Anksiyete tanımını geniş anlamda, tehlike beklentisi ile ilişkili duygusal huzursuzluk olarak yapabiliriz.Anksiyete, insanın deneyim ve beklentilere göre oluşabildiği gibi, birçok psikiyatrik bozukluk ve fizyolojik hastalıkta da görülebilir.Seperasyon anksiyetesi, panik bozukluk, fobik bozukluk ve kaçıngan davranış bozukluğu çocukluk ve ergenlik döneminde belirgin sıkıntı ve işlev kaybına yol açsalar da, çoğu kez prognozları iyi olup, yetişkinlik dönemine kalıcı izler bırakmaz.
Burada sadece ciddi seperasyon anksiyetesi bozukluğunun bir istisna olarak uzun dönemli psikolojik sorunlara yol açacağını söyleyebiliriz.Çocuğunu psikiyatriste götüren ebeveyn çoğu kez endişelidir. Çocuğun sorunu ve alacağı yardımla ilgili ön yargıları olabildiği gibi çocuktaki sorundan dolayı suçlanma korkusu da yaşarlar. Psikiyatri ve psikoterapi ile ilgili kulaktan dolma bilgiler tedirginliği arttırabilir. Ayrılmış eşlerde ise çoğu kez öbür ebeveyni suçlama eğilimi vardır.
Çocuktaki anksiyetede hatalı ebeveyn uygulamalarının, kalıtsal hastalıkların, ebeveyndeki psikolojik sorunların ve ebeveyn yaşantısındaki olumsuzlukların büyük rolü olabilir. Bunları dikkate almadan çocuğa yapılacak tedavi boşa zaman kaybı olacaktır.Çocukta anksiyete belirtileri, aynı erişkinlerde olduğu gibidir. Çarpıntı, kalp hızında artma, yüz kızarması veya solması, kaslarda kasılma ve kramplar, nefes yetmezliği belirtileri, titreme, terleme, el ve ayakların soğuk olması, karın ağrıları, bulantı, kusma, baş ağrısı, baş dönmesi, sık idrara çıkma, bayılma, sinirlilik, huzursuzluk, aşırı uyanıklık, uykusuzluk, utangaçlık, anneye bağımlılık, içe dönüklük, sosyal ortamlarda huzursuzluk, aşırı risk alma ya da riskten tamamen kaçınma gibi bulgular çocukta anksiyete belirtilerini oluşturur.
Erken bebeklikte genel sıkıntı hali, sürekli ağlama, huzursuzluk, kolik ağrıları, gaz sancıları anksiyete belirtileri olabilir.6-9. aylarda yabancı birinin yaklaşması, yükseklik, parlak ışık gibi durumlar, okul öncesi dönemde bedensel zararlardan duyulan özgün korkular, hayvan korkuları, çocukluk korkularının özel durumları olup, psikiyatride normal davranış ile psikopatolojinin sınırlarını çizmek her zaman kolay değildir. Çocuğun yaşsal gelişimine uygun çocukluk korkuları her zaman göz önünde tutulmalıdır. Psikiyatrideki temel kuralımız, çocuğun beklenen yaşına uygun sosyal ve akademik aktivitelere katılıp katılmamasıdır.
Anksiyete bozukluğu tanısında, tanısında, çocuk ve ergenlerde de aynı yetişkinlerde olduğu gibi başlangıç hikâyesi, anksiyete belirtilerinin gelişimi, ebeveyn ayrılığı, okul değişimi gibi stresör faktörlerin varlığı, tıbbi öykü, ailenin psikiyatrik-psikolojik durumu ve mental durum değerlendirmesi önemlidir.Çocuklarda anksiyete bozukluğu tedavisinde bilişsel davranışçı terapiler, psikodinamik psikoterapi ve aile terapisi önemli yer tutar. Gereğinde anksiyete semptomlarını geriletmek için trisiklik antidepresanlar, selektif serotonin gerialım inhibitörleri, benzodiazepinler ve bazı antihistaminikler psikiyatrist gözetiminde kullanılabilir.
