılar arasında ve bilim çevrelerinde hala tartışılmaktadır. Çünkü cinsel sapkınlık; cinsel açıdan sağlıklı olmama ve dolayısıyla normal olandan sapma durumudur, yani küçük çocuklara karşı hissedilen cinsel istek, her tür fetişizm, kişinin birlikte olduğu kişinin idrarını içmesi yahut dışkısını yemesi ve tüm bunların cinsel haz uğruna yapılması vb. durumların genel ismidir.
Ruhsal bozukluk veya anormal davranış ise, göreceli kavramlardır. Zira öncelikle normalin tarif edilmesi gerekir. Yaşadığı toplumdaki kişilerin çoğunluğunun değer yargılarını benimseyen ve toplumun geneline uygun davranan birey normal, aykırı hareket eden birey ise anormal olarak adlandırılabilir. Bu açıdan bakıldığında eşcinsellik anormal bir davranış olarak görülebilir. Ancak ruhsal bozukluk olup olmadığını belirleyen en önemli etken ise; kişinin kendini nasıl hissettiğidir.
Eşcinsellerin kendilerini suçlu, huzursuz, yalnız, depresif, sıkıntılı ve gergin hissetmeleri sık rastlanan bir durumdur. Yani ruhuna ve benliğine aykırı olduğu halde eşcinsel eylemlerini sürdürmek zorunda kalmak veya dürtüyü kontrol edememek kişide ruhsal sıkıntı yaratabilir.
Ayrıca eşcinsellik; özgür bir tercihin değil, çocuklukta yaşanan travmaların bir sonucudur. Bu açıdan baktığımızda da, eşcinsellik ruhsal bir bozukluktur, bir cinsel eğilim bozukluğudur, bir cinsel kimlik bozukluğudur." dedi.
EFEMİNE OLMAK EŞCİNSELLİK DEĞİLDİR
Eşcinsellik kavramı birçok farklı eğilimi veya tanımı içinde barındırabiliyor. Türkiye'de eşcinsel denince, çoğu kişinin aklına ağır makyajlı şarkıcılar, travestiler, kırıtarak yürüyen ve kadınsı giyinip konuşan, dar blucinli genç erkekler geliyor. Tabi bu durum bir kavram karmaşasını da beraberinde getiriyor: "Travesti ve eşcinselin farkı nedir?" vb. Eşcinsellikle transseksüellik aynı değildir, farklı kavramlardır.
Eşcinsel; kendi cinsine ilgi duyan kişidir.
Biseksüel; her iki cinse de ilgi duyan kişidir.
Heteroseksüel; karşı cinse ilgi duyan kişidir.
Lezbiyen; eşcinsel kadındır.
Gay ise; eşcinsel erkektir.
Travesti; kendi biyolojik cinsiyetinden memnun olan ve karşı cinsin giysilerini giymekten hoşlanan kişidir.
Transseksüel ise; kendi biyolojik cinsiyetinden memnun olmayıp karşı cinse geçmek isteyen ya da geçmiş kişidir.
Homofobi; eşcinsellere yönelik kaygı, korkuya da nefret olarak tanımlanabilir.
Efemine ise; türkçede kadınsı anlamındaki kullanılan bir sıfattır ve bir erkeğe ait kadınsı nitelikleri betimlemek için kullanılır.
Yani efemine olmak eşcinsellik değildir.
EŞCİNSELLİĞİN GÖRÜLME ORANI
ABD'de yapılan araştırmaların erkeklerin %20'sini, kadınların ise %18'ini eşcinsel eğilim içinde gösterdiğine dikkat çeken Cinsel Terapist Psk. Gülüm Bacanak; "CİSED'in 2004 yılından beri yaptığı ve şu an itibarıyla 5000 kişiye ulaşan Eşcinsellik Anketi'ne göre; ülkemizde eşcinsellik oranı %12 gibi gözükmektedir. Ancak konunun hassasiyeti ve gizli eşcinsellerin sayısı göz önüne alındığında bu oranın daha fazla olması muhtemeldir." dedi.
"Tüm dünyada hızla artmasına, artık yadırganmaz görünmesine rağmen hala çok tartışılıyor. Tedavi edilebilir bir hastalık mı, ne tür önlemler alınmalı? Cised eşcinsellik hakkında bilmediğimiz herşeyi açıkladı..."
Yüzyıllardır hayatın tam ortasında varlığını koruyan, toplum tarafından kabullenilmeyen, çok yanlış bir şekilde utanç verici bir unsur olarak değerlendirilen, ancak yeni yeni tartışılmaya ve adı konulmaya başlanan bir olgu olan eşcinsellik hakkında Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği - CİSED bir anket çalışması yaptı. Amerikalı Psikolog Dr. Joseph Nicolosi'nin "Erkek Homoseksüeller İçin Onarım Terapisi" adlı kitabının türkçeye çevrilmesi ve basılmasının ardından alevlenen, "eşcinsellik bir hastalık mıdır?" tartışmasına da açıklık getirebilecek anket çalışması ve merak edilen tüm bilgileri bu yazıda bulacaksınız.
EŞCİNSELLİK NEDİR?