Yan etkilerinden dolayı nöroleptik ilaçlar, çocuklarda anksiyete bozukluğu tedavisinde genelde tercih edilmez.Seperasyon Anksiyetesi Bozukluğu (SAB):Seperasyon anksiyetesi, çocukluktaki anksiyete bozukluklarının en önemlisidir. Seperasyon anksiyeteli bir çocuk için yeni doğan her gün tehlike duygusu ile başlayacaktır.Yaygın bir huzursuzluktan açık bir panik haline kadar giden klinik bir tablo oluşabilir. Bir çok aile çocuğun somatik şikayetleri belirginleştiğinde veya okula gitmeyi reddettiğinde psikiyatriste müracaat eder.
Seperasyon anksiyetesi 6. ayda başlayıp 15-20. aylarda zirve yaparak 3. yaşın içinde kaybolan gelişimsel normal bir süreç olup, uzaması ve belirtilerin şiddeti seperasyon anksiyetesi bozukluğu tanısına götürür.Kızlarda bazen hafifçe daha sık gözlense de, hemen hemen cinsiyet farkı gözetmez. Okul çağı çocuklarında %4-5 oranında seperasyon anksiyetesi bozukluğu saptanır. Ergenlik döneminde bu oran %2’ lere iner. Vakalara %30-40 diğer anksiyete bozuklukları da eşlik eder.Çocuğun ve ebeveynin bağımlı kişilik özelliği, seperasyon (ayrılık) anksiyetesi bozukluğunda önemli rol oynar.
Burada katı ve cezalandırıcı bir süperego söz konusu olup, bilinçdışında ebeveyne saldırgan yansıtmalar vardır. Otoriteyle ilişkiler çok duyarlıdır. Tüm olgularda hasta ile birincil bakım veren arasında anksiyeteli bağlanma veya hostil bağlanma ilişkisi vardır. Çocuk oral, anal, fallik dönemdeki tüm agresif arzularının cezası olarak terk edileceği korkusundadır.Anne-çocuk ilişkisinin kalitesi seperasyon (ayrılık) anksiyetesi bozukluğunda (SAB) bir faktördür. Anneler kendi anneleriyle ciddi bağımlılık yaşamış iseler, aynı bağımlılığı bilinçdışı olarak çocuklarına yansıtabilirler.Çocuk küçükse ve belirtiler ileri derecede değilse aile ve çocuğa verilecek psikolojik danışmanlık seperasyon anksiyetesi tedavisine yetebilir.
Ağır durumlarda davranışçı psikoterapi gerekebilir. Gereğinde farmakoterapi, psikoterapiye eklenebilir.Çocuklarda Yaygın Anksiyete Bozukluğu:Güven için yoğun ihtiyaç duyan ve bir türlü rahatlayamayan çocuk sıklıkla bedensel belirtiler duyar. Hemen her gün konsantrasyonda zorluk, huzursuzluk, aşırı uyarılmışlık hali, kaslarda gerilme, uyku bozuklukları, kalp ve göğüste sıkışma hissi, çabuk yorulma, aşırı heyecan duyma gibi belirtiler psikiyatrik tabloyu oluşturur.
Arkadaşlarla kendini kıyaslama, rekabet, kendilik imajının yerleşmesi sırasında bir miktar normal gelişim kaygısı olmakla birlikte, birçok yaygın anksiyete bozukluğu vakasının temelinde bu gelişimsel temalar yatar.İlk çocuklarda, başarıya endeksli çekirdek ailelerde, yüksek sosyoekonomik sınıfa dâhil ailelerde risk yükselmektedir. Ailede benzer psikiyatrik patoloji ve alkolizm varlığı da çocukta yaygın anksiyete bozukluğu riskini arttırır.Aşırı kafein kullanımı, stimulan kullanımı, tirotoksikoz (hipertiroidi), hipoglisemi, lupus, feokromastoma gibi tıbbi nedenler ayırıcı tanıda mutlaka göz önünde tutulmalıdır.
Çocukluk Döneminin Kaçıngan Bozukluğu:Genellikle ilkokulun ilk yıllarında ortaya çıksa da başlangıcı 3 yaş civarında yabancı anksiyetesine dayanabilir. Bebeklik döneminde yabancıya yavaş ısınma gibi huy özellikleri ilk belirtiler olabilir. Tanıdık olmayana davranışsal ketlenme, kaçıngan bozukluğa zemin hazırlamakla birlikte diğer anksiyete bozukluklarına da öncü olabilir.Bu çocuklar tanıdık olmayanlarla karşılaştıklarında anksiyete belirtileri gösterirler, huzursuzlaşırlar. Utangaç ve içe kapanık yapıya sahiptirler.
Her yeni durum büyük bir tedirginlik kaynağı olabilir. Yaşıtlarına göre sosyal yetenekleri zayıftır. Spor ve grup aktivitelerinden uzak dururlar. Grup içindeki rekabeti tüm ağırlığıyla kendi üzerlerinde bireyselleştirirler. Yaşıtlarının alay etmelerine büyük kızgınlık, yoğun utanma ve içe dönme tepkisi verirler.Bir çeşit sosyal fobi olan kaçıngan bozuklukta katı ve cezalandırıcı bir süperego vardır. Bu durumdaki birçok çocuk gayet zeki olup, çok okur ve bilgisayarda başarılı olur. Eleştiriye olumsuz, tepkilere aşırı duyarlı reaksiyon gösterirler.
Çocukta Panik Bozuklukanik bozukluk, orta çocukluk çağında görülmeye başlar, 15-20 yaş arası zirve yaptığı dönemdir.Tipik olarak spesifik anksiyete oluşturacak bir durum olmaksızın, beklenmedik çok yoğun anksiyete ile oluşan psikiyatrik tablo panik atak olarak tanımlanır. Çocuk titreme, ölüm korkusu ya da deli olma korkusu içindedir. Elinden ayağından can gitmiş, çarpıntı, nefes darlığı çekmekte, her an bayılacak gibidir.
Panik atağın dönemsel olmadığı kabul edilse de bazı çocuklar okuldan kaçınma ve okul fobisi geliştirebilirler ki, bu durum psikiyatristleri primer veya sekonder noktasında çelişkiye düşürür.Sıklığı yetişkinlere göre çok daha azdır. Tanıdık olmayanlara karşı davranışsal ketlenme özelliği gösteren, utangaç ve sosyal çekingen çocuklarda çoğu kez diğer anksiyete bozukluklarının öncüsü olarak kabul edilir.Bronkospazm, stresin uyardığı astım, temporal lob epilepsisi, konversiyon bozukluğu ayırıcı tanıda gözden kaçırılmamalıdır.
Çocuklarda Fobik Bozukluk:Korkular çocuklarda yaygın bir durum olup, çoğu kez doğaldır. Kaçınma davranışı ile seyredip, sosyal ve işlevsel fakirleşmeye neden olan özel bir korku, fobi adını alır. Kişi bu korkusunun abartılı ve mantıksız olduğunun farkındadır.Gelişimsel normal korkular ve diğer anksiyete bozuklukları fobilerden ayrı tutulur.Fobik çocuklar giderek ailelerine bağımlı, yapışık hale gelirler.
Çocuklarda Obsesif Kompulsif Bozukluk:Çocuklarda ve yetişkinlerde görülen obsesif kompulsif bozukluk oldukça farklılıklar gösterir. Ergenlikte kirlilik ve mikrop, sevdiklerinin hasta olması, düzen veya simetri ve dini konularla ilgili obsesyon ve kompulsiyonlar fazla iken bedensel işlevler, şanslı sayılar, cinsellik ve kendine zarar verme ile ilgili uğraşılar daha nadirdir.Temizlenme törenleri ergenlerin en sık takıntı ve zorlantılarını oluşturur.Geçeceği ümidiyle psikiyatrik tedaviyi ertelemek, çocuğa sadece destek vermek, çocuğun anksiyetesini azaltmayacaktır.
Küçük çocuklarda görülen yatma ve düzenleme ile ilgili törenler ve tik bozuklukları obsesif kompulsif bozukluk ile karıştırılmamalıdır.Son yıllardaki bazı psikiyatrik araştırmalar, çocukluk çağında başlayan obsesif kompulsif bozuklukta, aynı romatizmal ateş ve böbrek hastalıklarındaki otoimmün mekanizmaya benzer şekilde boğaz enfeksiyonlarını takiben beyinde bazal ganglion tutulumunun rolüne dikkat çekmektedir.