Toplum tarafından kabullenilmeyen ve normal dışı bir unsur olarak değerlendirilen eşcinselliğin kişinin cinsel olarak kendi cinsine ilgi duyması olarak tanımlanabileceğini söyleyen CİSED Başkanı Uzman Psikolojik Danışman Dr. Cem Keçe; "Eşcinsellere verilen adlardan en çok kullanılanlardan biri de yabancı bir dilden aktarılmış olan homoseksüel kelimesidir. Türk Dil Kurumu'nun Türkçe Sözlüğü'nde homoseksüelin karşılığı ise; cinsel isteklerini kendi cinsinden kimselerle yatıştırmak huyunda olan kimsedir. Cinsel terslik olarak da adlandırılan eşcinsellik; erkek veya kadın olarak bir insanın libido yönelimi ve doyumu itibariyle yine kendi cinsine sevgi ve cinsel ilişki arzusu ile dönmesidir." dedi.
EŞCİNSELLİK RUHSAL BİR BOZUKLUK MUDUR?
Eşcinselliğin uzun yıllar, bir kimlik bozukluğu, hastalık veya sapıklık olarak algılandığına dikkat çeken CİSED Genel Sekreteri Cinsel Terapist Psk. Gülüm Bacanak; "1974 yılında Amerikan Psikiyatri Birliği ve daha sonra 1992 yılında Avrupalılar (ICD) eşcinselliğin sapıklık/sapkınlık olmadığı kararını almışlar ve bu kavramı hastalık sınıflandırmalarından çıkarmışlar, ancak anormal bir davranış olmadığını söylememişlerdir. Yani "eşcinsellik normal dışı bir davranıştır, sapkınlık değildir" demişlerdir. Bu nedenle eşcinsellik halkta, politikacılar arasında ve bilim çevrelerinde hala tartışılmaktadır. Çünkü cinsel sapkınlık; cinsel açıdan sağlıklı olmama ve dolayısıyla normal olandan sapma durumudur, yani küçük çocuklara karşı hissedilen cinsel istek, her tür fetişizm, kişinin birlikte olduğu kişinin idrarını içmesi yahut dışkısını yemesi ve tüm bunların cinsel haz uğruna yapılması vb. durumların genel ismidir.
Ruhsal bozukluk veya anormal davranış ise, göreceli kavramlardır. Zira öncelikle normalin tarif edilmesi gerekir. Yaşadığı toplumdaki kişilerin çoğunluğunun değer yargılarını benimseyen ve toplumun geneline uygun davranan birey normal, aykırı hareket eden birey ise anormal olarak adlandırılabilir. Bu açıdan bakıldığında eşcinsellik anormal bir davranış olarak görülebilir. Ancak ruhsal bozukluk olup olmadığını belirleyen en önemli etken ise; kişinin kendini nasıl hissettiğidir.
Eşcinsellerin kendilerini suçlu, huzursuz, yalnız, depresif, sıkıntılı ve gergin hissetmeleri sık rastlanan bir durumdur. Yani ruhuna ve benliğine aykırı olduğu halde eşcinsel eylemlerini sürdürmek zorunda kalmak veya dürtüyü kontrol edememek kişide ruhsal sıkıntı yaratabilir.
Ayrıca eşcinsellik; özgür bir tercihin değil, çocuklukta yaşanan travmaların bir sonucudur. Bu açıdan baktığımızda da, eşcinsellik ruhsal bir bozukluktur, bir cinsel eğilim bozukluğudur, bir cinsel kimlik bozukluğudur." dedi.
EFEMİNE OLMAK EŞCİNSELLİK DEĞİLDİR
Eşcinsellik kavramı birçok farklı eğilimi veya tanımı içinde barındırabiliyor. Türkiye'de eşcinsel denince, çoğu kişinin aklına ağır makyajlı şarkıcılar, travestiler, kırıtarak yürüyen ve kadınsı giyinip konuşan, dar blucinli genç erkekler geliyor. Tabi bu durum bir kavram karmaşasını da beraberinde getiriyor: "Travesti ve eşcinselin farkı nedir?" vb. Eşcinsellikle transseksüellik aynı değildir, farklı kavramlardır.
Eşcinsel; kendi cinsine ilgi duyan kişidir.
Biseksüel; her iki cinse de ilgi duyan kişidir.
Heteroseksüel; karşı cinse ilgi duyan kişidir.
Lezbiyen; eşcinsel kadındır.
Gay ise; eşcinsel erkektir.
Travesti; kendi biyolojik cinsiyetinden memnun olan ve karşı cinsin giysilerini giymekten hoşlanan kişidir.
Transseksüel ise; kendi biyolojik cinsiyetinden memnun olmayıp karşı cinse geçmek isteyen ya da geçmiş kişidir.
Homofobi; eşcinsellere yönelik kaygı, korkuya da nefret olarak tanımlanabilir.
Efemine ise; türkçede kadınsı anlamındaki kullanılan bir sıfattır ve bir erkeğe ait kadınsı nitelikleri betimlemek için kullanılır.
Yani efemine olmak eşcinsellik değildir.
EŞCİNSELLİĞİN GÖRÜLME ORANI
ABD'de yapılan araştırmaların erkeklerin %20'sini, kadınların ise %18'ini eşcinsel eğilim içinde gösterdiğine dikkat çeken Cinsel Terapist Psk. Gülüm Bacanak; "CİSED'in 2004 yılından beri yaptığı ve şu an itibarıyla 5000 kişiye ulaşan Eşcinsellik Anketi'ne göre; ülkemizde eşcinsellik oranı %12 gibi gözükmektedir. Ancak konunun hassasiyeti ve gizli eşcinsellerin sayısı göz önüne alındığında bu oranın daha fazla olması muhtemeldir." dedi.