Çocukluk çağındaki anksiyete bozukluklarının tedavisinde ilaç tedavileri yanısıra bireysel psikoterapiler ve aile terapileri ana unsurdur. Çocuklardaki huzursuzluk, ergenlik sıkıntıları, korkular ve somatik şikâyetler ebeveynler tarafından yakından izlenmeli, gereğinde gecikmeden psikiyatrist, psikoterapist desteği alınmalıdır.
Burada sadece ciddi seperasyon anksiyetesi bozukluğunun bir istisna olarak uzun dönemli psikolojik sorunlara yol açacağını söyleyebiliriz.Çocuğunu psikiyatriste götüren ebeveyn çoğu kez endişelidir. Çocuğun sorunu ve alacağı yardımla ilgili ön yargıları olabildiği gibi çocuktaki sorundan dolayı suçlanma korkusu da yaşarlar. Psikiyatri ve psikoterapi ile ilgili kulaktan dolma bilgiler tedirginliği arttırabilir. Ayrılmış eşlerde ise çoğu kez öbür ebeveyni suçlama eğilimi vardır.
Çocuktaki anksiyetede hatalı ebeveyn uygulamalarının, kalıtsal hastalıkların, ebeveyndeki psikolojik sorunların ve ebeveyn yaşantısındaki olumsuzlukların büyük rolü olabilir. Bunları dikkate almadan çocuğa yapılacak tedavi boşa zaman kaybı olacaktır.Çocukta anksiyete belirtileri, aynı erişkinlerde olduğu gibidir. Çarpıntı, kalp hızında artma, yüz kızarması veya solması, kaslarda kasılma ve kramplar, nefes yetmezliği belirtileri, titreme, terleme, el ve ayakların soğuk olması, karın ağrıları, bulantı, kusma, baş ağrısı, baş dönmesi, sık idrara çıkma, bayılma, sinirlilik, huzursuzluk, aşırı uyanıklık, uykusuzluk, utangaçlık, anneye bağımlılık, içe dönüklük, sosyal ortamlarda huzursuzluk, aşırı risk alma ya da riskten tamamen kaçınma gibi bulgular çocukta anksiyete belirtilerini oluşturur.
Erken bebeklikte genel sıkıntı hali, sürekli ağlama, huzursuzluk, kolik ağrıları, gaz sancıları anksiyete belirtileri olabilir.6-9. aylarda yabancı birinin yaklaşması, yükseklik, parlak ışık gibi durumlar, okul öncesi dönemde bedensel zararlardan duyulan özgün korkular, hayvan korkuları, çocukluk korkularının özel durumları olup, psikiyatride normal davranış ile psikopatolojinin sınırlarını çizmek her zaman kolay değildir. Çocuğun yaşsal gelişimine uygun çocukluk korkuları her zaman göz önünde tutulmalıdır. Psikiyatrideki temel kuralımız, çocuğun beklenen yaşına uygun sosyal ve akademik aktivitelere katılıp katılmamasıdır.
Anksiyete bozukluğu tanısında, tanısında, çocuk ve ergenlerde de aynı yetişkinlerde olduğu gibi başlangıç hikâyesi, anksiyete belirtilerinin gelişimi, ebeveyn ayrılığı, okul değişimi gibi stresör faktörlerin varlığı, tıbbi öykü, ailenin psikiyatrik-psikolojik durumu ve mental durum değerlendirmesi önemlidir.Çocuklarda anksiyete bozukluğu tedavisinde bilişsel davranışçı terapiler, psikodinamik psikoterapi ve aile terapisi önemli yer tutar. Gereğinde anksiyete semptomlarını geriletmek için trisiklik antidepresanlar, selektif serotonin gerialım inhibitörleri, benzodiazepinler ve bazı antihistaminikler psikiyatrist gözetiminde kullanılabilir.
Yan etkilerinden dolayı nöroleptik ilaçlar, çocuklarda anksiyete bozukluğu tedavisinde genelde tercih edilmez.Seperasyon Anksiyetesi Bozukluğu (SAB):Seperasyon anksiyetesi, çocukluktaki anksiyete bozukluklarının en önemlisidir. Seperasyon anksiyeteli bir çocuk için yeni doğan her gün tehlike duygusu ile başlayacaktır.Yaygın bir huzursuzluktan açık bir panik haline kadar giden klinik bir tablo oluşabilir. Bir çok aile çocuğun somatik şikayetleri belirginleştiğinde veya okula gitmeyi reddettiğinde psikiyatriste müracaat eder.
Seperasyon anksiyetesi 6. ayda başlayıp 15-20. aylarda zirve yaparak 3. yaşın içinde kaybolan gelişimsel normal bir süreç olup, uzaması ve belirtilerin şiddeti seperasyon anksiyetesi bozukluğu tanısına götürür.Kızlarda bazen hafifçe daha sık gözlense de, hemen hemen cinsiyet farkı gözetmez. Okul çağı çocuklarında %4-5 oranında seperasyon anksiyetesi bozukluğu saptanır. Ergenlik döneminde bu oran %2’ lere iner. Vakalara %30-40 diğer anksiyete bozuklukları da eşlik eder.Çocuğun ve ebeveynin bağımlı kişilik özelliği, seperasyon (ayrılık) anksiyetesi bozukluğunda önemli rol oynar.
Burada katı ve cezalandırıcı bir süperego söz konusu olup, bilinçdışında ebeveyne saldırgan yansıtmalar vardır. Otoriteyle ilişkiler çok duyarlıdır. Tüm olgularda hasta ile birincil bakım veren arasında anksiyeteli bağlanma veya hostil bağlanma ilişkisi vardır. Çocuk oral, anal, fallik dönemdeki tüm agresif arzularının cezası olarak terk edileceği korkusundadır.Anne-çocuk ilişkisinin kalitesi seperasyon (ayrılık) anksiyetesi bozukluğunda (SAB) bir faktördür. Anneler kendi anneleriyle ciddi bağımlılık yaşamış iseler, aynı bağımlılığı bilinçdışı olarak çocuklarına yansıtabilirler.Çocuk küçükse ve belirtiler ileri derecede değilse aile ve çocuğa verilecek psikolojik danışmanlık seperasyon anksiyetesi tedavisine yetebilir.
Ağır durumlarda davranışçı psikoterapi gerekebilir. Gereğinde farmakoterapi, psikoterapiye eklenebilir.Çocuklarda Yaygın Anksiyete Bozukluğu:Güven için yoğun ihtiyaç duyan ve bir türlü rahatlayamayan çocuk sıklıkla bedensel belirtiler duyar. Hemen her gün konsantrasyonda zorluk, huzursuzluk, aşırı uyarılmışlık hali, kaslarda gerilme, uyku bozuklukları, kalp ve göğüste sıkışma hissi, çabuk yorulma, aşırı heyecan duyma gibi belirtiler psikiyatrik tabloyu oluşturur.
Arkadaşlarla kendini kıyaslama, rekabet, kendilik imajının yerleşmesi sırasında bir miktar normal gelişim kaygısı olmakla birlikte, birçok yaygın anksiyete bozukluğu vakasının temelinde bu gelişimsel temalar yatar.İlk çocuklarda, başarıya endeksli çekirdek ailelerde, yüksek sosyoekonomik sınıfa dâhil ailelerde risk yükselmektedir. Ailede benzer psikiyatrik patoloji ve alkolizm varlığı da çocukta yaygın anksiyete bozukluğu riskini arttırır.Aşırı kafein kullanımı, stimulan kullanımı, tirotoksikoz (hipertiroidi), hipoglisemi, lupus, feokromastoma gibi tıbbi nedenler ayırıcı tanıda mutlaka göz önünde tutulmalıdır.
Çocukluk Döneminin Kaçıngan Bozukluğu:Genellikle ilkokulun ilk yıllarında ortaya çıksa da başlangıcı 3 yaş civarında yabancı anksiyetesine dayanabilir. Bebeklik döneminde yabancıya yavaş ısınma gibi huy özellikleri ilk belirtiler olabilir. Tanıdık olmayana davranışsal ketlenme, kaçıngan bozukluğa zemin hazırlamakla birlikte diğer anksiyete bozukluklarına da öncü olabilir.Bu çocuklar tanıdık olmayanlarla karşılaştıklarında anksiyete belirtileri gösterirler, huzursuzlaşırlar. Utangaç ve içe kapanık yapıya sahiptirler.
Her yeni durum büyük bir tedirginlik kaynağı olabilir. Yaşıtlarına göre sosyal yetenekleri zayıftır. Spor ve grup aktivitelerinden uzak dururlar. Grup içindeki rekabeti tüm ağırlığıyla kendi üzerlerinde bireyselleştirirler. Yaşıtlarının alay etmelerine büyük kızgınlık, yoğun utanma ve içe dönme tepkisi verirler.Bir çeşit sosyal fobi olan kaçıngan bozuklukta katı ve cezalandırıcı bir süperego vardır. Bu durumdaki birçok çocuk gayet zeki olup, çok okur ve bilgisayarda başarılı olur. Eleştiriye olumsuz, tepkilere aşırı duyarlı reaksiyon gösterirler.
Çocukta Panik Bozuklukanik bozukluk, orta çocukluk çağında görülmeye başlar, 15-20 yaş arası zirve yaptığı dönemdir.Tipik olarak spesifik anksiyete oluşturacak bir durum olmaksızın, beklenmedik çok yoğun anksiyete ile oluşan psikiyatrik tablo panik atak olarak tanımlanır. Çocuk titreme, ölüm korkusu ya da deli olma korkusu içindedir. Elinden ayağından can gitmiş, çarpıntı, nefes darlığı çekmekte, her an bayılacak gibidir.
Panik atağın dönemsel olmadığı kabul edilse de bazı çocuklar okuldan kaçınma ve okul fobisi geliştirebilirler ki, bu durum psikiyatristleri primer veya sekonder noktasında çelişkiye düşürür.Sıklığı yetişkinlere göre çok daha azdır. Tanıdık olmayanlara karşı davranışsal ketlenme özelliği gösteren, utangaç ve sosyal çekingen çocuklarda çoğu kez diğer anksiyete bozukluklarının öncüsü olarak kabul edilir.Bronkospazm, stresin uyardığı astım, temporal lob epilepsisi, konversiyon bozukluğu ayırıcı tanıda gözden kaçırılmamalıdır.
Çocuklarda Fobik Bozukluk:Korkular çocuklarda yaygın bir durum olup, çoğu kez doğaldır. Kaçınma davranışı ile seyredip, sosyal ve işlevsel fakirleşmeye neden olan özel bir korku, fobi adını alır. Kişi bu korkusunun abartılı ve mantıksız olduğunun farkındadır.Gelişimsel normal korkular ve diğer anksiyete bozuklukları fobilerden ayrı tutulur.Fobik çocuklar giderek ailelerine bağımlı, yapışık hale gelirler.
Çocuklarda Obsesif Kompulsif Bozukluk:Çocuklarda ve yetişkinlerde görülen obsesif kompulsif bozukluk oldukça farklılıklar gösterir. Ergenlikte kirlilik ve mikrop, sevdiklerinin hasta olması, düzen veya simetri ve dini konularla ilgili obsesyon ve kompulsiyonlar fazla iken bedensel işlevler, şanslı sayılar, cinsellik ve kendine zarar verme ile ilgili uğraşılar daha nadirdir.Temizlenme törenleri ergenlerin en sık takıntı ve zorlantılarını oluşturur.Geçeceği ümidiyle psikiyatrik tedaviyi ertelemek, çocuğa sadece destek vermek, çocuğun anksiyetesini azaltmayacaktır.
Küçük çocuklarda görülen yatma ve düzenleme ile ilgili törenler ve tik bozuklukları obsesif kompulsif bozukluk ile karıştırılmamalıdır.Son yıllardaki bazı psikiyatrik araştırmalar, çocukluk çağında başlayan obsesif kompulsif bozuklukta, aynı romatizmal ateş ve böbrek hastalıklarındaki otoimmün mekanizmaya benzer şekilde boğaz enfeksiyonlarını takiben beyinde bazal ganglion tutulumunun rolüne dikkat çekmektedir.
Çocukluk çağındaki anksiyete bozukluklarının tedavisinde ilaç tedavileri yanısıra bireysel psikoterapiler ve aile terapileri ana unsurdur. Çocuklardaki huzursuzluk, ergenlik sıkıntıları, korkular ve somatik şikâyetler ebeveynler tarafından yakından izlenmeli, gereğinde gecikmeden psikiyatrist, psikoterapist desteği alınmalıdır.